Çoruh Vadisi’nde Yükselen Bir Sanat ve Kültür Kalesi: Baksı

Günümüzde, sanat ile felsefenin bütünleştiği “zamanlı ve zamansız” deneyimlere olan gereksinimimiz hiç olmadığı kadar artmış durumda. Teknolojinin ivme kazandırdığı ve bu hızla birlikte doyumsuzluğu tetikleyen kısır döngüden çıkmak, pek çoğumuz için giderek daha meşakkatli bir hal alıyor. Eskiden kıymetini bilmediğimiz, hatta tekdüze bulduğumuz yavaşlık ve dinginlik gibi kavramlara duyulan özlem artarken, yavaş şehirler, yavaş yemek akımları, sürdürülebilirlik, doğaya hürmet ve yerel ile ulusal değerlerin sentezlenmesi gibi yaklaşımlar giderek daha fazla benimseniyor.

Hayata soluk katan kültür ve sanat alanında ülkemizin en dikkat çekici örneklerinden biri olan Baksı Müzesi, bu anlayışın somut bir yansımasıdır. Yaklaşık 1500 metrelik bir rakımda, sessizliğin kalbinde konumlanan müze, yeşil ile mavinin kucaklaştığı vadiye ve ona hayat veren Çoruh’a tepeden bakıyor. Bayburt’un kültürel dokusuna ve hem yerel hem de ulusal düzeyde tanıtımına önemli destek sağlayan Baksı’nın yaklaşık 20 yıllık bir mazisi bulunuyor. Müzenin kuruluş hikayesi, deneyselliğin yanı sıra cesaret, bir tutam delilik ve çılgınlığı bir arada barındıran ilham verici bir anlatıya sahiptir.

Bu projenin arkasındaki isim, sanatçı ve akademisyen Prof. Dr. Hüsamettin Koçan’dır. Koçan, memleketi olan Bayburt’un Bayraktar Köyü civarında, zamanla büyük bir aileye dönüşen ekibiyle birlikte, dünya metropollerindeki örnekleriyle yarışabilecek nitelikte, ancak bulunduğu coğrafyayla tam bir uyum içinde olan bir kültür kompleksi vücuda getirmiştir. Bu yerleşke, etkileyici sergi alanlarının yanı sıra bir konukevi ve kütüphaneyi de bünyesinde barındırıyor. Koçan, doğup büyüdüğü topraklara olan vefa borcunu, en yetkin olduğu alan olan kültür-sanat ve üretimle hizmet ederek ödemeyi tercih etmiştir. Yıllar süren bu Baksı çabasını, yaşamın tüm renklerini içeren bir hikaye anlatıcılığıyla dile getiriyor.

**KADININ GÜCÜ**
Yerel ve ulusal kültürel mirasın gelecek nesillere taşınmasını amaçlayan Baksı Kültür Sanat Vakfı’nın başkanlığını geçtiğimiz yıl itibarıyla Hüsamettin Koçan’ın eşi Oya Koçan devraldı. Vakfın şu sıralar odaklandığı en önemli projelerden biri, Bayburt şehir merkezine yakın bir konumda inşası devam eden Baksı Hüsame Köklü Kadın Eğitim Merkezi’ni hayata kazandırmaktır. Koçan çifti, merkezin tamamlanabilmesi için yoğun bir gayret gösterildiğini ifade ederken, bu proje ile bölge kadınlarının başta yerel el sanatları olmak üzere çeşitli alanlarda meslek sahibi olmalarının hedeflendiğini belirtiyor.

Kadınların toplumsal hayattaki konumunu pekiştirmeyi, kız çocuklarına esin kaynağı olmayı ve üretim-eğitim-istihdam döngüsünü desteklemeyi amaçlayan merkez için açılış geri sayımı başlamış durumda. Tamamen bir dayanışma ruhuyla ilerleyen projenin her aşamasında kadınların emeği ve imzası bulunuyor. Koçan çifti, bu merkezin Anadolu’nun diğer bölgeleri için de bir model teşkil edebileceğine inanıyor.

**PİRİM’LE “ZAMANLI-ZAMANSIZ”**
Çok sayıda ödülün sahibi Baksı Müzesi, şu günlerde yeni nesil sanatçılardan Seçkin Pirim’in çalışmalarını içeren bir sergiyi ağırlıyor. Sanat kariyerine Londra’da devam eden Pirim, Baksı’daki açılış sırasında, geçmiş yıllarda müzede düzenlenen gençlere yönelik sanat atölyelerinde eğitmen olarak görev aldığını da paylaşıyor. Sanatçının serüveni, İstanbul’un büyülü semtlerinden Kuzguncuk’ta sanatla ilk temasını kurması, atölyelerde çalışarak heykeltıraş olma hayalini pekiştirmesi ve Mimar Sinan Üniversitesi’ndeki eğitimiyle şekillenmiş. Pirim’in eserlerindeki belirleyici özellik, pleksi, kâğıt, mermer ve alüminyum gibi materyaller kullanarak yarattığı katmanlı yüzeylerdir. Sanatçının kendi ifadesiyle, çalışmaları “birden bütüne” ulaşan bir hareket felsefesini yansıtıyor. 20’nin üzerinde eserin bulunduğu “Zamanlı-Zamansız” başlıklı sergi, 3 Kasım tarihine dek Baksı’da ziyaretçilerini bekleyecek.

Sanatçının “birden bütüne” ulaşma kavramı, tıpkı serginin adı gibi, doğa ile baş başa kalarak derinlemesine düşünme imkânı sunan Baksı’nın ruhuyla mükemmel bir ahenk sergiliyor. Bu uyumu Hüsamettin Koçan da şu ifadeleriyle teyit ediyor: “Baksı sadece bir müze değildir; aynı zamanda uzakta olanı yakına taşıma gayretidir. Seçkin Pirim’in işleri, bizim burada inşa etmeye çalıştığımız çoğulcu ve derinlikli düşünce yapısına tam olarak karşılık geliyor.”

Müzenin düzenlediği dikkat çekici etkinliklerden bir diğeri ise bu sene ikincisi gerçekleştirilen ve Çoruh Nehri üzerinde yapılan “Akarsu Üstünde Konuşmalar” oldu. Bu buluşmada, geleceğimiz açısından kritik bir konu olan “Gençler Hangi Vadide Yol Alıyor?” başlığı masaya yatırıldı. Alanında uzman isimlerin katılımıyla gençlerin karşılaştığı sosyo-kültürel ve ekonomik sorunlar, yaşanan gelişmeler ve farklı perspektifler tartışılırken, üzerinde birleşilen ortak nokta gençlerin geleceğe dair umutlarının daima canlı tutulması gerekliliğiydi.

Yakın zamanda Baksı’da iki yeni sergi daha sanatseverlere kapılarını açtı. Bunlar, 2024 yaz döneminde düzenlenen atölye çalışmalarının ürünlerinden oluşan Ütopya Atölyeleri Sergisi ve Helga Franke’nin “Sessiz Hayatlar, Büyük Hikâyeler” isimli kişisel sergisidir.

Şüphesiz ki, sapa bir dağın zirvesinde klasik ve modern sanat anlayışlarını birleştiren Baksı Müzesi ve halen inşaatı süren kadın eğitim merkezi gibi girişimler, kolaylıkla gerçekleştirilebilecek projeler değildir. Bu süreçte zaman zaman önyargılarla, zaman zaman da finansal güçlüklerle mücadele edilmiştir. Ancak Baksı, tüm bu engellere rağmen azmin zafere ulaşabileceğini gösteren, umut dolu bir başarı hikayesidir. Tıpkı Platon’a atfedilen “Her şeyde en önemli adım başlangıçtır” sözünde olduğu gibi, Baksı da bir hayalin nasıl somut bir projeye, o projenin de başkalarına esin kaynağı olan bir modele dönüşebileceğinin en canlı kanıtıdır.