ABD tarifelerine yönelik kaygılar, süregelen jeopolitik riskler, merkez bankalarının alım iştahı ve dolar kurundaki zayıflama gibi etkenler, ons altının fiyatını rekor düzeylere taşıyarak yatırımcısına önemli bir getiri sağladı.
Yılın ikinci yarısında küresel çapta risklerin hafifleyeceği yönünde bir beklenti mevcutken, 12 gün devam eden İsrail-İran savaşı patlak vererek piyasaları doğrudan etkiledi.
Konu hakkında CNN TÜRK’e bir değerlendirme sunan İstanbul Esenyurt Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Zekeriya Şahin, mevcut durumu şöyle analiz etti: “Donald Trump’la yatıyoruz Donald Trump’la kalkıyoruz çünkü söyleyeceği her cümle uluslararası anlamda ve küresel piyasalarda havanın bozulmasına neden oluyor. Altın 22 Nisan’da 2 bin 500 dolar ile rekor kırmıştı. Tam bunu da atlatmışken ABD’nin Rusya’ya yönelik açıklamaları oldu. Özellikle tarife üzerinden 1 Ağustos itibariyle ABD’nin, AB ve Meksika’ya uygulayacağı ek yüzde 30, bakıra yüzde 50 gibi ve ABD ile ticari ilişkiler içerisinde ve farklı alternatif kanallar üzerinden yapılacak ticarette ihracat ve ithalat rejiminde yüzde 500 ile tehdit etmesi, Rusya’ya karşı yaptırımları gündeme almasıyla jeopolitik risklerin halen devam ettiği kanaati maalesef ki şahsımda oluştu”.
Peki, değerli metal için yıl sonu beklentileri ne yönde? Dr. Şahin, bu soruya cevaben uluslararası kuruluşların tahminlerine dikkat çekerek kendi öngörüsünü paylaştı: “Özellikle alman işte Commerce Bank’ın, Goldman Sachs gibi uluslararası bankaların altın üzerindeki değerlendirme ve tahminlerinin 3 bin 500 ve 3 bin 700 dolar seviyelerinde olmasıyla birlikte altın noktasında yıl sonuna doğru bu rakamları kolay görebileceğimiz noktasındayım. TL bazında baktığımızda ise zaten 4 bin 300 seviyesinde devam eden inişli çıkışlı bir altın görüyoruz. Bunun çok kısa bir süre içinde eylül ayında 4 bin 500 ve sene sonunda 5 bin – 5 bin 200 civarlarında bir seyirle devam edeceği kanaatindeyim”.