Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde bulunan Grand Kartal Otel’de 78 kişinin ölümü ve 133 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan yangın felaketine ilişkin davanın görülmesine altıncı gününde devam edildi. Son duruşmada, yangından kurtulduktan sonra diğer insanlara yardım etmek amacıyla yanan otele geri dönen ve bu esnada hayatını kaybeden intörn doktor Yiğit Gençbay’ın babası, Danıştay 9. Daire Başkanı Abdurrahman Gençbay’ın ifadesi dinlendi.
Gençbay, ifadesinde, “Otele konaklamaya gidenler müşteri değil, misafirdir. Bizim evlatlarımız, ev sahipleri tarafından uykularında öldürüldü. Sanık yakınlarının duruşma esnasında kabul edilemez hakaretlerine tanık oldum. Savunma hakkının kutsallığına saygım sonsuz, fakat karşılarındaki insanların acısını anlamaktan bu kadar uzak olmamalılar. Artık sizlerle hasım durumdayız, ancak sizden yine de bir nebze mertlik bekliyoruz. Benim çocuklarım dışarı çıkmayı başarmıştı; içerideki çocukların feryatlarını işitince o alevlerin arasına daldılar. Henüz intörn doktordu ama insanlığı her şeyden önce geliyordu. Naaşları 10. katta bulundu. Sizin yerinizde olsam utancımdan kendimi aşağı atardım, gidip o otelde keyif çatmazdım” şeklinde konuştu.
Gençbay, iddialarını sürdürerek, “Bu olayda organize bir vergi usulsüzlüğü söz konusu. Böylesine organize bir kötülük, suçu bir aşçı yardımcısının üzerine atmaktan dahi çekinmiyor. Bu organize suçun parçası olanlar, yönetmeliklerin ardına saklanarak sorumluluktan kaçmaya çalışıyor. Bu dava, tarihe geçecek nitelikte bir davadır ve tarihteki yerini alacaktır. ‘Yapanın yanına kâr kalır’ anlayışını yerle bir edecek bir dava olacak. Bu, mazlum bir milletin davası haline gelecektir. 84 milyon insanın gözü ve kulağı bu davanın üzerindedir. Bu yargılamanın neticesinde verilecek karar, hukuk tarihimize altın harflerle yazılacaktır” ifadelerini kullandı. Gençbay’ın bu sözleri, salondaki dinleyiciler tarafından alkışlarla karşılandı.
Duruşmada ayrıca, Yiğit Gençbay ile birlikte alevlerin sardığı otele girip tatilcileri kurtarmaya çalışırken can veren Alp Mercan’ın babası Eray Mercan da söz aldı. Oğlunun yangından sağ çıkmasına rağmen insani bir görev bilinciyle ateşin içine geri döndüğünü belirten Mercan, şunları dile getirdi: “Karakteri gibi bir kahraman olarak aramızdan ayrıldı. Benim oğlum ne bir yönetici, ne otel personeli ne de bir itfaiyeciydi; ama o, başkalarını kurtarmak için otele girdi. Hayatında ilk defa kayak tatiline geliyordu. Odasını gördüm, içinde tek bir is lekesi yoktu. Yönetim kurulu başkan vekilinin ‘camdan çıkamadık’ dediği odanın tam karşısındaydı. Benim oğlum, çıktığı yere tekrar geri giriyor. Resepsiyon görevlisi ise dışarı çıkıyor ve bugün tutuksuz yargılanıyor. Bir babanın, evladını morgdan alması ve yüzünü dahi görememesinin acısı nasıl anlatılabilir? Bu yangın kesinlikle bir kaza değildir. Ben kendim denetim elemanıyım. Otel sahibi, 300 çalışanı olduğunu ve yangının bir kişinin hatasından kaynaklandığını pervasızca ifade ediyor. İnsan elbette hata yapabilir, asıl mühim olan hatayı telafi etmektir. Resepsiyon görevlisi, ‘İkinci kattaki bir odada sigara içiliyordu, duman dedektörü devre dışıydı’ dedi. Çünkü bilerek kapatmışlar. Belgeler hasıraltı edilmiş, genel müdür ise ‘Ben sadece kâğıt üzerinde genel müdürüm’ diyor. Bu bahaneleri geçin, hepsi yaptıkları işin ve sonuçlarının farkındalar.”
78 kişinin hayatını kaybettiği yangın faciası davasının duruşması esnasında gerginlik had safhaya ulaştı. Sanık Halit Ergül’ün çapraz sorgusu devam ederken, mağdur yakınlarının öfkesi mahkeme salonuna yansıdı. Ergül’e, duruşmayı izleyen mağdur yakınları tarafından sert tepkiler gösterildi. “Katil Halit” sloganları atarak ayağa kalkan kalabalık, sesleriyle mahkeme salonunu inletti.