Sana Göre Haber

Air India Faciasının Sırrı Çözülüyor mu? 270 Kişinin Ölümüne Yol Açan İnanılmaz Pilot Hatası İddiası

Geçtiğimiz ay Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi civarında meydana gelen Air India kazasıyla ilgili yürütülen soruşturmada şaşırtıcı bir gelişme yaşandı. ABD merkezli Wall Street Journal tarafından aktarılan bilgilere göre, Amerikalı yetkililerin gerçekleştirdiği ön inceleme, felaketin Boeing 787 Dreamliner modelindeki bir teknik sorundan ziyade, akıl almaz bir pilotaj hatasından kaynaklanmış olabileceğini ortaya koyuyor. İddialara göre, uçağın iki motoruna da yakıt gönderen temel şalterler kapalı konumdaydı.

Hindistan Sivil Havacılık otoritesinden Murlidhar Mohol, yaşanan trajedi hakkında yaptığı değerlendirmede, “Her iki motorun aynı anda durması bugüne kadar hiç görülmemiş bir olay” ifadelerini kullandı. Başlangıçta, uçağın havalandıktan hemen sonra güç kaybedip düşmesi nedeniyle teknik bir problem olasılığı üzerinde duruluyordu. Fakat Amerikalı kaynaklar, Dreamliner’da herhangi bir tasarım veya imalat kusuruna işaret eden bir kanıt bulunmadığını, bu nedenle tüm dikkatin kokpitteki eylemlere yöneldiğini belirtti.

Araştırmanın odak noktasını, pilotların kumanda ettiği yakıt akışını düzenleyen şalterler oluşturuyor. Normal şartlar altında bu şalterlerin tüm uçuş süresince açık pozisyonda tutulması gerekir ve sadece motorların başlatılması, sıfırlanması veya acil bir durumda kapatılması için müdahale edilir. Ne var ki, 12 Haziran’da yaşanan feci olayda, kalkışın hemen ardından her iki motorun yakıt şalterinin de kapalı konuma getirildiği ve bu durumun uçağın itki gücünü yitirmesine sebep olduğu ileri sürülüyor. Bu kritik şalterlerin kasıtlı olarak mı yoksa yanlışlıkla mı kapatıldığı belirsizliğini koruyor.

İtki gücünün tamamen kesilmesiyle, acil durumlar için tasarlanan ram air türbini (RAT) sisteminin devreye girdiği ve bu durumun düşüş esnasında kayıtlara geçtiği ifade ediliyor. Tıp fakültesi öğrencilerinin konakladığı bir yurt binasının üzerine düşen uçak, içindeki 259 yolcu ve mürettebatla birlikte yerdeki can kayıplarıyla toplam 270 kişinin ölümüne neden oldu. Faciadan sağ kurtulan tek kişinin ise yerdeki bir öğrenci olduğu bildirildi.

Faciayla sonuçlanan uçuşun kaptan pilotu Sumeet Sabharwal, 10 binden fazla saatlik geniş gövdeli uçak tecrübesiyle son derece deneyimli bir pilottu. İkinci pilot Clive Kunder’in ise 3 bin 400 saatlik bir uçuş geçmişi bulunuyordu. Bu denli tecrübeli bir uçuş ekibinin bu tür temel bir hatayı nasıl yapmış olabileceği, soruşturmanın en merak edilen yönlerinden birini oluşturuyor.

Hindistan’ın öncülüğünde devam eden kaza soruşturmasına, Amerika Birleşik Devletleri’nden Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) ile Federal Havacılık İdaresi (FAA) de teknik uzmanlık desteği sunuyor. Fakat Amerikalı yetkililerin, kara kutu analiz sürecindeki yavaşlamadan dolayı memnuniyetsizlik duyduğu öğrenildi. Özellikle kara kutuların Delhi dışındaki bir merkeze nakledilmesi teklifinin NTSB tarafında ciddi bir tepkiye yol açtığı bildiriliyor. Yaşanan bu gerginliğin ardından ABD’li ekibin soruşturmadan ayrılma tehdidi savurduğu ancak nihayetinde iş birliğini sürdürme kararı aldığı kaydedildi.

2011 yılında hizmete giren Boeing 787 Dreamliner, havacılık sektöründe güvenilirliği ile tanınan ve uluslararası rotalarda yaygın olarak kullanılan bir uçak modelidir. Kazaya karışan ve Air India’ya 2014’te teslim edilen uçakta, şu ana kadar yapılan incelemelerde Amerikalı uzmanlar tarafından ne uçağın kendisinde ne de motor üreticisi GE Aerospace’in sistemlerinde herhangi bir teknik probleme rastlandı. Bu durum, pilot hatası ihtimalini daha da güçlendiriyor.

Bu trajik kaza, Hindistan’ın en eski havayolu şirketi olan Air India için kritik bir döneme denk geldi. Yıllarca kamu kontrolünde kaldıktan sonra özelleştirilerek imajını ve güvenilirliğini artırma çabası içinde olan şirket, bu olayla ciddi bir yara aldı. Felaket, hem Air India’nın hem de üretici Boeing’in güvenlik sicilinde olumsuz bir etki yarattı. İlerleyen süreçte, Hindistan Uçak Kazaları Araştırma Bürosu’nun (AAIB) kazaya dair bir ön rapor yayımlaması bekleniyor. Bununla birlikte, uzmanlar nihai ve detaylı soruşturma raporunun tamamlanmasının aylar, hatta bir yıl sürebileceğini öngörüyor.

Kaza, 12 Haziran tarihinde, “Air India 171” sefer sayılı yolcu uçağının Ahmedabad’daki Sardar Vallabhbhai Patel Uluslararası Havalimanı’ndan Londra Gatwick Havalimanı’na gitmek üzere havalanmasıyla yaşanmıştı. Uçak, kalkıştan çok kısa bir süre sonra Meghani Nagar adlı yerleşim bölgesine düşerek 270 kişinin hayatını kaybetmesine yol açmıştı.

Exit mobile version