REKLAM
Kongo’nun güneybatısındaki Niari bölgesinde bulunan Louvakou’da, araziler bir yanda terk edilmişken diğer yanda yerel ailelerce yeniden işleniyor. Yağmurla ıslanmış bu toprakların üzerinde bir drone süzülürken, bir yıl öncesine kadar burada İtalyan enerji şirketi Eni’nin bir iştiraki olan Eni Kongo’nun tarımsal bir projesi yer alıyordu.
Söz konusu proje, Eni’nin İtalya’daki biyoyakıt tesislerine hammadde sağlamak amacıyla hint yağı yetiştirme denemeleri yürüten Lüksemburg merkezli Agri Resources şirketi tarafından idare ediliyordu.
Kasım ayında ziyaret ettiğimiz yakındaki Kibindouka köyünün lideri Joseph Ngoma Koukebene, “Agri Resources artık faaliyet göstermiyor,” diye açıklıyor. Bahçesinde otururken bize projenin düşük verim sebebiyle başarısızlıkla sonuçlandığını anlatıyor.
Louvakou, Eni’nin 2022’de Kongo Cumhuriyeti’nde başlattığı üç deneme sahasından biriydi. Amaç, ormansızlaşmaya sebep olmayan ve gıda üretimiyle rekabet etmeyen, “bozulmuş topraklarda” yetiştirilecek gıda dışı bir ürün olan hint yağından biyoyakıtlar için “sürdürülebilir tarımsal hammadde” elde etmekti.
Ancak, bu ilk projeler ya terk edilmiş ya da halen değerlendirme aşamasında kalmışken, şirket bu yılın mayıs ayında farklı bir yola saptı. Bu kez, ayçiçeği ve soya gibi yerel gıda güvenliğini potansiyel olarak olumsuz etkileyebilecek ürünlerle tarımsal hammadde üretimine başlandı.
Bir İtalyan petrol firmasının Kongo’daki varlığının sebebi ne? Eni, küresel biyo-rafineri kapasitesini 2030 yılına kadar yıllık 1,65 milyon tondan 5 milyon ton biyoyakıta ve 2 milyon tonun üzerinde Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı’na (SHY) yükseltme hedefi güdüyor.
Şirket, şimdiye dek biyoyakıt üretimini büyük ölçüde Endonezya ve Malezya’dan ithal edilen ve tartışmalara konu olan PFAD ve POME gibi palm yağı yan ürünleri ile kullanılmış yemeklik yağlara dayandırmıştı. Alternatif hammaddeler bulmak ve üretimi artırmak amacıyla şirket, 2021 yılından itibaren Kongo, Kenya, Mozambik ve Fildişi Sahili gibi çeşitli Afrika ülkelerinde tarım projeleri başlattı.
Eni’ye bağlı Enilive şirketinin direktörü Stefano Ballista, haziran ayında Venedik’teki bir biyorafineri ziyareti esnasında bize, “Hammadde tedarikini güvence altına almak için, bozulmuş arazilerde bitkisel yağ yetiştirmeye odaklanan ve agri-hubs olarak adlandırdığımız birkaç devam eden projemiz var,” demişti. Ballista’ya göre, şirket 2028’e kadar dünya genelinde “700 bin ton bitkisel yağ üretmeyi hedefliyor”.
Kongo’da Eni’nin başlangıçtaki planı, hint yağı, brassica ve aspirden 2023’e kadar 20 bin ton yağ üretmek ve bu rakamı 2030’a kadar 250 bin tona çıkarmaktı. Fakat işler beklendiği gibi gitmedi: Louvakou’daki hint yağı projesi sona ererken, Bouenza ve Pool bölgelerindeki diğer iki proje hâlâ deneysel aşamada bulunuyor.
Bu esnada, mayıs ayının sonunda şirket, Kongo’nun Bouenza bölgesindeki Loudima’da yeni bir tarım merkezinin açılışını gerçekleştirdi. Yerel basında çıkan haberlere göre, bu presleme tesisi 2025 yılında biyo-rafinasyon için 30 bin ton bitkisel yağ üretecek. Tesis, 15 bin hektarlık bir alanda yetiştirilen soya ve ayçiçeği gibi 1,1 milyon tonluk tarımsal ürünle beslenecek.
Mayıs ayındaki açılışa katılan Loudima’lı çiftçi Chris Nsimba’ya göre, “hint keneviri üretimi devam ediyor, ancak diğer ürünlere öncelik verildiği için ölçeği küçültüldü.”
2021 yılında Eni Kongo, Kongo hükümetiyle 150 bin hektarlık bir alanı kapsayan ve “biyo-rafine tarımsal hammadde sektörünün geliştirilmesi” amacını taşıyan 50 yıllık bir anlaşma imzalamıştı.
Eni Agri-Feedstock programı direktörü Luigi Ciarrocchi, “Onlarca yıldır terk edilmiş arazilerde çok iyi verimle ayçiçeği yetiştirmeyi başardık,” dedi. Ciarrocchi, Kongo’da hint yağı kullanımının ise hâlâ “değerlendirme aşamasında” olduğunu ekledi.
Soya veya kolza tohumu gibi ayçiçeği de temel bir gıda maddesidir. Bouenza bölgesi oldukça verimli toprakları sebebiyle “Kongo’nun ekmek sepeti” olarak bilinmesine rağmen Ciarrocchi, Eni’nin 1970’ler ve 1980’lerdeki büyük tarım projelerinin ardından terk edilerek verimliliği düşmüş “bozulmuş toprakları” kullandığını savunuyor.
Ciarrocchi, “Bu tedarik zincirinden elde ettiğimiz ürünler, gelişmiş sürdürülebilirlik standartlarını karşıladıklarından ve böylece gıda zinciriyle bir çatışma yaratmadıklarından emin olmak amacıyla Avrupa düzeyinde sertifikalandırılmıştır,” diye belirtiyor.
Diğer taraftan, Birleşmiş Milletler verilerine göre Kongo Cumhuriyeti’nde “yerel gıda üretimi, ulusal ihtiyacın yalnızca yüzde 30’unu karşılayabiliyor, bu da ülkeyi gıda ithalatına büyük ölçüde bağımlı kılıyor.” Aynı zamanda, kronik yetersiz beslenme, özellikle yüzde 19,6’sı beş yaşın altındaki çocuklar arasında ciddi bir endişe kaynağı olmayı sürdürüyor.
Ciarrocchi, Eni’nin tarım merkezinin yerel ekonomiye katkı sağladığını ve petrol üretiminin bir yan ürünü olan “yüksek proteinli kek üretimi” aracılığıyla yerel çiftlik hayvanlarının beslenmesine destek olacağını ifade ediyor.
Avrupa, 2022’de Yenilenebilir Enerji Direktifi (RED II) revizyonu ile “birinci nesil” biyoyakıtlara olan desteğini azaltmıştı. Bu yakıtlar, ormansızlaşma ve gıda güvenliğiyle rekabet gibi sorunlarla ilişkilendirilen palm yağı gibi bitkisel yağların kullanımına dayanıyordu. AB mevzuatı, 2035’e kadar içten yanmalı motorlu araçların satışını elektrikli otomobiller lehine yasaklarken, hava taşımacılığı için “sürdürülebilir” biyoyakıtların rolünü ise tanıyor.
Buna karşılık Eni, ürettikleri karbondioksitin, mahsul yetiştirilirken atmosferden emilenle aynı seviyede olduğunu ileri sürerek, biyoyakıt kullanan geleneksel araçların “sıfır emisyonlu” olarak kabul edilmesi için Avrupa Komisyonu nezdinde lobi yapan bir koalisyonun içinde yer alıyor.
FuelsEurope’un üst düzey yöneticilerinden Emanuela Sardellitti, haziran ayında Eni’nin Roma’daki merkezinde düzenlenen bir sektör etkinliğinde, “Tek bir hedef için birleşen iki dev üretim endüstrisine sahibiz: taşıt üreticileri ve yakıt üreticileri,” demişti. “Amacımız, 2035’ten itibaren AB tarafından yasaklanacak olan içten yanmalı motorlu bir aracın bile, yenilenebilir yakıtlar kullanılarak aslında sıfır emisyonlu bir araca dönüşebileceğini kanıtlamak.”
İtalyan hükümeti, Brüksel’deki bu girişimi destekliyor ve adını Eni’nin kurucusu Enrico Mattei’den alan bir kalkınma programı olan “Afrika için Mattei Planı” vasıtasıyla Afrika’da biyoyakıt hammadde üretimini teşvik ediyor.
İtalya Çevre ve Enerji Güvenliği Bakanı Gilberto Pichetto Fratin, Eni merkezindeki etkinlikte yaptığı konuşmada, “Mattei Planı, Kuzey Afrika ülkelerinin ve tüm Afrika kıtasının tarımsal üretimini geliştirmesine yardımcı olan bir araçtır,” ifadelerini kullandı. “Bu çabaların sonucunda ortaya çıkacak yakıt üretiminden hem bu ülkeler hem de bizim ülkemiz ve tüm Avrupa kıtası fayda sağlayacaktır.”
Loudima’daki çiftçiler ise Eni’nin tarım merkezi gibi büyük ölçekli zirai projelere karşı kararsız bir tutum sergiliyor. Nsimba, “Bouenza’nın kalkınması için [her şeye] ihtiyacımız olduğu aşikar. Ancak bunlar halkın yararlanmadığı ürünler, zira büyük çoğunluğu uluslararası pazarda satılıyor,” diyerek durumu özetliyor.
Bu haber, Pulitzer Center Rainforest Reporting Grant tarafından desteklenmiştir.
Marien Nzikou-Massala bu habere katkıda bulunmuştur.