Harcama Limiti Paradoksu: Süper Lig’in Borç Krizini Tetikleyen Sistem

Asıl sorulması gereken meseleyi gündeme getirelim: Takım Harcama Limiti (THL) düzenlemesi, Süper Lig’de hedeflenen mali disiplini gerçekten tesis edebildi mi? Kulüplerin mevcut finansal tabloları incelendiğinde, verilebilecek en net cevap “Hayır” olacaktır. Zira THL, günümüzde Süper Lig için “var olmayan bir paranın harcanma limiti” haline gelmiş durumdadır. THL’den en büyük payı alan dört büyük kulübün 28 Şubat 2025 tarihi itibarıyla toplam borcu 44.5 milyar TL seviyesindeyken, aynı döneme ait finansal raporlarına göre toplam gelirleri ise yalnızca 19.8 milyar TL’dir.

2025-26 sezonu için THL kapsamında bu dört takıma tanınan toplam harcama yetkisi 16.8 milyar TL olarak belirlenmiştir. Bu durum, THL’den aslan payını alan dört kulübün, toplam gelirlerinin %84.8’lik bir kısmını bu limit dahilinde harcayabileceği anlamına gelmektedir. Türk futbol gelirlerinin %82’sini elinde bulunduran G.Saray, F.Bahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor, aynı zamanda toplam harcama kaynaklarının da %61’ini kendi aralarında paylaşmaktadır. Bu oranlar, Süper Lig’de dört büyük kulüp lehine ciddi bir rekabet avantajının doğduğunu açıkça ortaya koymaktadır. THL, bu dengesiz yapıyı daha da pekiştiren temel kaynak dağıtım mekanizmalarından biri olarak işlev görmektedir. Dört kulübün Türk futbolu kaynaklarından ne denli büyük bir pay aldığını göstermek adına sizinle çarpıcı bir veriyi paylaşmak isterim. 2019 yılında bu dört kulübün toplam borçları 10.6 milyar TL idi. Günümüzde ise bu rakam 44.5 milyar TL’ye ulaşmıştır. Başka bir deyişle, geçen yıllar içinde bu kulüplerin borç yükü %320 oranında artmıştır. İşin en dikkat çekici tarafı ise bu süreçte dört kulübün THL’den aldığı toplam harcama izninin 45.3 milyar TL’ye ulaşması ve toplam borçlarının da 44.5 milyar TL’ye tırmanmasıdır. Bu dönemde kulüpler, THL’yi kullanabilmek için yaklaşık 34 milyar TL ek borçlanma yoluna gitmiştir. Borç stokundaki artışta finansal maliyetlerin önemli bir payı olduğu şüphesizdir, ancak günün sonunda ortada net bir gerçek bulunmaktadır: Bu kulüpler, THL döneminde borçlanmalarını katlayarak artırmıştır. Dört kulübün konsolide borçlarının toplam gelirlerine oranı şu an %229’a, birikmiş zararlarının toplamı ise gelirlerinin %175’ine erişmiş durumdadır. Bu tablo, kulüplerin THL limitlerini harcayabilmek amacıyla borçlanma yoluyla kendilerine fon yarattıklarını kanıtlamaktadır.

Halbuki THL’nin asıl amacı, kulüpleri mali disipline yönlendirerek finansal yapılarını daha sağlam bir zemine oturtmaktı. Görünen o ki, THL bu beklentiyi karşılamakta başarısız olmuştur. Öz kaynaklarını ancak yeniden değerleme ve enflasyon farkından kaynaklanan değer artışlarıyla pozitifte tutabilen bu borç batağındaki kulüplerin, mevcut harcama limitleriyle finansal problemleri daha da derinleşecek gibi görünmektedir. THL, herhangi bir finansal güvence gösterilmeden kulüplerin kullanımına sunulmamalıdır. Aksi durumda, kulüpler bu limitleri doldurmak için borçlanmaya devam etmektedir. Bu durum, kulüplerin finansal dengelerini altüst ederken birikimli zararlarını da büyütmektedir.