Uşaklı Höyük Kazıları: Hititlerin Mutfak Kültürü ve Tarım Teknikleri Gün Yüzüne Çıkıyor

Yüzey araştırmalarının 2008 yılında, kazı çalışmalarının ise 2012’de başladığı Uşaklı Höyük, 3×7 metre boyutlarında ve 3 bin 147 taştan meydana gelen, dünyanın bilinen en eski mozaiğine ev sahipliği yapmaktadır. Arkeoloji ekibi, höyükteki tarihi eserlerin yanı sıra, antik devirlerde yetiştirilen tohumları inceleyerek Hititlerin yemek kültürünün izlerini sürmektedir.

İtalya Pisa Üniversitesi’nden Öğretim Üyesi ve Kazı Başkanı Doç. Dr. Anacleto D’agostino, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Uşaklı Höyük’te 18. kazı sezonunu yürüttüklerini belirtti. Tarihi alanın, geçmişi milattan önce 3 bine kadar uzanan mühim bir yerleşim merkezi olduğunun altını çizen D’agostino, “Burada Roma ve geç Roma dönemine dek kesintisiz bir yerleşim söz konusu. Bu nedenle, bu yerleşim katmanlarının birbirini takip etmesi bizim için büyük önem taşıyor. Buna ek olarak, Hitit dönemine tarihlenen ve bildiğimiz kadarıyla Yakın Doğu veya Akdeniz havzasını da kapsayan bölgedeki en erken desenli mozaik zemin burada keşfedildi. Yine Hitit devrinden, törensel bir işlevi olduğunu değerlendirdiğimiz dairesel bir yapıya da ulaşıldı,” şeklinde konuştu.

Kazılar sırasında mezarlardan çıkarılan kalıntılar üzerinde DNA analizleri yapıldığını da aktaran D’agostino, “Bu analizler sayesinde, geçmişteki insanların nasıl bir yaşam sürdüklerini, zamanla değişen iklim ve çevre koşullarına ne şekilde uyum sağladıklarını, ne yiyip içtiklerini, hangi ürünleri yetiştirdiklerini ve tarımsal faaliyetlerin nasıl bir değişim geçirdiğini gözlemleyebiliyoruz,” dedi.

University College London Öğretim Üyesi ve Kazı Başkan Yardımcısı Dr. Yağmur Heffron, kazı sahasında 60 gün boyunca çalıştıklarını ifade etti. Yanmış tohumların, suda yüzdürme tekniği kullanılarak tespit edilmeye çalışıldığını vurgulayan Heffron, şu bilgileri paylaştı: “Bu yöntemle, kazı toprağının içindeki organik maddeler, ki bunlar genellikle yanmış tohum veya bitki kalıntılarıdır, ayrıştırılıyor. Bir yangın sonrası karbonlaşan organik materyal bu şekilde ortaya çıkarılır. Suda yüzdürme tekniğiyle su yüzeyine çıkan tohumları topluyoruz. Kurutma işleminin ardından bu tohumları laboratuvarda mikroskop altında incelemeye gönderiyoruz. Bu süreç, geçmiş dönemlerdeki tarımsal faaliyetlerin nasıl geliştiğini, nelerin ekilip biçildiğini ve tüketildiğini anlamamıza olanak tanıyor.”

Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi Seramik Çalışmalar Sorumlusu Dr. Valentina Orsi ise kazı çalışmalarında, yerleşim yerlerindeki değişimlerin yanı sıra insanların gündelik hayatlarını, yeme-içme alışkanlıklarını ve yemek pişirme geleneklerini de incelediklerini söyledi. Bölgede hangi ürünlerin yetiştiği ve tarımın nasıl yapıldığına dair önemli verilere ulaştıklarını belirten Orsi, şunları kaydetti: “Hitit çivi yazılı metinlerinden edindiğimiz bilgilere göre, Hitit mutfağında ekmek ve hamur işleri merkezi bir role sahipti. Bu, günümüzdeki alışkanlıklara oldukça benzer bir durum. Hitit metinlerinde esmer, beyaz, meyveli, fındıklı veya fıstıklı gibi çok sayıda ekmek ve hamur işi çeşidinden bahsedilmektedir. Metinlerde adı geçen bu yiyeceklerin varlığı, arkeolojik kalıntılarla da doğrulanıyor. Ayrıca, deneysel arkeoloji çalışmaları kapsamında, Hitit dönemine ait geniş ekmek tepsileri kullanarak Hitit tarifleriyle ekmekler pişirdik ve sonuçlar oldukça başarılıydı. Bu çalışmalar, Hititlerin beslenme düzeninin aslında bizden çok da farklı olmadığını anlamamızı sağlıyor.”