Oluşturulma Tarihi: Temmuz 12, 2025 07:00
PKK’nin silahlarını imha etme anlarını bizzat izledim. Sadece 10-15 adım uzağımda, odunlarla doldurulmuş bir kazan bulunuyordu. Bese Hozat, silahını kazana atan ilk kişi oldu ve peşinden gelenler de tek sıra halinde silahlarını bıraktı. Bütün silahlar toplandıktan sonra, Bese Hozat tarafından odunlar tutuşturuldu. PKK üyeleri, geldikleri patikayı kullanarak geri döndüler, ancak bu defa yanlarında silahları yoktu…
Haberin Devamı
Bu önemli anı belgelemek amacıyla bir grup gazeteciyle birlikte Erbil’den hareket ettik; hedefimiz Süleymaniye’ye bağlı Raniyye ilçesinin Dukan mevkiiydi. Barzanilerin kalesi olarak bilinen Erbil’den doğu yönüne doğru seyahat ederken, yolculuğumuza geniş bir ova refakat etti. Etrafta zaman zaman görünen yeşil alanlara rağmen, genel manzaraya bozkır bitki örtüsü egemendi. Ufukta yükselen güneş, sabahın serinliğini hızla dağıtarak yerini yoğun bir sıcağa bırakıyordu. Yol boyunca, Erbil’in her köşesini saran inşaat faaliyetleri dikkat çekiyordu; beton bloklar, yeni villalar ve yükselen konut projeleri, kentin bir “küçük Dubai” olma arzusunu gözler önüne seriyordu.
TALABANİ BÖLGESİ
Haberin Devamı
Yaklaşık 8-10 araçtan oluşan konvoyumuzla doğuya doğru yol aldıkça, arazi de değişmeye başladı. Düzlüklerin yerini virajlı ve sarp yollar alırken, kendimizi dağlık bir bölgede bulduk. Talabani bölgesinin başlangıcında bir kontrol noktasından geçtik ve bu noktadan itibaren çevrede Talabani’nin posterleri görülmeye başlandı. Türkiye, Erbil ile sıcak ilişkiler sürdürürken, Süleymaniye’ye karşı daha mesafeli bir duruş sergiliyor; nitekim Süleymaniye, Türkiye’den direkt uçuşların olmadığı bir şehir. Bu bölge, Erbil ile kıyaslandığında her açıdan çok daha alçakgönüllü bir yapıya sahip.
DİK YAMAÇLAR VE DAR PATİKALAR
Tepeleri ve keskin virajlarla dolu dağ yollarını geride bırakarak nihayet varış noktamıza ulaştık. Silahların imha edileceği mekan, bu tür bir etkinlik için oldukça stratejik seçilmişti. Şehir merkezinden uzakta, tamamen yalıtılmış bir konumdaydı. Jasana adında bir mağaranın da bulunduğu bu alan, normalde bir yürüyüş ve piknik bölgesi olarak kullanılıyormuş. Yolun devamı ise doğrudan Kandil Dağı’na uzanıyordu. Tören alanı, iki yanında yaklaşık 20 katlı bir bina yüksekliğinde sarp yamaçların yükseldiği dar bir boğazı andırıyordu. Bu iki yamaç arasında yer alan taş basamaklı patika, doğrudan silahların yakılacağı kazanın bulunduğu noktaya ulaşıyordu.
DESTE DESTE ODUNLAR
Yaklaşık 500 metrekarelik tören alanında dikkatli bir hazırlık yapıldığı belli oluyordu. Taş merdivenler onarılmıştı ve üzerlerindeki taze sıva izleri hala ıslaktı. Beton piknik masalarının hemen önüne, koyu griye boyanmış metal bir kazan yerleştirilmişti. Kazanın çevresinde istiflenmiş odun yığınları ve ateşi hızlandırmak için kullanılacak kimyasal maddeler içeren şişeler bulunuyordu. Önce kazana odunlar, ardından da etrafa keskin bir koku yayan yanıcı bir sıvı döküldü. Tüm hazırlıklar bittiğinde yalnızca grubun gelişi bekleniyordu. Kazanın soluna Iraklı resmi gözlemciler için bir masa, sağına yaklaşık 20 metre mesafeye ise bir sahne kurulmuştu. İzleyiciler de sahnenin karşısında yerlerini almıştı.
Haberin Devamı
TARİH BİRKAÇ ADIM ÖTEMDE
Kazana olan 10-15 adımlık mesafemle, törenin merkezine en yakın kişi bendim. Bu konumum sayesinde, patikadan silahlarıyla gelecek grubu ilk gören de ben olacaktım ve beklendiği gibi oldu. Saat tam 11.22’de, PKK üyeleri kayalıkların arasından uzanan yolda belirdi. Grubun liderliğini Bese Hozat yapıyordu; onu orta yaşın üzerinde bir erkek militan ve tek sıra halinde dizilmiş diğerleri takip ediyordu. Toplamda 30 kişiden oluşan grup, önlerindeki 30-40 metrelik yolu kat ederek sahneye doğru ilerledi. 15’i kadın, 15’i erkek olan üyeler, birkaç adım yanımdan geçtiler. Yüzlerinde belirgin bir duygu okunmuyordu; ifadeleri donuk ve sakindi. Gruptakilerin yaşları 25 ile 50’li yaşlar arasında değişiyordu.
DAKİKALAR İÇİNDE
Tören, Bese Hozat’ın hazırlanan metni okumasıyla başladı. Konuşmasının ardından, ilk olarak kendi silahını kazana fırlattı. Peşinden gelen diğer üyeler de tek sıra halinde ilerleyerek hem silahlarını hem de “şarjörlük” olarak bilinen mühimmat kuşaklarını çıkarıp kazanın içine bıraktılar. Atılan silahlar arasında RPG7 roketatarlar, Kalaşnikoflar, Kanas keskin nişancı tüfekleri ve Bixi ağır makineli tüfekler gibi çeşitli mühimmat bulunuyordu. Saat 11.42’yi gösterdiğinde son silah da kazana bırakılmıştı. Bunun üzerine Bese Hozat kazanı ateşe vererek silahların yanmasını sağladı. Sadece dört dakika sonra, 11.46’da, grup geldikleri patikadan sessizce geri çekildi.
Haberin Devamı
DEM HEYETİ TAKİP ETTİ
Törene ilgi yoğundu. Aralarında Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Tülay Hatimoğulları’nın da bulunduğu geniş bir DEM heyeti, etkinliği yerinde izledi. Onlara insan hakları örgütleri, hem yerel hem de uluslararası basın mensupları ve bölge halkı eşlik etti. Tüm süreç, genel olarak düzenli ve tutarlı bir akışta ilerledi. Başlangıçtaki coşku, zaman ilerledikçe yerini sakin bir ciddiyete bıraktı. Grubun geliş ve gidişi sırasında izleyiciler tarafından atılan kısa süreli sloganlar dışında herhangi bir taşkınlık yaşanmadı. Katılımcıların yüzlerindeki gülümseme, süreçten olumlu etkilendiklerini gösteriyordu. Etkinliğin sorunsuz yürütülmesi, bölgedeki yerel idare ile Türk istihbarat birimlerinin başarılı koordinasyonunun bir sonucuydu.