Sana Göre Haber

15 Temmuz’da Darbeciye Yardım Ederken ‘DEAŞ’çı’ İlan Edilen Ali Nuri Türkoğlu, O Geceyi ve Sonrasını Anlattı

Oyuncu Ali Nuri Türkoğlu, 15 Temmuz darbe girişimi esnasında yaralı bir askere yardım ederken çekilen bir fotoğrafı nedeniyle ‘DEAŞ’çı’ olarak yaftalanmıştı; bu yaftalamanın sebebi ise rol aldığı dizi için uzattığı sakalıydı. Türkoğlu, bu olayın üzerinden 9 yıl geçtikten sonra yaşadıklarını Anadolu Ajansı (AA) muhabirine aktardı.

Darbe teşebbüsüne karşı koymak için önce Üsküdar’daki Çevik Kuvvet’in önüne, ardından Çengelköy’e ve son olarak 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne giden Türkoğlu, her 15 Temmuz geldiğinde o geceyi yeniden yaşadığını ve tüylerinin diken diken olduğunu belirtti. Sanatçı, “Ne zaman Boğaz Köprüsü’nden geçsem, şerefli Türk üniforması giymiş o eşkıyaların tankları ve personel taşıyıcıları dizdiği ve halkın üzerine ateş açtığı o nokta aklıma geliyor. Üsküdar Çevik Kuvvet’in önü de benim için benzer şekilde hafızama kazınmış bir yer haline geldi,” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın halkı sokağa davet etmesinden daha önce harekete geçtiğini belirten Türkoğlu, o anları şu sözlerle anlattı: “Bir dostumla yemek yiyordum ki bir arkadaşım telefon ederek ‘Ağabey, televizyonu aç, bu adamlar şu an darbe yapıyor’ dedi. Motosiklet kullandığım için ulaşımım daha kolay oldu. Yanımdaki arkadaşımla hemen motosiklete atlayıp etrafa ‘Darbe oluyor, haberiniz var mı? Tanklar gelmiş, Çevik Kuvvet’in oraya gidiyoruz’ diye bağırdığımı, kafelerin önünde durup insanları uyardığımı anımsıyorum. Bu nedenle o gün benim için daima bir yaradır. Fakat aynı zamanda bu milletin göğsünde o tankları ve darbe girişimini patlatması, beni onurlandıran ve şereflendiren bir gurur kaynağıdır. Canlarını bizler için feda eden şehitlerimiz var. O gün şehit olamadığı için hayıflanan biri olarak söylüyorum, isyan gibi anlaşılmasın ama nasibimiz değilmiş. O makamı hak etmediğimizi düşünüyorum. Herkes o gece geri dönmemek üzere yola çıkmıştı ve ben de onlardan biriydim. Çevik Kuvvet’te başlayan direnişimiz, sabaha karşı 03:00-03:30 sularına dek sürdü. Çok şükür ki tankları geri püskürtmeyi muvaffak olduk.”

Bulundukları noktaya çok sayıda insanın gelmesiyle darbecileri geri püskürttüklerini vurgulayan Ali Nuri Türkoğlu, “Çevik Kuvvet Şube Müdürü’nün megafonla yaptığı anonsu hiç unutmuyorum: ‘Çok teşekkür ederiz, Allah razı olsun. Buradaki arkadaşları araçlarından alıp tevkif ettik. Burada görev tamamlanmıştır. Ancak Çengelköy’ün vaziyeti çok kritik. Destek olmak isterseniz oraya gidebilirsiniz.’ Bu anons üzerine motosikletimizle oraya yöneldik. Yollar kapalıydı. Beylerbeyi’nde toplanmış bir halk gücü vardı. Beylerbeyi Polis Karakolu’nun orada konumlandık çünkü Çengelköy’e ilerlemeye çalışan herkes vuruluyordu. Bizi durdurarak, ‘Siz bilirsiniz ama devam ederseniz vurulursunuz’ diye uyardılar,” ifadelerini kullandı.

O esnada halka ateş açan darbecilerin olduğunu sözlerine ekleyen sanatçı, “Bize, ‘Burada beklemeniz daha iyi olur. Köprü altından kaçıp bu yöne gelenleri engellemek için burada bekliyoruz. Buradan tank geçirmeyeceğiz’ dediler. Sabah ezanı okunduğunda oradaki görevimiz sona erdi ve ben o manzarayla yüzleştim,” dedi.

Karşılaştığı tablonun hem içler acısı hem de bir gurur vesikası olduğunu belirten Türkoğlu, şunları kaydetti: “Sabah saatlerinde silahlarını bırakan yaralı bir FETÖ’cü, şerefli üniformamızı kirleten o hain terörist yerde yatıyordu. Muhtemelen kaçarken bir kamyon kasasından düşmüştü. Başında bir kalabalık toplanmıştı. Bu durum çok çarpıtıldı ama aslında insanlar onu korumaya çalışıyordu. Etrafında bir halka oluşturmuşlardı. Ben de ‘Hayırdır inşallah’ diyerek yaklaştığımda yerde yatan yaralı kişiyi gördüm. Nefes alıyordu, hayattaydı. Onu korumaya çalışan insanlar arasında, maalesef manipülasyona kurban giden sakallı, sarıklı, cübbeli, dini kıyafetli kişiler de vardı. Malum, karışık bir halk topluluğuydu. Ben de aralarına katılarak ‘Sedye yapalım, bunu ambulansa taşıyalım’ diyerek bir görev üstlendim. Tam o esnada kadraja giren ve yüzünü bugün görsem tanıyacağım ama bir daha hiç karşılaşmadığım, boynunda makinesi asılı bir gazeteci, art arda fotoğraflarımızı çekiyordu.”

Ertesi sabah uyandığında “DEAŞ’çılar kafa kesti” şeklindeki haberlerle karşılaştığını vurgulayan oyuncu, süreci şöyle detaylandırdı: “Biz onu sedye pozisyonunda taşırken, onlar işlerine yarayacak o kareyi yakalamışlardı. Çünkü fotoğrafta sakallı insanlar vardı ve bir rol gereği benim de sakalım uzundu. Beni tanımak zorunda değillerdi fakat küçük bir araştırmayla, Google görsellerinden kim olduğumu bulabilecekleri bir oyuncuydum. Sabah 08:00-09:00 gibi eve gelip yatabildik. 2-3 saatlik bir uykunun ardından kalktığımda bu korkunç tabloyla karşılaştım ve hemen ilk itirazımı yaptım. Aslında büyük bir hata yapmışlardı. ‘Ulan pervasızlar, o bendim’ diyerek kendi fotoğrafımla birlikte bir paylaşım yaptım. Çünkü üzerimde kan lekeleri olan ve o yaralıyı taşırken giydiğim pantolonun fotoğrafını da eklemiştim. Sonrasında bildiğiniz gibi olaylar farklı bir yöne evrildi. 2 bin ila 2 bin 500’ün üzerinde tehdit ve hakaret mesajı aldım. Güya 3 gazete, aynı fotoğrafı aynı manşetle yayımlamıştı. Cumhuriyet savcılığına, itibar suikastı, yalan haber ve manipülasyon yaptıkları gerekçesiyle suç duyurusunda bulunduk. İfadeleri alındıktan sonra birkaç gün içinde tekzip yayınladılar.”

Ali Nuri Türkoğlu, 15 Temmuz darbe girişiminin bir daha yaşanmaması adına unutulmaması gerektiğinin altını çizerek, “Bu ifade malum, soykırımlar için de kullanılır. Darbeler de asla unutulmamalıdır. Darbe bir ahlaksızlıktır ve bu ahlaksızlığın kesinlikle hatırlanması gerekir,” dedi.

Sanatçılardan “Darbe kimden gelirse gelsin, ahlaksızlıktır” şeklinde bir açıklama beklediğini ifade eden Türkoğlu, eleştirilerini şöyle sürdürdü: “Ne münferit olarak ne de sanat dernekleri, oyuncu dernekleri veya sendikaları gibi toplu yapılardan böyle bir açıklama göremedik. Sanat camiası, her zaman olduğu gibi bu konuda da sessizliğini korudu. Tıpkı bugün Filistin meselesinde takındıkları tavır gibi. Biz diyoruz ki, bu insani ve vicdani bir meseledir. Filistin meselesi de öyledir. Toplumu ilgilendiren, insana ve vicdana dokunan her olayda sanatçı, vicdanın sesi olmalıdır. İdeal olan budur. Maalesef kararmış, susturulmuş kalpler ve kilitlenmiş ağızlarla muhatap olmak durumunda kalıyoruz. Türk toplumu bunu hak etmiyor. Daha münevver, aydın ve sanatın tanımını tam anlamıyla yapabilen bir sanatçı topluluğuna ihtiyacımız var.”

15 Temmuz darbe girişiminin unutulmaması gerektiğini bir kez daha vurgulayan Türkoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Hatırlamakta büyük fayda var. Bunu akıllarından çıkarmasınlar. Belki bugün o cüreti tekrar gösteremezler, o pervasızlığa kalkışamazlar ama Türkiye gibi bir ülke için bu tehlike her zaman mevcuttur ve geçerlidir. Bunu unutmayalım.”

Exit mobile version