Suriye’de YPG’nin Geleceği: Ankara, Washington ve Bölgesel Dinamikler

Kaynak:CNN TÜRKSilahların bir kazana doldurularak imha edilmesiyle birlikte, “Terörsüz Türkiye” adıyla anılan yeni süreç için sembolik bir adım atılmış oldu. Bu gelişmelere ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın değerlendirmesi netti: “Şunu açıkça ifade etmek isterim ki, bu durum bir müzakerenin, pazarlık sürecinin ya da herhangi bir al-ver ilişkisinin bir sonucu olarak ortaya çıkmamıştır.”

Peki, bu mesajlar ve sembolik eylemler pratikte ne ifade ediyor? CNN TÜRK Haber Müdürü İdris Arıkan, konuya ilişkin yaptığı analizde şu noktalara dikkat çekti: “Silahların yakılması, ‘geride bırakılmak istenen bir geçmişe’ işaret eden, sembolik açıdan son derece kuvvetli bir hamleydi. Buna rağmen, sürecin devamında ne gibi gelişmelerin yaşanacağı ve hangi adımların atılacağı hâlâ temkinli bir umutla takip ediliyor. Unutulmamalıdır ki, barış bütünleşmeyle sağlanır, ayrışma ise savaşa yol açar. Bu süreç sadece Türkiye’nin Irak özelinde yürüttüğü bir operasyon değil, Suriye’de de benzer bir dinamiğin işlediği görülüyor.”

Arıkan, konunun yalnızca güncel gelişmelerle sınırlı olmadığını da vurguladı: “Bu durum aynı zamanda, geçmişteki beyaz Toroslar hadiseleri, faili meçhul cinayetler ve Diyarbakır Cezaevi gibi travmatik olayların bugünün Türkiye’si tarafından nasıl değerlendirildiğini de ortaya koyuyor. Ancak sembollerin yanı sıra atılacak somut adımların önemi de büyük.”

Konunun uluslararası boyutunda ise Amerika’nın Ankara Büyükelçisi Jeffry Barak, CNN TÜRK Amerika Temsilcisi Yunus Paksoy’un sorularına yanıt vererek önemli açıklamalarda bulundu. Barak, şu çarpıcı ifadeleri kullandı: “Bizim pozisyonumuz kimseye bir şey empoze etmek değildir. Sizin SDG olarak tanımladığınız yapı YPG’dir. YPG ise PKK’nın bir uzantısıdır. Anladığım kadarıyla PKK bugün silah bırakma sürecine girdi. Öcalan ise hâlâ adasında ve gerçekten de bir tecrit altında tutulduğunu gözlemliyoruz. Bu konu, Türkiye açısından oldukça büyük ve komplike bir meseledir. YPG, kökeni PKK’ya dayanan ve IŞİD’e karşı mücadelede bizimle birlikte hareket etmiş bir yapıdır. Amerikalılar arasında genel kanı, ‘Onlarla bir ortaklık kurduk, bu yüzden onlara karşı bir sorumluluğumuz var’ şeklindedir. Fakat asıl soru şudur: Biz onlara tam olarak ne borçluyuz? Onlara bir devlet kurma sözü borçlu değiliz. Bizim onlara borcumuz, makul bir geçiş süreci dahilinde kendilerine bir gelecek çizmelerine yardımcı olmaktır.”

Peki, Amerika’nın Suriye perspektifinde “makul” olan ne anlama geliyor? CNN TÜRK Haber Müdürü İdris Arıkan, bu ifadeye özel bir parantez açtı: “Barak’ın ‘makul’ kelimesini kullanması oldukça manidar. Bu kadar tecrübeli bir diplomatın bu kelimeyi tesadüfen seçtiğini düşünmek pek olası değil. Bu ifadeyi, ABD Başkanı Trump’ın geçmişte İsrail Başbakanı Netanyahu ile görüşmesinde kullandığı ‘makul olmalı’ sözüyle birlikte değerlendirdiğimizde, süreç daha anlaşılır bir çerçeveye oturuyor. Diğer bir deyişle, hem PKK/YPG’nin hem de İsrail’in ‘makul’ davranması gerektiği mesajı veriliyor. Esasen Barak, bu noktada Trump’ın politikasının sözcülüğünü üstleniyor. Dolayısıyla bu kelimenin bilinçli bir tercih olduğu gözden kaçırılmamalıdır.”

PKK’nın silah bırakma hamlesine Irak’tan gelen tepki ise, gelişmenin “bölgesel barış için bir dönüm noktası” olduğu yönündeydi.