Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Umut Mert Aksoy, yükselen hava sıcaklıklarının ruh sağlığı üzerindeki etkilerine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Prof. Dr. Aksoy, sıcak havanın insan psikolojisi üzerindeki tesirlerinden bahsederek, “Şehirleri etkisi altına alan sıcak hava dalgalarının yaşandığı, gece ile gündüzün iç içe geçtiği bu yaz günlerinde, insan psikolojisinin giderek daha hassas hale geldiğine şahit oluyoruz. Artan sıcaklıklar sadece bedensel rahatsızlıklara değil, aynı zamanda zihinsel bütünlüğü sarsan dalgalanmalara da ortam hazırlıyor. Giderek daha sık rastlanan öfke nöbetleri, sabırsızlık, huzursuzluk, dikkat eksikliği, unutkanlık ve nedensiz endişeler, yalnızca kişisel zayıflıklar olarak değil, çevresel bir tazyikin psikolojik yansımaları olarak görülmelidir” dedi.
“FİZYOLOJİK ETKİLER GÖZ ARDI EDİLMEMELİ”
Sıcaklığın fizyolojik yansımalarına dikkat çeken Prof. Dr. Aksoy, “İnsan vücudu, sıcaklık artışına karşı bir hayatta kalma refleksiyle fizyolojik alarm durumuna geçer. Damarlar genişler, nabız hızlanır ve terleme yoğunlaşır. Ancak bu fizyolojik gayret, beyin fonksiyonlarını da doğrudan etkiler. Sıcak havalarda kortizol ve adrenalin salgılanması artar, uyku düzeni sekteye uğrar ve geceleyin derin uykuya geçiş güçleşir. Uyku mahrumiyeti, yalnızca yorgunluk ya da enerji düşüklüğüne sebep olmakla kalmaz; dikkat, hafıza ve duygu durumu üzerinde direkt bir tesire sahiptir. Uykunun bölünmesi ve uykusuzluk; asabiyet, karar verme güçlüğü ve duygusal dalgalanmalar için uygun bir zemin hazırlar” diye belirtti.
“SOSYAL İLİŞKİLERDE GERİLİM OLABİLİR”
Yaz aylarında, bilhassa dikkat gerektiren mesleklerde performans düşüşü, iş kazalarında artış ve sosyal ilişkilerde gerginliklerin gözlemlendiğini ifade eden Prof. Dr. Aksoy, “Diğer yandan, kronik psikiyatrik rahatsızlığı olan bireylerde hastane yatış oranlarında bir yükseliş, şizofreni gibi psikolojik bozukluklarda belirtilerin alevlenmesi ve bipolar bozuklukta manik atak sıklığında bir artış saptanmıştır. Bu bulgular sadece bilimsel makalelerde kalmayıp, hastane servislerinin doluluk oranları ve acil servislere yansıyan vakalarla da net bir şekilde görülmektedir” ifadelerini kullandı.
“UYKU DÜZENİ BOZULABİLİR”
Aşırı sıcakların uyku düzenini menfi yönde etkileyebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Aksoy, “Sıcak havalarda vücut gece boyunca yeterince serinleyemediği için uykuya dalma süresi uzar, uyku aşamaları bozulur ve dinlendirici olan derin uyku azalır. Bu durum ertesi gün sinirlilik, kaygı, konsantrasyon zayıflığı ve unutkanlık olarak kendini belli eder. Bu yüzden akşam saatlerinde ekran maruziyetini azaltmak, serinletici duşlar almak ve uyunacak ortamı havalandırarak mümkün mertebe serin tutmak önemlidir. Uyku hijyeni alışkanlıkları, sıcaklıkların arttığı bu dönemlerde daha da kıymet kazanır. Uyunan odada ısıyı düşürmek amacıyla perdeyi kapalı tutma, vantilatör kullanma ya da doğal kumaşlardan imal edilmiş çarşaflarla serinleme gibi yöntemler, basit ama etkili önlemlerdir” dedi.
“GÜNLÜK SIVI ALIMI 2.5-3 LİTRE SEVİYESİNE ÇIKARILMALI”
Beslenme ve sıvı alımının, psikolojik dayanıklılığı tayin eden bir diğer mühim başlık olduğunu kaydeden Prof. Dr. Aksoy, “Yaz döneminde özellikle su tüketimi, yalnızca fiziksel sağlığı değil, zihinsel dengeyi de direkt olarak etkiler. Su kaybı sadece bitkinliğe değil; karar verme güçlüklerine, dikkatte dağılmaya ve hatta konfüzyona yol açabilir. Bu sebeple günlük sıvı alımı 2.5-3 litre düzeyine çıkarılmalı ve idrar rengi açık sarı olacak biçimde takip edilmelidir. Vücudun ısı üretimini artırdığı için aşırı yağlı ve baharatlı gıdalardan bu dönemde sakınılması gerekir. Hafif, sindirimi kolay ve su içeriği bol yiyecekler tercih edilmeli; tuz dengesi ise bilhassa dış ortamda çalışanlar için göz önünde bulundurulmalıdır. Alkol ve yüksek kafein barındıran içeceklerin bu dönemde sıkça tüketilmesi, kaygı ve huzursuzluk seviyesini yükselterek bir risk faktörüne dönüşebilir” diye ekledi.
“KIYAFET KONUSUNA DA DİKKAT EDİLMELİ”
Giyim tercihlerinin de ruhsal iyilik halini etkileyen çevresel faktörlerden biri olduğunu belirten Prof. Dr. Aksoy, “Vücut ısısının regüle edilebilmesi için açık renkli, teri emen, hava alan pamuklu veya keten gibi doğal dokulu kumaşlardan üretilmiş giysiler seçilmelidir. Sentetik ve koyu renkli kıyafetler, hem beden ısısını yükseltir hem de terleme sebebiyle bireyin duyusal bir rahatsızlık yaşamasına neden olur. Özellikle psikiyatrik hassasiyetleri bulunan bireylerde, bu tip dışsal rahatsızlıkların içsel bir gerginliğe evrildiği gözlemlenmiştir” dedi.
“DESTEK ALMAK İSTEYEN BİREYLERE ÖNERİLER”
Yaz döneminde ruhsal destek almak isteyen bireylerin nelere özen göstermesi gerektiğini açıklayan Prof. Dr. Aksoy, şu bilgileri aktardı:
“Psikolojik destek arayışı, maalesef toplumda yaz aylarında ertelenen bir başlık olmayı sürdürüyor. Oysa yaz mevsimi, birçok birey için yalnızlık, sosyal tecrit, gündelik düzenin sekteye uğraması ve fiziksel rahatsızlıklarla bir araya gelerek psikolojik kırılganlık yaratır. Ruhsal destek ihtiyacı, yalnızca kriz anlarında değil, bu tarz mevsimsel risk dönemlerinde de devreye sokulmalıdır. Hastane polikliniklerinin yanı sıra, toplum ruh sağlığı merkezleri, mobil danışmanlık servisleri ve üniversitelere bağlı psikolojik danışmanlık birimleri de destek ağına dahil edilmelidir. Bilhassa yaşlı bireyler, tek yaşayanlar, kronik ruhsal rahatsızlığı olanlar ve dezavantajlı koşullardaki kişiler için erken müdahale programları hayata geçirilmelidir. Psikiyatrik başvuruların sıcak dönemlerde arttığı, fakat aynı oranda tedaviye yönelimin olmadığı göz önüne alındığında, bu alandaki farkındalık çalışmaları daha da büyük önem kazanmaktadır. Unutulmamalıdır ki, bireyin psikolojik bütünlüğü sadece içsel dinamiklerle değil, çevresel şartlarla da şekillenir. Yüksek sıcaklık, bireyin ruhsal eşiğini zorlayan görünmez bir uyarıcıdır. Ve her zorlanma, eğer bir karşılık bulamazsa, bir çöküşe zemin hazırlayabilir. Bu yüzden yaz mevsimi sadece bir tatil değil; aynı zamanda ruhsal dengeyi koruma dönemi olarak da ele alınmalıdır.”
Uzman Uyardı: Aşırı Sıcaklar Ruh Sağlığını Tehdit Ediyor, Sinirlilik ve Unutkanlığa Yol Açabiliyor
