12 Haziran’da meydana gelen ve 270 kişinin yaşamını yitirdiği Air India uçak kazasıyla ilgili ilk ön rapor kamuoyuyla paylaşıldı. Bu rapor, facianın nedenine ilişkin çok önemli bir detayı gün yüzüne çıkardı.
Raporda belirtildiğine göre, havalandıktan kısa bir süre sonra motorların yakıt akışı durduruldu. Uzmanlar, bu gelişmenin teknik bir sorundan ziyade kasıtlı bir müdahale olasılığını güçlendirdiğini ifade ediyor. Ayrıca, kokpit ses kayıtlarından elde edilen diyaloglar, mevcut şüpheleri daha da artırıyor.
T24’ün aktardığı bilgiye göre, Hindistan Uçak Kazaları Soruşturma Bürosu’nun hazırladığı raporda, kokpitteki yakıt kontrol düğmelerinin “kesme” pozisyonuna alındığı saptandı. Rapor, bu bulguyla birlikte uçak üreticisi Boeing ve motor imalatçısı GE’nin olayda belirgin bir kusuru bulunmadığına işaret etti.
Ön raporda, uçağın kaydedilen en yüksek hava hızına erişmesinin hemen sonrasında, motor 1 ve motor 2’ye ait yakıt kesme anahtarlarının bir saniye arayla “RUN” konumundan “CUTOFF” konumuna getirildiği detaylandırıldı. Motorlara yakıt akışının bu şekilde durdurulması neticesinde uçağın irtifa kaybetmeye başladığı ve henüz havalimanı çevre duvarını aşamadan alçalmaya geçtiği kaydedildi.
Kokpit ses kayıt cihazından elde edilen veriler ise olayı daha da gizemli hale getiriyor. Kayıtlara göre, pilotlardan biri diğerine yakıtı niçin kestiğini soruyor; ancak karşı taraftan “Böyle bir şey yapmadığını söyledi” yanıtını alıyor. Bununla birlikte, ön rapor yakıt anahtarlarının “kesme” pozisyonuna ne şekilde getirildiğine dair bir açıklama sunmuyor.
Kazaya karışan Air India uçağının kokpit ekibi oldukça tecrübeliydi. 56 yaşındaki kaptan pilot Sumeet Sabharwal’ın 15 bin 638 saatlik uçuş tecrübesi bulunuyordu ve Hindistan hükümeti kayıtlarına göre kendisi bir Air India eğitmeniydi. 32 yaşındaki yardımcı pilotu Clive Kunder’in ise toplam 3 bin 403 saatlik deneyimi vardı.
Amerikalı havacılık güvenliği uzmanı John Cox, konuya ilişkin değerlendirmesinde bir pilotun yakıt kesme anahtarlarını kazara bu konuma getiremeyeceğini vurguladı ve “Onları çarpamazsınız ve hareket ederler,” ifadelerini kullandı. Raporun bir diğer bölümünde ise, motorlardan birinin durdurulduktan sonra tekrar çalıştırılabildiği ancak bu hamlenin uçağın hız kaybını önlemeye yetmediği bilgisine yer verildi.
Kaza sonucunda uçağın havalimanı dışındaki bir bölgeye düştüğü, aralarında tıp öğrencilerinin konakladığı bir yurt, Byramjee Jeejeebhoy tıp fakültesi ve bir sivil hastanenin de bulunduğu en az beş yapının yıkıldığı raporda teyit edildi. Bu çarpışma neticesinde yerde bulunan 19 kişi de hayatını kaybetti.
Uçağa ait iki kara kutu da kazayı takip eden günlerde bulundu. Cihazlardan ilki 13 Haziran’da kaza mahallindeki bir binanın çatısında, ikincisi ise 16 Haziran’da ana enkaz alanında ele geçirildi.
Kazanın bir kuş çarpması neticesinde gerçekleşmiş olabileceği ihtimali, raporda dışlandı. Yapılan incelemelerde, uçağın uçuş rotası üzerinde önemli bir kuş aktivitesinin gözlemlenmediği ifade edildi.
Uçakta yolculuk edenler arasında 169 Hindistan, 53 İngiliz, 8 Portekiz ve bir Kanada vatandaşı ile 12 kişilik mürettebat yer alıyordu. Feci kazadan kurtulmayı başaran tek kişi, uçağın gövdesinde açılan bir delikten enkazdan kaçan İngiliz vatandaşı Vishwash Kumar Ramesh oldu.