İran tarafından Katar’daki El-Udeyd Hava Üssü’ne düzenlenen son saldırıya ilişkin yeni ayrıntılar gün yüzüne çıkıyor. Uydu görüntülerinin analizine göre, saldırının doğrudan ABD ordusunun güvenli iletişim altyapısı için kullandığı hayati bir kubbeyi vurduğu anlaşıldı. Yıkımın seviyesi ilk defa bu denli net ortaya konulurken, olay hakkında ne Pentagon ne de Katar makamlarından resmi bir teyit geldi.
Bu eylemin, Amerika Birleşik Devletleri’nin 23 Haziran’da Tahran’daki üç nükleer tesise yönelik bombardımanına bir misilleme olarak yapıldığı ifade ediliyor. Saldırıyı takip eden gelişmeler, 12 gün boyunca devam eden İran-İsrail savaşını sonlandırmış ve ABD Başkanı Donald Trump’ın arabuluculuğuyla bir ateşkes anlaşmasına varılmasını sağlamıştı.
Planet Labs şirketinin sağladığı uydu fotoğrafları, saldırıdan önceki sabah, içerisinde “Modernize Edilmiş İletişim Terminali” bulunan 15 milyon dolarlık kubbenin üs içerisinde sağlam bir şekilde durduğunu belgeliyor. Buna karşın, yalnızca iki gün sonrasına ait yeni görüntülerde, kubbenin yerinde olmadığı ve tamamen imha edildiği, ayrıca yakınındaki bir yapıda da hasar meydana geldiği belirlendi. Bu uydu verileri ve saldırıya ilişkin analiz, Associated Press (AP) tarafından da incelenerek teyit edildi.
Times of Israel tarafından yayınlanan bir habere göre, söz konusu kubbenin muhafaza ettiği sistem, Amerikan ordusunun bölgedeki operasyonel faaliyetleri için kritik bir role sahipti. Uzmanlar, bu seviyedeki bir tahribatın ancak hassas bir nokta atışı saldırısıyla mümkün olabileceğini belirtiyor. Saldırının, bomba yüklü bir insansız hava aracı (İHA) kullanılarak gerçekleştirilmiş olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor. Amerikan Hava Kuvvetleri tarafından 2016 senesinde inşa edildiği ifade edilen bu kubbenin, kuvvetin güvenli iletişimini temin eden özel bir uydu antenini barındırdığı biliniyor.
Diğer taraftan Pentagon Sözcüsü Sean Parnell, ABD merkezli “Business Insider” haber sitesine verdiği demeçte, 23 Haziran’daki saldırının “üsteki ekipman ve yapılarda küçük hasara” sebep olduğunu doğruladı. İran tarafı ise saldırının ardından El-Udeyd Üssü’nün “güçlü bir füze saldırısıyla” vurulduğunu açıklamıştı. İran Devrim Muhafızları tarafından yapılan bilgilendirmede, saldırının amacının ABD’nin bölgedeki askeri iletişim ağını tamamen işlemez hale getirmek olduğu vurgulandı. İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’e yakınlığıyla bilinen din adamı Ahmed Alemolhoda ise, “Üssün tüm bağlantısı kesildi, tüm ekipmanlar yok edildi” şeklinde bir açıklama yapmıştı.
Buna karşılık Trump yönetimi, saldırının etkisini önemsiz göstermeye yönelik bir tutum sergiledi. Dönemin ABD Başkanı, İran’ın 14 füze fırlattığını, bu füzelerden 13’ünün havada etkisiz hale getirildiğini ve sadece bir tanesinin “zararsız” bir biçimde farklı bir noktaya düştüğünü iddia etmişti. Trump ayrıca, İran’ın saldırıdan önce bir “bilgilendirme” yaptığını ve bu “erken uyarı sayesinde can kaybı yaşanmadı, kimse yaralanmadı” dediğini belirtmişti. Trump’ın bu sözleri, saldırının kontrollü ve mesaj verme amacı taşıdığı şeklinde yorumlanmasına neden oldu. Uzmanlara göre İran, bu hamlesiyle sınırlı bir fiziki hasar yaratarak ABD karşısında sembolik değeri yüksek, güçlü bir duruş sergilemiş oldu.
Saldırıya giden süreç, 13 Haziran’da İsrail’in, İran ile ABD arasındaki nükleer müzakereler devam ederken İran’ın nükleer, askeri ve sivil hedeflerine yönelik saldırılar düzenlemesiyle başladı. İsrail’e açık destek veren ABD ise 22 Haziran’da İran’a ait Natanz, Fordo ve İsfahan’daki üç nükleer tesisi hedef aldı. Bu saldırıya İran’ın yanıtı, 23 Haziran’da Katar’daki ABD El-Udeyd Hava Üssü’ne düzenlediği füze saldırısı oldu. Bu karşılıklı hamlelerin ardından, 24 Haziran’da ABD Başkanı Donald Trump, İran ile İsrail arasında ateşkes sağlandığını kamuoyuna duyurdu. Trump, ilerleyen süreçte Tahran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerine son verecek yeni bir nükleer anlaşma için görüşmelere başlama niyetinde olduklarını da eklemişti.