Aydın’ın Nazilli ilçesinde ikamet eden 49 yaşındaki Barış Yıldırım, 310 kilogramı aşan ağırlığı sebebiyle yaşamını yatağa bağımlı olarak sürdürmekteydi. Bu süreçte nefes almak ve konuşmak gibi en temel eylemlerde dahi ciddi zorluklar yaşayan Yıldırım için umut ışığı, Obezite Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Muhammed Raşid Aykota’nın başarıyla gerçekleştirdiği laparoskopik sleeve gastrektomi (tüp mide) operasyonuyla yandı.
Hastaneye başvurduğunda oturma, hareket etme gibi yaşamsal fonksiyonlarını yerine getiremeyen ve temel gereksinimlerini dahi karşılayamayan Yıldırım için 1 aylık bir hazırlık dönemi başlatıldı. Bu dönemin sonunda, multidisipliner bir yaklaşımla ameliyata hazırlandı. Operasyon, özel bariatrik cihazlar ve yüksek taşıma kapasiteli sistemler kullanılarak gerçekleştirildi. Kardiyoloji, dahiliye, anestezi, gastroenteroloji ve diyetisyen uzmanlarının dahil olduğu tam donanımlı sağlık ekibi, tüm süreci titizlikle yönetti. Başarıyla tamamlanan cerrahi müdahalenin ardından 310 kilogram ağırlığındaki hasta, şaşırtıcı bir hızla iyileşme gösterdi. Kendi desteğiyle ayağa kalkıp yıllar sonra ilk adımlarını atan Yıldırım, yeniden yürümenin ve rahat nefes almanın mutluluğuyla taburcu edilirken duygusal anlar yaşadı.
Gerek Türkiye’de gerekse uluslararası alanda obezite cerrahisindeki başarılarıyla tanınan Doç. Dr. Muhammed Raşid Aykota, bu zorlu süreci şu sözlerle özetledi:
“Barış Bey bize geldiğinde sadece 310 kiloluk bir bedeni değil, aynı zamanda ağır bir umutsuzluğu da taşıyordu. Nefes almakta güçlük çeken, hareket edemeyen bir hasta olarak yaşam mücadelesi veriyordu. Ancak biz ona baktığımızda gördüğümüz şey, bir hasta değil; hayata tutunmak isteyen güçlü bir insandı. Tüp mide ameliyatı, basit bir operasyon değil; detaylı hazırlık ve disiplin gerektiren bir süreçtir. Bir ay boyunca multidisipliner ekibimiz – kardiyoloji, dahiliye, anestezi, diyetisyen ve hemşirelerimiz titizlikle çalıştı. Bu sadece bir cerrahinin değil, bir ekip çalışmasının zaferidir. Ameliyat sonrası süreçte Barış Bey’in attığı her adım, sadece onun değil, bizim için de bir umut kaynağı oldu. Bugün onun kendi başına yürüyerek taburcu olması, hayata yeniden tutunması, biz sağlık çalışanları için en büyük ödüldür. Buradan benzer durumda olan herkese seslenmek istiyorum: Doğru yöntemler, kararlılık ve destekle bu sorunun üstesinden gelinebilir. Biz, sadece bedenleri değil, hayatları değiştirmek için buradayız. Barış Bey ve ailesinin bu süreçteki sabrı ve inancı için teşekkür ediyorum. Bu başarı, onların inancı ve ekibimizin emeğiyle mümkün oldu. Hep birlikte gösterdik ki; doğru zamanda doğru adımlar atıldığında, imkansız gibi görünen her şey mümkündür”.
YAŞADIĞI ZORLUKLARI ANLATIRKEN GÖZYAŞLARINI TUTAMADI
Aşırı kiloları nedeniyle deneyimlediği güçlükleri ve tüp mide ameliyatı olma kararını nasıl verdiğini anlatan hasta Barış Yıldırım, duygularını şöyle ifade etti:
“Bu kilonun altında sadece vücudum değil, ruhum da eziliyordu. Nefes almak bile işkenceydi. Eşim, oğlum, ailem Hepsi yanımdaydı ama ben kendimi her geçen gün biraz daha yok olurken hissediyordum. Yeri geldi, ölmek için dua ettim. Çünkü yaşadığım şey hayat değil, bir bekleyişti Sessiz, çaresiz bir bekleyiş. Sonra bir gün doktorumla tanıştım. O bana sadece tıbbi bilgiler anlatmadı, gözümün içine bakıp dedi ki: ‘Birlikte değiştirebiliriz.’ İşte o anda ilk defa inandım. Bir umut doğdu içimde. Ameliyat kolay olmadı, süreç zorluydu ama ben bugün yürüyebiliyorum. İlk adımlarımı attığım gün, yıllardır ilk kez gerçekten yaşadığımı hissettim. Oğlumla birlikte dışarı çıktık Eşimle el ele yürüdük Bunlar küçük mutluluklar gibi görünebilir ama benim için bir ömre bedel. Benim gibi olan herkese söylemek istiyorum: Umutsuz olmayın. Obezite bir son değil. Mücadele edince, doğru insanlarla karşılaşınca, yeniden doğmak mümkün. Allah emeği geçen herkesten razı olsun”.
“OĞLUMUZ BABASIYLA HİÇ DIŞARI ÇIKAMAMIŞTI”
Bu meşakkatli dönemde eşinin en büyük destekçisi olan Arzu Yıldırım ise ailece yaşadıkları zorlukları şu sözlerle dile getirdi:
“Barış yıllardır yatağa bağımlıydı. En çok da oğlumuz etkileniyordu. Henüz 23 yaşında; babasıyla dışarı çıkmamış, el ele yürümemiş bir genç. Bizim için bu sadece bir sağlık sorunu değil, ailece yaşadığımız bir yoksunluktu. Evde her şey sessizdi. Barış nefes almakta zorlandıkça biz de nefes alamıyorduk. Geceleri acaba sabaha çıkar mı diye uyanık beklediğimiz çok oldu. Oğlumuzun gözleri önünde yavaş yavaş kayboluyordu babası Ama o karanlık dönemi geride bıraktık. Dr. Aykota ve ekibi bize sadece bir ameliyat değil, bir hayat armağan etti. Barış şimdi yürüyebiliyor, nefes alabiliyor ve en önemlisi artık oğluyla birlikte dışarı çıkabiliyor. İlk kez baba-oğul birlikte yürüdüler Bu bizim için bir hayaldi. Ne kadar teşekkür etsek az”.