Srebrenitsa’nın Sırp güçleri tarafından ele geçirilmesiyle birlikte, şehirdeki Müslüman halk iki zorlu seçenekle karşı karşıya kaldı. Bir grup, günümüzdeki Potaçari Anıt Mezarlığı’nın hemen karşısındaki eski bir akümülatör fabrikasına yerleşmiş olan Hollandalı barış gücü askerlerinin himayesine girmeyi umdu. Diğer bir grup ise ormanlık araziden geçerek Boşnak ordusunun denetimindeki güvenli bölgeye varmaya çalıştı. Ne var ki, her iki yolu tercih edenlerin akıbeti de feci oldu. Halk tarafından “ölüm yolu” olarak adlandırılan orman patikasını kullanan binlerce Boşnak, Sırp askerlerinin önceden hazırladığı pusularda can verdi.
Hollandalı askerlerin koruması altına girenler ise sığındıkları eski akümülatör fabrikasında geçirdikleri ilk geceden sonra yaşanacak dehşeti fark ettiler. O gece fabrikaya dalan Sırp askerleri, kimlik kontrolleri yaptıktan sonra bazı erkekleri keyfi bir şekilde seçerek alıp götürdü. Kocalarından ve evlatlarından zorla koparılan kadınların feryatları, fabrikanın soğuk duvarlarında çınladı.
Takip eden günde, Hollandalı askerlerin yalnızca birkaç metre uzağında, kampın çıkışında pozisyon alan Sırp güçleri, kadınlarla çocukları otobüslere doldururken erkekleri ailelerinin gözü önünde ayırdı. Bu şekilde ailelerinden koparılan erkekler, ilerleyen günlerde sistematik olarak katledilerek çeşitli toplu mezarlara defnedildi. Kadınlar ve çocuklar ise memleketlerinden sürülerek bir bilinmezliğe yollandı. Toplamda 5 gün süren bu sistematik kıyım sonucunda 8 bin 372 Boşnak sivil yaşamını yitirdi ve sayısız kadın ile çocuk evlerini terk etmek zorunda bırakıldı.
Srebrenitsa’da yaşanan bu korkunç olaylar, uluslararası toplumun dikkatini Bosna’daki savaşa çekti ve artan kamuoyu baskısı neticesinde aynı yıl içerisinde ateşkesin ilân edilmesine zemin hazırladı.
Soykırımın izlerini silmek amacıyla Sırp askerleri, kurbanların cesetlerini kimlik tespiti yapılamayacak hale getirmeye çalışarak onlarca farklı toplu mezara gömdü. Yıllar süren çalışmalar neticesinde, soykırım sonrası yapılan kazılarda toplamda 12 bin 469 kemik kalıntısı gün yüzüne çıkarıldı. Bu kalıntılar üzerinden bugüne dek 7 bin 757 kurbanın kimliği tespit edilebildi. Kimlikleri belirlenen 6 bin 721 kurban, Potoçari Anıt Mezarlığı’nda toprağa verildi. Soykırım kurbanlarından ilk 600’ünün naaşına ise olaydan ancak 8 yıl sonra ulaşılabilmişti.
Bugüne kadar Srebrenitsa kurbanlarının gömüldüğü 81 farklı toplu mezar tespit edildi. Bunların en büyüğü olan Kamenica’dan 1153 kişiye ait kemik kalıntıları çıkarılmıştır. En uzaktaki toplu mezar ise Srebrenitsa’ya 200 kilometre mesafedeki Kalinovik’te keşfedilmiş ve burada 6 Srebrenitsalı gencin naaşına ulaşılmıştır. Katledilenler arasında 563 çocuk ve 60 kadın olduğu belgelenirken, hala kayıp olan 797 kurbanın izini bulmak için çalışmalar devam etmektedir.
Savaşın genel bilançosuna bakıldığında, Bosna Hersek’te 1992-1995 yılları arasında 34 bin kayıp başvurusu yapılmış, bunlardan 29 bin 704’ünün durumu teyit edilmiştir. Buna rağmen, ülke genelinde halen 7 bin 500 kişinin akıbeti bilinmemektedir. Aradan geçen onca yıla karşın Bosna halkı, sevdiklerini bulma umuduyla soykırım kurbanlarının yattığı yeni toplu mezarları aramayı sürdürüyor.
Yaşanan vahşetin hukuki tanımı, 2007 yılında Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı tarafından yapıldı. Divan, Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesinden (ICTY) gelen kanıtlara dayanarak Srebrenitsa ve civarındaki olayların bir “soykırım” olduğuna hükmetti.
Bu kararın ardından faillerin yargılanma süreci hız kazandı. Sırp komutan Ratko Mladic, ICTY’de görülen duruşmasında Srebrenitsa soykırımı da dahil olmak üzere çok sayıda savaş suçundan ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. ICTY, 2016 yılında verdiği bir başka kararla, savaş sırasındaki Bosnalı Sırp lideri Radovan Karadzic’i Srebrenitsa soykırımıyla ilişkili 10 farklı suçtan 40 yıl hapse mahkum etti. Eski Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Milosevic de benzer suçlamalarla yargılanıyordu ancak dava süreci tamamlanamadan tutuklu olduğu cezaevinde öldü. Genel olarak, Srebrenitsa ile ilgili çeşitli mahkemelerde yürütülen davalar sonucunda bugüne dek 45 Sırp, toplam 699 yıl hapis cezası aldı.