LGS’de Tarihi Birincilik Rekoru ve Artan Güvenlik Endişeleri: Eğitimciler ‘Bu Nasıl Mümkün Oldu?’ Diye Soruyor

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 2025 Liselere Geçiş Sistemi (LGS) sınavı sonuçlarını ilan etmesiyle birlikte, LGS tarihinde daha önce görülmemiş bir durum ortaya çıktı. Tam 719 öğrencinin tam puan alarak zirveye yerleşmesi, 2023 yılında 565 öğrenciyle kırılan rekoru geride bıraktı.

Sonuçların duyurulması, sınavın güvenilirliği ve ölçme-değerlendirme kalitesine yönelik kamusal tartışmaları yeniden alevlendirdi. Cumhuriyet gazetesinin sınav öncesinde gündeme getirdiği skandalların ardından gelen bu rekor sayı, mevcut soru işaretlerini daha da derinleştirdi.

SINAV ESNASINDA SORULAR SIZDIRILMIŞTI

Cumhuriyet, sınavın tamamlanmasının hemen ardından LGS’deki ciddi güvenlik açıklarını kanıtlarıyla birlikte kamuoyuyla paylaşmıştı.

Sınavın ilk oturumu devam ederken sözel bölüm sorularının WhatsApp gruplarında yayıldığı, ardından ikinci oturum sürerken sayısal bölüm sorularının da sızdırıldığı tespit edilmişti.

Konuyla ilgili olarak Milli Eğitim Bakanlığı, soru kitapçıklarının sınav günü bazı eğitim kurumlarında dağıtıldığını kabul etmiş, fakat bu durumun sınav güvenliğini tehlikeye atacak bir nitelik taşımadığını öne sürmüştü. Buna rağmen, başlatılan soruşturmalar hakkında kamuoyuna herhangi bir bilgilendirme yapılmadı.

EĞİTİMCİLERİN TEPKİSİ: ‘200’Ü GEÇMEZ DENİYORDU, 719 ÇIKTI’

Eğitimci Feray Aytekin Aydoğan, sonuçları değerlendirirken, “Sınavın ardından eğitimcilerin ortak kanısı, bunun zor bir sınav olduğu yönündeydi. Hatta tam puan alan öğrenci sayısının 200’ü bulmayacağını ifade eden eğitim bilimcileri vardı. LGS tarihinde rekor sayıda öğrencinin tam puan alması, büyük bir şaşkınlık yarattı ve ciddi soru işaretlerini beraberinde getirdi,” ifadelerini kullandı.

Aydoğan, “Sınavdan bir gün sonra dağıtılması gereken kitapçıkların, sınav esnasında okullara verildiği bizzat Bakanlık tarafından teyit edildi. Ancak kamuoyunu ikna edecek bir izahat veya soruşturma sürecine dair detaylı bir paylaşım henüz yapılmadı. Bu belirsizlik ortamı, güven sorununu daha da büyütüyor,” şeklinde konuştu.

LGS, SIRALAMA SINAVI OLMA NİTELİĞİNİ YİTİRDİ

719 öğrencinin tam puan elde etmesinin LGS’yi bir sıralama sınavı olmaktan çıkardığına dikkat çeken Aydoğan, görüşlerini şöyle dile getirdi:

“Bu denli yüksek sayıda tam puan başarısı, merkezi sınavın sıralama görevini yitirdiğini ve bir ölçme-değerlendirme aracı olarak geçerliliğini kaybettiğini ortaya koyuyor. Ek olarak, soruların öğretim programlarıyla uyumsuz olduğu ve derslerin işleniş biçimiyle bir bağ kurulmadan hazırlandığı görülüyor.”

Eğitime erişimde derinleşen uçurum: Yaklaşık 240 bin öğrenci sınava katılmadı

8. sınıfta kayıtlı olan 1 milyon 209 bin öğrenciden yalnızca 1 milyon 10 bini sınava başvuruda bulundu. Başvuranlardan 47 bin 774’ü sınava iştirak etmedi. Bu da yaklaşık 240 bin öğrencinin LGS sürecinin dışında kaldığı anlamına geliyor.

Aydoğan, bu tabloyu şu sözlerle yorumladı: “Her beş öğrenciden biri sınava girmedi. Bu durum, çocukların sınav yoluyla bir gelecek kurma umudunu yitirdiğini ve sistem tarafından dışlandığını gösteriyor. Hem LGS’ye hem de YKS’ye bu yıl bu kadar çok sayıda öğrencinin girmemiş olması, eğitimdeki eşitsizliğin ve ticarileşmenin ulaştığı boyutu gözler önüne seriyor.”

İMAM HATİP, MESLEK LİSELERİ VE ÖZEL OKULLARA YÖNLENDİRME ZORUNLULUĞU

Aydoğan, mevcut sınav sisteminin öğrencileri imam hatip, meslek lisesi ve özel okullara yönlendiren bir dayatmaya dönüştüğünü vurguladı:

“Öğrenciler, istemedikleri okul türlerini seçmek zorunda bırakılıyor. Akademik lise kontenjanlarının yetersizliği ve öğrencilerin çok sayıda okul türü yazmaya mecbur edilmesi, tercih yapamayanları boş kalan imam hatip ve meslek liselerine itiyor. Bu sistem, çocukları zorunlu olarak imam hatipleştirme, meslek liselileştirme ve özel okullara mahkûm etme mekanizması haline gelmiştir.”

VERİLERİN GİZLENMESİ

Aydoğan, geçmiş senelerde kamuoyu ile paylaşılan ayrıntılı sınav istatistiklerinin artık yayımlanmadığına dikkat çekti.

– Öğrencilerin yanlış sayılarına göre dağılımı nedir?
– Yabancı dil testlerinde devlet okulları ile özel okulların başarı durumu arasındaki fark nedir?
– Sosyo-ekonomik düzeyin başarı üzerindeki etkisi ne yönde?

Bu gibi soruların artık yanıtsız kaldığını ifade eden Aydoğan, MEB’i şeffaf ve hesap verebilir olmaya çağırdı.