ArsaVev’in Formülü: Ege’de Villa Sahibi Olmanın Yeni Rotası

İstanbul’da ikamet eden bir kişi için Ankara, Sinop veya Şanlıurfa’da geliştirilen bir konut projesi, ne kadar cazip olursa olsun genellikle pek bir anlam taşımaz. Benzer şekilde, Sinop’ta yaşayan bir birey de İstanbul’daki bir projeyle ilgilenmez veya onu takip etme gereği duymaz. Gayrimenkul alım kararını etkileyen en kritik faktör yalnızca şehir değil, aynı zamanda semt ve hatta bazen mahalle olabilmektedir. Potansiyel alıcı, ‘proje güzel fakat biz o bölgede yaşamayı planlamıyoruz’ dediği anda süreç sonlanır; zira adı üzerinde, satın alınan bir taşınmaz mülktür. ArsaVev Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Öztürk, 2017’deki kuruluşundan bu yana 16 bin arsa ve konut satışı gerçekleştiren şirketiyle, tam da bu yerellik sorununa çözüm olarak daha geniş bir kitleye hitap edecek bir iş modeli hayata geçirdi. Şirket, tüm Türkiye’nin ilgisini çekebilecek projelerle gayrimenkul sektöründe farklılaşmayı amaçladı. Bu yaklaşım, Türkiye’nin dört bir yanından tüketicinin ilgi göstereceği, özellikle Ege ve Akdeniz gibi popüler lokasyonlarda arsa ve konut projeleri geliştirmek anlamına geliyor. Öztürk, bu arsaların imar planları ve yol, su gibi altyapı olanaklarını tamamlayarak satışa sunduklarını belirtiyor. Ayrıca, sadece arsa satışı ile sınırlı kalmadıklarını, anlaşmalı müteahhit firmalar aracılığıyla konutların inşaat sürecini de yönettiklerini ifade ediyor. Şimdilerde İzmir’in Kuşadası, Foça, Menemen, Seferihisar, Torbalı ve Sığacık gibi çeşitli ilçelerinde projeleri bulunan Öztürk ile Kaz Dağları’ndan esen rüzgarla bölgedeki en yüksek oksijen seviyesine sahip Yeni Foça’ya bakan bir tepede konumlanan Foça Villaları arsasında bir araya geldik. Öztürk, 86 bin metrekarelik inşaat alanındaki arsaların yüzde 70’inin satıldığı bilgisini aktararak başladığı konuşmasında, konut sahibi olma sürecinde değişen ‘gerekçeler ve neticeler’ üzerine dikkat çekici bir söyleşi gerçekleştirdik.

Mobil uygulamalar aracılığıyla ArsaVev projelerine günlük ortalama 1000 civarında başvuru aldıklarını belirten Öztürk’ün ifadeleri şu şekilde özetlenebilir: “Bizim hayata geçirdiğimiz model, aslında arsadan başlayıp konut edindirmeye uzanan bir süreç. Müşterilerimiz, öncelikle oldukça elverişli peşinat ve taksit imkanlarıyla arsayı satın alıyorlar. Ardından, dilerlerse hemen, istemezlerse de en geç 5 yıl içinde tamamlanmak üzere, anlaşmalı olduğumuz müteahhitle belirlenen konsept çerçevesinde evlerini inşa ettiriyorlar. Eğer hem arsa hem de müteahhit ödemelerine eş zamanlı başlarlarsa, inşaat maliyetlerini de mevcut seviyede sabitlemiş oluyorlar. Bu sayede, inşaat sürecinde meydana gelen maliyet artışlarından etkilenmiyorlar. Bu model, müşterilerimizin ulaşılabilir maliyetlerle villa sahibi olmasını sağlıyor.”

Pandemi sonrasında ortaya çıkan doğayla iç içe bir yaşam sürme isteği ve İstanbul-İzmir otoyolunun Ege Bölgesi’ne ulaşımı önemli ölçüde kolaylaştırması gibi etkenler, İzmir ve çevresindeki sahil ilçelerine olan talebi ciddi oranda artırdı. Özellikle Foça, bu bağlamda oldukça avantajlı bir konumda. Kuzey Ege Otoyolu’nun hizmete girmesiyle birlikte tüm kuzey Ege kıyı şeridine olan ilginin daha da yükseleceği öngörülüyor.

“Biz ArsaVev olarak Ege’nin her iki yakasına da odaklanıyoruz. Yakın bir gelecekte Atina’da da yeni bir proje başlatacağız,” diyen Öztürk, Yunanistan’ın kentsel dönüşüm kapsamındaki projelerden mülk edinenlere vize süreçlerinde kolaylıklar sağlayan düzenlemeler yaptığını ekliyor. Bu durumun da etkisiyle Atina’daki projeye olan talebin şimdiden oldukça yüksek olduğu belirtiliyor.

Mevduat faiz oranlarının yüksekliği, konut sahibi olmak isteyen tüketicileri bu ihtiyaçlarını ertelemeye itiyor. Bu durum, gayrimenkul ve inşaat sektörünün gündeminde önemli bir yer tutuyor. Bununla birlikte, arsadan ev alma konusunda tüketicide bir güven problemi de mevcut. Toplum olarak geçmişten gelen ve tam olarak ifade edemediğimiz kötü tecrübelerimiz var. Tüketicinin bu konudaki güvensizliği yersiz değil. Ancak ArsaVev olarak yürüttüğümüz projelerde bu aydan itibaren ilk teslimler başlıyor. Bu gelişmenin de etkisiyle tüketicinin zihnindeki soru işaretlerinin azalacağına inanıyorum.

Bir diğer konu ise tüketicideki kararsızlık. İnsanlar metropol hayatından uzaklaşıp doğayla baş başa kalmayı arzuluyor, ancak nerede yaşayacakları konusunda seçim yapmakta zorlanıyorlar. Koşullar da bu kararda etkili; örneğin bir müşterimiz emekliliğini Ege’de geçirmek istiyor fakat tam olarak hangi lokasyonun uygun olduğuna karar veremiyor. İşte bu belirsizlik anında, fiyatlar belirleyici bir rol oynuyor ve bizim gibi uygun maliyetli seçenekler sunan firmalar avantajlı bir konuma geliyor.