Grand Kartal Otel’de 21 Ocak’ta yaşanan ve 78 kişinin ölümüyle, 133 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan yangın felaketiyle ilgili davanın altıncı gününde, acılı bir baba müşteki sıfatıyla ifade verdi. Bu kişi, yangından makine mühendisi Alp Mercan ile birlikte sağ kurtulduktan sonra tanımadığı insanlara yardım etmek amacıyla alevlerin arasına geri dönen ve bu sırada hayatını kaybeden tıp fakültesi öğrencisi Yiğit Gençbay’ın babası Abdurrahman Gençbay’dı. Gençbay, aralarında otel sahibi ve belediye görevlilerinin de yer aldığı 19’u tutuklu toplam 32 sanığın yargılandığı duruşmada konuştu.
Duruşmanın ardından basın mensuplarına bir değerlendirme yapan Gençbay, oteldeki yangını “organize kötülük” olarak nitelendirdi. Oğlunun ve arkadaşının, alevlerden kurtulmayı başarmalarına rağmen içeride mahsur kalan ve hiç tanımadıkları kişilere yardım etme amacıyla kendi hayatlarını feda edip yanan otele geri döndüklerini belirtti. Oğlunun ve arkadaşının cenazelerinin otelin 10. katında bulunduğunu söyleyen Gençbay, “Pazartesiden bu yana devam eden yargılama sürecinde anladık ki bu bir ‘organize kötülük’tür. Ancak yangının başlamasından sonraki, insanların kurtulma şansının bulunduğu ve ‘altın 10 dakika’ olarak adlandırılan o kritik zaman diliminde adeta bir katliam, bir vahşet yaşanmıştır. Otel yönetimi, sahipleri ve işletmecileri, kendilerini ‘haşa huzurdan’ ‘tanrı’ yerine koyarcasına kimin ölüp kimin yaşayacağına karar vermişlerdir,” şeklinde konuştu.
Gençbay, bilirkişi raporuna atıfta bulunarak, otel sahiplerinin kendi yakınlarını ve “ayrıcalıklı misafirleri”ni tahliye ederken, “kaos olur” kaygısıyla alarmları çalıştırmadığını ve kimsenin kapısını çalmayarak diğer insanları kaderlerine terk ettiğini aktardı.
Duruşmadaki ifadesinde ilgili bakanlıklar ve valiliklerin de sorumluluğuna değindiğini anlatan Gençbay, şu ifadeleri kullandı: “Bu otel 70’li yıllarda bir ‘kibrit kutusu’ gibi inşa edilmiş. Yapıldığı ilk günden beri bir cephesine itfaiye aracının yaklaşması mümkün değil. Buna rağmen tesise defalarca yangına uygunluk raporu, inşaat ruhsatı ve yapı kullanım izni verilmiş. Hatta 2018 veya 2019 yılında otelin kullanım hakkı 49 yıllığına daha uzatılmış. Yani bir tabutun, bir kibrit kutusunun varlığına göz yumulmuş. Eğer o dönemlerde bu duruma müdahale edilse, bu kanunsuzluklar fark edilseydi, bizler bugün bu büyük acıyı yaşamıyor olurduk.”
Dava sürecinde tüm sanıkların sorumluluğu birbirine yüklediğini belirten Gençbay, “Bu ihmaller zincirindeki paydaşlardan sadece biri bile görevini yapsaydı, belki de bu facia ve katliam yaşanmazdı. Fakat tam aksine, tüm partnerler bu kötülüğün meydana gelmesi için adeta birbiriyle yarışmış. Şimdi ise bu kötülüğü var eden sorumlular, mahkeme salonunda mesuliyetten kurtulmak için suçu birbirlerinin üzerine atmak için yarışıyorlar,” dedi.
Abdurrahman Gençbay, adalete olan inancının tam olduğunu vurgulayarak, “Mahkemenin yargılama sürecini ve usulünü son derece adil, tarafsız ve yansız olarak değerlendiriyorum. Bu salondan adaletli bir karar çıkacağına inanıyorum,” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.