Darbe girişiminin 9. yıl dönümünde, 15 Temmuz gecesi vatanını korumak amacıyla o zamanki adıyla Boğaziçi Köprüsü’ne giden ve FETÖ’cü askerlerin ateşiyle yaralanıp gazilik mertebesine ulaşan İlhami Çil, o geceye dair hatıralarını AA muhabiriyle paylaştı. O dönemde ticaretle meşgul olan ve olaylar patlak verdiğinde işi sebebiyle dışarıda bulunan Çil, bir darbe girişimi haberini alınca tarihin yeniden tekerrür ettiğini düşündüğünü ve geçmişteki acı tecrübeleri hatırladığını ifade etti.
Milli iradeyi, demokrasiyi, devleti ve hükümeti savunma amacıyla köprüye yöneldiklerini vurgulayan İlhami Çil, geçmişte Adnan Menderes ve Necmettin Erbakan’a yeterince sahip çıkılamadığı düşüncesiyle, bu kez Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında durmak için “Elimizden ne gelir?” sorusunu kendilerine sorduklarını dile getirdi.
Köprüye ulaştıklarında FETÖ mensubu askerlerin havaya ateş açtığını belirten Çil, “Orada bir kalabalık birikmişti ve hepimiz ‘Ne yapabiliriz?’ diye sorguluyorduk. Hiçbir şey yapamasak bile en azından karşılarına dikilip varlığımızı hissettirmek niyetindeydik.” dedi.
Çil, köprüde şahit olduğu anları şu sözlerle detaylandırdı:
“Televizyonlarda sıkça gösterilen ve Türk bayrağıyla yürüyen bir grubun olduğu VTR’deki o grubun tam içindeydik. O grubun üzerine yaylım ateşi açıldı. Yürüyüş esnasında kendimizi çok kalabalık sanıyorduk. Fakat sonradan videoları izlediğimde, bayrağın etrafında, sağında ve solunda topu topu 50-60 kişi olduğumuzu gördüm. İşte o esnada üzerimize ateş açtılar. Elimizde sadece bayrağımız varken kurşunlara hedef olduk. Bu hainler, şehitlerimizin ve gazilerimizin kanıyla sulanmış, atalarımızın mirası olan o bayrağa ve onu taşıyan halka ateş ettiler. Mahkeme süreçlerinde ‘Teröristlerin geldiğini sandık’ şeklinde savunma yaptılar. Ancak bir teröristle kendi milletini ayırt edemeyen birine bizim askerimiz denilebilir mi? Kesinlikle denilemez.”
Çil, hainlerin o gece düşmana veya bir teröriste karşı kullanmaktan çekinecekleri mermileri, emir bekledikleri için sıkamadıkları kurşunları kendi halkının üzerine yağdırdıklarını belirtti. “O gün sol kaval kemiğime bir mermi isabet ederek kemiğimi parçaladı ve yere yığıldım. Ben düştükten sonra bile ateş etmeyi sürdürüyorlardı.” diyen Çil, o gece pek çok insanın yaralılara yardım etmeye çalışırken şehit düştüğünü veya gazi olduğunu ekledi.
O anlarda yaşanan fedakarlığa dikkat çeken Çil, “Biz öyle bir milletin çocuklarıyız ki, insanlar o gün yerde yatanları öz kardeşleri bilip, bir ebeveynin çocuğuna göstereceği şefkatle yardıma koştular. Bizi o ateşin ortasından alıp sivil arabalarla güçlükle hastanelere ulaştırdılar.” şeklinde konuştu.
Ambulansların olay yerine ulaşamaması nedeniyle sivil araçlarla hastaneye taşındıklarını açıklayan Çil, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hafıza 15 Temmuz Müzesi’nde gösterilen ‘Çağrı Zafer’ isimli bir video var. Bu videoda darbecilerin telsiz kayıtları yer alıyor. Kayıtlarda birisi, ‘Burada kırmızı ve mavi ışıklar, yani ambulanslar ve polisler bulunuyor. Ne yapalım?’ diye soruyor. Karşı taraftaki hain ise ‘Vurun onları, vurun.’ emrini veriyor. Hedef aldıkları kimlerdi? Bu vatanın polisi, yaralıları ve hastaları taşıyan ambulanslardı. İşte bu yüzden ambulanslar gelemedi ve bizler sivil araçlarla taşındık. Ulaştığımız hastanedeki manzara ise köprüdekinden daha da vahimdi. Sağlık personeli yaralılara yetişmekte zorlanıyordu. Ancak doktorlar, hemşireler ve diğer görevliler, canla başla bizlere yardım etmek için çabalıyordu. Darbe girişiminin sabah ezanlarıyla birlikte sona erdiğini öğrendiğimizde Rabb’imize şükrettik ve bugün de şükretmeye devam ediyoruz.”
FETÖ’nün milli ve manevi değerleri nasıl istismar ettiğine de değinen Çil, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen’in ölümüyle ilgili düşüncelerini paylaştı: “Bizler manevi değerleri önemseyen bir toplumuz. Normalde birisi vefat ettiğinde arkasından beddua etmek veya kötü söz söylemek bize yakışmaz. Ancak bu örgüt, ‘Allah’ ve ‘eğitim’ gibi kavramları kullanarak içimizden çıktı, milli ve manevi hislerimizi sömürdü. Çocuklarımızı, kardeşlerimizi ve dostlarımızı kendilerine bağlayarak onların da yaşamlarını mahvettiler. Bizi bu duruma onlar getirdi.”
FETÖ’ye karşı operasyonların sürdüğünü ve yeni tutuklamaların yaşandığını hatırlatan Çil, sürekli tetikte olmanın önemini vurguladı. “Elbette bu yalnızca bir örgüt. Peki ya başka örgütler var mı? Bu nedenle her zaman uyanık ve teyakkuzda olmalıyız. Zira bu topraklar üzerinde emelleri olan pek çok güç var.” diyerek uyarılarda bulundu.
Hain darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz 2016’nın üzerinden 9 yıl geçtiğini ve zamanın ne kadar hızlı aktığını belirten Çil, sözlerini şu şekilde noktaladı:
“O geceki birlik ve beraberlik ruhuna büyük bir özlem duyuyoruz. Terör belasının büyük ölçüde bitirilmiş olmasından dolayı bir yandan mutluyuz. Ancak kaybettiğimiz şehitlerimizin ve gazilerimizin anısını yüreğimizde taşıyarak geleceğe umutla bakma sorumluluğumuz var. İçimizde bir hüzün olsa da, vatanımız ve milletimiz için en hayırlısı ne ise onun destekçisiyiz. Tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi, Kürt, Türk, Laz, Çerkes ayrımı yapmadan herkes nasıl bu ülkeye ve millete sahip çıktıysa, gelecekte de aynı birliktelikle hareket ederek yarınlara umutla bakmalıyız.”