Türkiye’de yaklaşık yarım asırdır devam eden çatışma dönemi, terör örgütü PKK’nın silah bırakma sürecine girmesiyle birlikte yeni bir evreye taşındı.
Bu tarihi gelişme, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim 2024 tarihinde başlattığı bir sürecin devamı niteliğindedir. Süreç, örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrı ve ardından, 1978’de Diyarbakır’ın Lice ilçesinde kurulan PKK’nın 12 Mayıs’ta kendini feshetme ve silahları teslim etme kararını ilan etmesiyle şekillenmiştir.
Türkiye’nin yakın tarihinde bir dönüm noktası olarak kabul edilen 11 Temmuz 2025, önemli bir olaya sahne oldu. Sınırlı sayıda basın mensubunun izlediği bir törende, içlerinde örgütün üst düzey isimlerinin de yer aldığı bir grup PKK’lı, silahlarını yakarak imha etti.
Örgütün lider kadrosundan Bese Hozat, yazılı bir metni okumasının ardından silahını yakılmak üzere hazırlanan kazana atarak süreci başlatan ilk isim oldu. Onu takiben gruptaki diğer militanlar da roketatar, Kalaşnikof, keskin nişancı tüfeği ve Bixi makineli tüfekler gibi çeşitli silahları aynı kazana bıraktı. Son olarak, Bese Hozat’ın kazandaki silahları tutuşturmasıyla imha işlemi tamamlandı.
Süreç nasıl ilerleyecek, af gündeme gelecek mi?
Yaşanan bu olayın ardından kamuoyunda en çok merak edilen soru, sürecin bundan sonra nasıl bir seyir izleyeceği oldu.
Devlet kanadında ise duruma karşı son derece ihtiyatlı bir yaklaşım sergileniyor. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) gelişmeleri yakından takip ederek teyakkuz durumunu sürdürüyor. Konunun, MİT ve TSK’nın yapacağı değerlendirmeler neticesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) gündemine getirilmesi öngörülüyor.
Türkiye’nin terörden arındırılması hedefi doğrultusunda, önümüzdeki hafta Meclis çatısı altında özel bir komisyon oluşturulması planlanıyor. Bu komisyonun temel görevi, silahlarını teslim eden PKK üyelerinin durumunu ele alarak kapsamlı bir çalışma yapmak olacak.
Yeni siyasi ve hukuki düzenlemelerin hayata geçirilmesi için, PKK’nın silah bırakma eyleminin ötesinde, örgütün kendisini tamamen feshettiğinin teyit edilmesi gerekmektedir. Gündemdeki af tartışmaları için ise çok daha katı bir koşul bulunmaktadır: Terör örgütü PKK’nın yalnızca Türkiye’deki değil, Suriye ve Avrupa’daki yapılanmalarının da bütünüyle ortadan kaldırılması temel şart olarak öne sürülüyor. Bu hassas süreçte, Türk kamuoyunun duyarlılıklarının en üst düzeyde gözetileceği vurgulanıyor. Eğer tüm bu adımlar devletin öngördüğü şekilde başarıyla tamamlanırsa, genel af seçeneği de dahil olmak üzere infaz indirimlerinin değerlendirmeye alınabileceği belirtiliyor.