Yeni bir çalışma, kara deliklerin sanıldığı gibi bir son nokta olmayıp, maddeyi ve hatta zamanı evrene geri salan “beyaz deliklere” dönüşebileceği teorisini ortaya atarak bu kozmik devlere dair mevcut bilgilerimizi temelden sarsıyor. Sheffield Üniversitesi’nde gerçekleştirilen bu araştırma, zaman ile karanlık enerji arasında devrim niteliğinde bir ilişki kurarak, evrenin genişlemesini sağlayan bu esrarengiz gücün zamanı ölçmek için bir referans noktası olarak kullanılabileceğini iddia ediyor. Sheffield Üniversitesi’ndeki bu yeni bulgular sayesinde, kara delikler, zaman ve evreni yöneten gizemli karanlık enerji hakkındaki kavrayışımız, kozmosun sırlarını çözme yolunda köklü bir değişim geçirebilir.
Kara delikler, yani ışığın dahi kaçamadığı kadar yoğun çekim alanlarına sahip uzay bölgeleri, uzun zamandır astrofizikçiler, teorik fizikçiler ve diğer bilim insanları için büyük bir ilgi odağı olmuştur. Birçok araştırmacı, kariyerlerini bu yapıların gizemlerini aydınlatmaya adamıştır. Bilinmeyene yönelik bu merak, aynı zamanda sayısız yazar ve film yapımcısına da ilham vermiştir. 2001: A Space Odyssey, The Martian ve Interstellar gibi romanlar ve filmler, bu gizemli gök cisimlerinin kolektif hayal gücümüzdeki derin etkisini gözler önüne sermiştir.
Einstein’ın Genel Görelilik Kuramı, bir kara deliğe yakalanan herhangi bir nesnenin, merkezine doğru çekilerek devasa kütleçekimsel kuvvetler tarafından imha edileceğini öngörür. Tekillik olarak adlandırılan bu merkez, kara deliği oluşturan devasa bir yıldızın maddesinin sonsuz küçüklükte bir noktaya sıkıştığı yerdir. Bu tekillik noktasında, bildiğimiz fizik yasaları ve zaman algısı geçerliliğini yitirir.
Ancak, evrenin doğasını atom altı parçacıklar düzeyinde açıklayan kuantum mekaniği yasalarını temel alan yeni çalışma, tekilliğin bir sonu değil, tam aksine yeni bir başlangıcı simgeleyebileceği yönünde radikal bir teorik perspektif sunuyor. Physical Review Letters adlı bilimsel dergide 12 Mart 2025 tarihinde yayımlanan ‘Black Hole Singularity Resolution in Unimodular Gravity from Unitarity1’ isimli makale, fizik ve zaman konusundaki mevcut anlayışımızın nerede yetersiz kaldığını göstermeyi hedefliyor. Çalışmada, her şeyi yutan yapılar olarak bilinen kara deliklerin aksine, beyaz deliklerin madde, enerji ve hatta zamanı evrene geri püskürterek tam tersi bir işlev gördüğü teorisi geliştiriliyor.
Bu teoriyi geliştirmek için araştırmacılar, düzlemsel kara delik olarak bilinen basitleştirilmiş, teorik bir modelden faydalanmıştır. Küresel bir geometriye sahip olan alışılageldik kara deliklerin aksine, düzlemsel bir kara deliğin sınırı düz, iki boyutlu bir yüzey formundadır. Araştırmacıların devam eden çalışmaları, aynı mekanizmanın tipik, küresel bir kara delik için de geçerli olabileceğini düşündürmektedir.
Madrid Complutense Üniversitesi’nden Lucía Menéndez-Pidal ile birlikte makalenin yazarlığını üstlenen Sheffield Üniversitesi Matematik ve Fizik Bilimleri Fakültesi’nden Dr. Steffen Gielen, “Kuantum mekaniğinin kara delikler hakkındaki anlayışımızı ne ölçüde değiştirebileceği ve onların gerçek doğası hakkında bize ipuçları verip veremeyeceği uzun zamandır bir merak konusuydu,” şeklinde bir açıklamada bulundu ve ekledi:
“Kuantum mekaniğinde sistemler sürekli bir değişim ve evrim içinde olduğundan, bildiğimiz anlamıyla zamanın bir sonu olamaz.”
Bilim insanlarının bulguları, kuantum mekaniği yasaları kullanılarak kara delik tekilliğinin nasıl ortadan kalktığını ve yerini uzay-zamanın son bulmadığı, bunun yerine uzayın enerjisinde küçük ve geçici değişimler olan büyük kuantum dalgalanmalarının yaşandığı bir bölgeye bıraktığını gösteriyor. Buna göre, uzay ve zaman, beyaz delik olarak adlandırılan yeni bir faza geçiş yapıyor. Beyaz delik, kara deliğin tam zıttı şekilde çalıştığı varsayılan teorik bir uzay-zaman bölgesidir ve bu nedenle zamanın başlangıç noktası olabilir.
Dr. Gielen, konuya ilişkin şu sözlerle devam etti:
“Genellikle zamanın gözlemciye bağlı ve göreceli olduğu kabul edilirken, bizim çalışmamızda zaman, tüm evreni saran esrarengiz karanlık enerjiden türetiliyor. Zamanın, Evren’in her noktasında mevcut olan ve güncel genişlemesinden sorumlu tutulan karanlık enerji tarafından ölçüldüğünü ileri sürüyoruz. Bu, bir kara deliğin içinde neler olup bittiğini anlamamızı sağlayan temel ve yeni bir fikirdir.”
Karanlık enerji, bilim insanlarının evrenin ivmelenerek genişlemesine neden olduğuna inandığı teorik ve gizemli bir kuvvettir. Bu yeni çalışma, karanlık enerjiyi adeta bir referans noktası olarak ele alarak enerji ve zamanı birbirine karşı ölçülebilen tamamlayıcı kavramlar olarak kullanıyor.
İlginç bir şekilde, bizim tekillik olarak gördüğümüz şeyin aslında bir başlangıç olduğu teorisi, beyaz deliğin diğer tarafında daha da esrarengiz bir varlığın olabileceğini ima ediyor.
“Varsayımsal olarak bir gözlemcinin –hipotetik bir varlığın– kara delikten geçip, bizim tekillik olarak kabul ettiğimiz noktayı aşarak beyaz deliğin diğer tarafında belirmesi mümkün olabilir. Bu, oldukça soyut bir gözlemci kavramı olsa da teorik olarak gerçekleşebilir,” diye ekledi Dr. Gielen.
Bu tür teorik çıkarımların ötesinde, zamanın doğası ile kozmosu yöneten gizemli karanlık enerji arasında en temel seviyede var olduğu öne sürülen bu derin bağlantının, önümüzdeki aylar ve yıllar boyunca daha detaylı bir şekilde incelenmesi bekleniyor.
Yeni araştırma, aynı zamanda kütle çekimi ile kuantum mekaniğini birleştirmek için yeni yaklaşımlar sunarak, evren anlayışımızda çığır açacak yeni temel teorilerin ve atılımların kapısını aralama potansiyeli taşıyor.
Çeviren: Kaan SOYUER
Kaynak: sciencedaily