İspanya’da Emsal Karar: Yoğun Hayvancılık Kirliliği İnsan Hakları İhlali Olarak Tescillendi

Galiçya’da, hayvancılığın yol açtığı devasa kirlilikle ilgili emsal teşkil eden bir davada, İspanyol mahkemesi cuma günü kararını duyurdu. Bu hukuki süreç, yoğun domuz yetiştiriciliği sebebiyle ulusal ve bölgesel idarelere karşı dava açan İspanya vatandaşları tarafından başlatılarak bir ilke imza attı.

Yörede yaşayanlar, endüstriyel domuz çiftçiliğinin on yıllardır süregelen kirliliğinin, bölgedeki yaşam koşullarını “sürdürülemez” kıldığını ve kendi sağlıklarını tehlikeye attığını ifade ediyor.

Galiçya Yüksek Mahkemesi tarafından yapılan açıklamada, İspanyol ulusal ve bölgesel otoritelerinin, bölge sakinlerinin insan haklarını ihlal ettiği teyit edildi. Mahkeme, bu ihlalin hem İspanyol Anayasası’na hem de Avrupa insan hakları mevzuatına aykırı olduğunu belirtti. Karara göre yetkililer, A Limia bölgesinde bulunan yüzlerce domuz ve kanatlı hayvan çiftliğinin neden olduğu rekor seviyedeki kirlilikle mücadelede yetersiz kaldı.

Mahkeme, Xunta de Galicia ve Miño-Sil Nehir Havzası İdaresi’ne, As Conchas rezervuarı ve civarındaki koku ile çevresel tahribatı ortadan kaldırmak ve yaşam hakkının eksiksiz bir şekilde kullanılmasını tekrar temin etmek amacıyla gerekli tüm önlemleri acilen uygulamaları yönünde emir verdi.

Bu karar, endüstriyel tarımın yol açtığı yıkıcı sonuçların yalnızca bir politika sorunu olmayıp, aynı zamanda bir insan hakları konusu olarak tanınması yönünde atılmış çok önemli bir adımdır. Galiçya’nın A Limia yöresinde senelerdir devam eden ve nedeni anlaşılamayan sağlık sorunları, yoğun yosun oluşumları ve keskin koku kirliliği, ticari işletmelerin zorlanmasına ve bölge halkının evlerini terk etme endişesi taşımasına yol açıyordu.

Tüm bu sorunların kaynağı, yerel yönetimlerin izniyle çalışan yüzlerce yoğun domuz ve kanatlı hayvan çiftliğiydi. Bu çiftliklerin yarattığı kirlilik nedeniyle yöre halkı, yerel kuyulardan su tüketmekten veya dayanılmaz koku sebebiyle pencerelerini açmaktan çekinir olmuştu. Davayı destekleyen Friends of the Earth’ten Blanca Ruibal, durumu “Kasaba bir gübre yığınına dönüştü,” sözleriyle özetliyor.

Etkilenen yedi yerel sakin ile As Conchas Mahalle Derneği ve Kullanıcılar ve Tüketiciler Konfederasyonu (CECU), ClientEarth ve Friends of the Earth kuruluşlarının desteğiyle hukuki mücadele başlattı. Dava, aralarında Xunta de Galicia ve su idarelerinin de bulunduğu çok sayıda yerel makama karşı açıldı.

Dava duruşmaları esnasında bilim insanları, kirliliğin vahametini ortaya koyan kanıtlar sundu. Bu kanıtlar arasında, insanlık için en büyük 10 tehdit arasında sayılan antibiyotik dirençli süper bakterilerin varlığı da yer alıyordu. Bunun yanı sıra, rezervuar suyunda normal seviyelerin zaman zaman 1000 katına varan oranlarda ciddi nitrat kirliliği saptandı. Nitratların, tiroid, meme ve yumurtalık kanseri gibi pek çok kanser türü için bir risk unsuru olduğu biliniyor.

Cuma günü açıklanan ve emsal teşkil eden kararda mahkeme, şu önemli tespitte bulundu: “İnsan hakları ve çevrenin korunması birbirine bağlıdır. Yaşam, yeterli yaşam standardı, içme suyu ve sanitasyon, barınma, kültürel yaşama katılım ve kalkınma hakları da dahil olmak üzere insan haklarından tam olarak yararlanılabilmesi için sürdürülebilir bir çevre gereklidir.’

İnsanların temel hakları üzerinde tarıma uygun olmayan suyun etkilerini ele alan bu dava, hem İspanyol anayasası hem de Avrupa hukuku açısından bir ilk olma özelliği taşıyor. Davacılardan biri ve yerel mahalle derneğinin başkanı olan Pablo Álvarez Veloso, “Yıllardır yorulmaksızın mücadele ettikten, bizi korumakla yükümlü olanlar tarafından terk edilip görmezden gelindikten sonra, bugün nihayet sesimiz duyuldu,” dedi. Veloso sözlerine şöyle devam etti: “Galiçya Yüksek Adalet Mahkemesi, bizim uzun süredir ifade ettiğimiz gerçeği, yani endüstriyel hayvancılığın yol açtığı kirlilik karşısında yetkililerin eylemsiz kalması yüzünden haklarımızın ihlal edildiğini kabul etmiştir.”

Hukukçular, bu davanın Avrupa genelindeki mağdur topluluklar için bir emsal oluşturacağını ve onların da yetkililerden adalet ve koruma istemek amacıyla benzer hukuki yollara başvurmalarını teşvik edeceğini belirtiyor.