Sana Göre Haber

Terörle Mücadelede Tarihi Konsensüs ve Erdoğan’ın Rolü

Öcalan’ın yaptığı çağrıya uyarak silahsızlanma kongresi toplayan ve kendini lağvetme kararı alan PKK, geçtiğimiz cuma günü Kuzey Irak’ta bir silah bırakma merasimi gerçekleştirdi. Buna müteakip, MHP Lideri Bahçeli’nin geçen kasım ayındaki beklenmedik çıkışıyla gündemimize giren sürece ilişkin olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan da dün Kızılcahamam’da tarihi nitelikte bir konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı, konuşması sırasında lafı dolandırmadan açık ve net ifadeler kullandı. Terörden arınmış bir Türkiye hedefiyle, “AK Parti, MHP ve DEM olarak en azından biz üçümüz, bu yolda birlikte ilerleme kararı aldık” şeklinde konuştu. Türkiye’nin yarım yüzyıldır ayağındaki bir pranga olan ve hem siyaseti hem de toplumsal barışı zehirleyen PKK terörünü bitirmek amacıyla ortaya çıkan bu mutabakat, tek başına dahi son derece kıymetlidir. Elbette, son 50 senedir bu amaçla yapılan ancak netice vermeyen girişimler zihnimizde canlanıyor. Fakat, önceki denemelerin hiçbirinde bu denli kapsamlı bir uzlaşı platformu meydana getirilememişti. MİT’ten askeri bürokrasiye kadar devletin tüm mekanizmaları, bu ulusal hamleyi baltalamak yerine devamını sağlamak için çaba gösteriyor. PKK aracılığıyla körüklenen ayrılıkçı Kürt milliyetçiliği karşısındaki duruşuyla tanınan MHP dahi, bu defa AK Parti ile beraber sürecin şekillendiricilerinden biri olarak yer alıyor. Gerek İmralı, gerek Kandil, gerekse onların yasal uzantısı olan DEM, silahlı mücadelenin artık geçerliliğini yitirdiği ve bu metotla bir yere varılamayacağı konusunda hemfikir olmuş durumda. Bunun da ötesinde, geçmişteki ayrımcılık politikalarından nemalanan PKK’yı Türkiye’yi dahili olarak istikrarsızlaştırmak için bir araç olarak kullanan uluslararası güçler, artık pozisyonlarını değiştirmişlerdir. ABD yönetiminin başında, bölgede destek verdikleri köhne terör yapılanmalarının maliyetinin faydasını aştığını düşünen ve Pentagon’un bölgedeki mevcudiyetine bahane olarak gösterdiği IŞİD hakkında “Onu Obama kurdu” ifadelerini kullanan Trump bulunuyor. Sadece Başkan’ın Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın “YPG ve SDG’ye bağımsız bir devlet vaadimiz bulunmuyor” biçimindeki mesajı dahi, PKK’nın artık yolun sonuna geldiğini anlaması için kâfi değil midir? Avrupa cephesine bakıldığında, onların tamamen Ukrayna’daki Rusya tehdidine odaklandığı görülüyor. Suriye’den çekilmiş olan ve hem batıda hem de doğuda NATO ile meşgul olan Rusya için de vaziyet farksız. Bir zamanlar PKK’ya kucak açmış olan Suriye ve Irak’ta, günümüzde Ankara ile eş zamanlı hareket eden yönetimler görev başında bulunuyor. Savaş durumundaki İsrail ve İran’ın sağlayabileceği “hamilik” de PKK için artık bir anlam ifade etmiyor. Tüm bunların ötesinde, tıpkı FETÖ gibi bu kangrenli yapıyı da söküp atmak için ortaya koyduğu kararlılığa bizzat tanıklık ettiğim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, nihai kertede Türkiye’nin yararına olmayacak hiçbir girişimin öncüsü olmayacağına inancım tam.

***

**ENDİŞELER**

PKK’nın silah zoruyla kontrol ettiği DEM ile seçim ittifakı kurmayı normal, demokratik ve meşru kabul edenlerin, şimdi örgütün silahlarını imha etmesi üzerine DEM’in geçmişini gündeme getirmelerini içten bulmuyorum. Zaten bu çevreler, Okyanus ötesi tarafından Kürtleri zehirlemek amacıyla tasarlanan PKK’nın, dindar ve muhafazakâr kesimi manipüle etme hedefiyle kurgulanan bir türevi olan FETÖ’ye, Türkiye’ye karşı alenen savaş ilan ettikten sonra “cemaat” yakıştırması yapmaya başlamışlardı. Sözcü gazetesinin 15 Temmuz’dan sadece birkaç ay evvel manşetten yayımladığı “Şimdi cemaate destek olma vaktidir” başlıklı yazılar hâlâ arşivlerdeki yerini koruyor. Diğer taraftan, temkinli davranan ve PKK’nın dağlarda silahla başaramadığı hedeflerini siyaset sahnesinde meşrulaştırmasından endişe duyan sıradan vatandaşın bu tedirginliğini “faşizm” olarak etiketlemek de büyük bir haksızlık olacaktır. Bu sürecin kamuoyunun gözü önünde ve Meclis iradesiyle yürütülmesi, bu türden hassasiyetlerin ortadan kaldırılmasına katkı sağlayacaktır.

***

**KALAŞNİKOF’UN HÜKMÜ KALDI MI?**

PKK’nın silahlarını imha etmesini yalnızca sembolik bir eylem olarak görüp küçümseyen bir kesim mevcut. Bu kişiler, “Ellerinde kesin daha fazla Kalaşnikof vardır, kim bilir nerelerde saklıyorlardır” şeklinde yorumlar yapıyorlar. Günümüzde ülkelerin bölünmesi veya parçalanması artık Kalaşnikof gibi silahlarla gerçekleşmiyor. Asıl tehlikeyi görmek isteyenler, sosyal medya silahına, hatta “saçmalıyor” denilerek alay edilen Grok’a bakmalıdır.

***

**CHP YALNIZ KALDI**

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, başlatılan sürece doğrudan bir itirazda bulunmasa da AK Parti’nin bir yanına MHP’yi, diğer yanına DEM’i aldığı bu yeni platforma kendini dâhil edemedi. Başlangıçta olumlu yaklaştığı AK Parti ile diyalog sürecini sürdürme cesaretini gösteremeyerek partisini bir yolsuzluk soruşturması için siper etti ve İmamoğlu’nun şahsi beka mücadelesinin bir aracına dönüştürdü. Neticede, Kemal Bey tarafından oluşturulan 6’lı masadan geriye kalan tek aktör olarak yalnızlaştı.

Exit mobile version