Türk Futbolunda Transfer Çılgınlığı: Harcamalar Gerçeklerle Örtüşmüyor

Yeni sezonun arifesinde, Türk futbolu bir kez daha oldukça hareketli bir transfer dönemine tanıklık ediyor. Kulüplerin ekonomik durumlarına ilişkin yapılan uyarılara rağmen, özellikle 4 büyük kulübün harcama konusunda adeta bir yarışa girdiği görülüyor. Oyuncular için ödenen bedellerin 15 milyon Euro seviyelerine ulaşması, akıllara “Bu durum sürdürülebilir mi?” sorusunu getiriyor.nnTürk futbol kulüpleri, ne yazık ki finansal disiplinden uzak bir görüntü sergiliyor ve gelirlerinin çok ötesinde harcamalar yapıyor. Bu kabul edilemez ve karşılığı olmayan devasa meblağların kaynağı ise belirsiz. Kulüplerin gelir kalemleri ortadayken, bu paraların hangi sponsorlar tarafından sağlandığı bir sır gibi saklanıyor. Özellikle “adı açıklanmayan sponsor” ifadesi, iş dünyasının doğasına tamamen aykırı bir durum. Zira her sponsor, isminin duyulmasını ve markasının reklamını yapmak ister. Bu gizemli sponsorluklar, çeşitli şüpheleri beraberinde getiriyor. Üstelik kulüplerimiz, yıllardır bu denli büyük paralar harcamalarına karşın Avrupa’da neredeyse hiç başarı elde edemiyor. Buna karşılık Norveç’ten Bodo/Glimt veya İsveç’ten Djurgarden gibi takımlar, bizim kulüplerimizin bütçesinin onda biriyle Avrupa kupalarında yarı final oynama başarısı gösteriyor. Bu noktada, Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) ve maliyenin devreye girerek bir denetim mekanizması oluşturması şarttır. Herkes harcadığı paranın kaynağını resmi belgelerle kanıtlamak zorundadır.nn**F.BAHÇE’DE EN BÜYÜK HANDİKAP MOURİNHO**nnFenerbahçe’nin bu sezonki transfer politikası daha temkinli ilerlese de kadroya katılan oyuncular oldukça önemli. Duran transferinin ardından Asensio gibi isimlerin de gündemde olması, takıma yeni takviyelerin yapılacağının sinyalini veriyor. Bu yol haritasını genel olarak sağlıksız bulmuyorum. Ancak asıl mesele, transfer edilen oyuncunun kariyeri ve kalitesi ne olursa olsun takıma adapte olup olamayacağıdır. Fenerbahçe’ye geçmişte Ortega gibi çok sayıda ünlü futbolcu gelmiş, fakat uyum sağlayamadıkları için başarısız olmuşlardır. Bana göre Fenerbahçe’deki temel sorun teknik direktör Jose Mourinho’dur. Kendisi hâlâ geçmişin başarılarıyla yaşıyor ve kariyeri boyunca daima en üst düzey oyuncularla çalışma lüksüne sahip oldu. Geçen yıl sergilediği performans ise büyük bir hayal kırıklığıydı. Bu sezon neler yapacağını hep birlikte göreceğiz.nn**OSİMHEN İÇİN SERVET ÖDEME LÜKSÜ YOK**nnGalatasaray’ın yaklaşık 45 gündür Victor Osimhen transferiyle meşgul olduğunu biliyoruz. Napoli’nin talep ettiği 75 milyon Euro ise Türkiye şartları için astronomik bir rakam. İtalyan kulübünün, transfer için Galatasaray’dan bir teminat mektubu istemesi gündemde. Bu durumun nereye varacağı merak konusu.nnÖncelikle belirtmek gerekir ki, hiçbir Türk kulübünün tek bir futbolcuya 75 milyon Euro bonservis ödeyecek gücü ve hakkı yoktur. Napoli, Galatasaray’ın Osimhen’i ne pahasına olursa olsun istediğini fark etmiş ve bu durumu kullanarak süreci zorlaştırmaya başlamıştır. Banka teminatı isteme konusunda Napoli’yi haklı buluyorum; zira geçmişte Galatasaray’dan alacaklarını tahsil etmekte zorlanmışlardı. Bu teminat sayesinde, protokolde belirtilen tarihte ödeme yapılmazsa Napoli, alacağını doğrudan bankadan tahsil edebilir. Fakat burada asıl tartışılması gereken konu, Bankalar Birliği ile yapılandırma anlaşması olan Galatasaray’ın hangi bankadan ve ne şekilde böyle bir teminat mektubu alabileceğidir. Bu konu henüz netlik kazanmış değil.nn**OKAN BURUK’UN TAVRI ÇOK DOĞRU**nnTeknik direktör Okan Buruk’un, Hakan Çalhanoğlu ile ilgilenmediklerini ve tüm transfer stratejilerinin Nijeryalı golcüye odaklı olduğunu belirtmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Yani bütün bir kulüp tek bir oyuncuyu mu bekliyor?nnBence Okan Buruk son derece haklı bir tutum sergiliyor. Osimhen, geçen sezonki şampiyonluğun en önemli mimarıydı. Bu nedenle transfer politikasını ona endekslemek bir nevi zorunluluktur. Osimhen’in transfer edilmesi durumunda izlenecek yol haritası farklı olacaktır; transfer edilememesi durumunda ise başta kaleci olmak üzere diğer mevkilere daha fazla bütçe ayrılabilir.nn**BEŞİKTAŞ YARIŞIN İÇİNDE OLACAKTIR**nnBeşiktaş, bu transfer döneminin en flaş takımı konumunda. Özellikle Orkun Kökçü hamlesi, büyük bir sürpriz olarak karşılandı. Milli yıldızın, önce kiralık ve ardından bonservisi alınacak şekilde 30 milyon Euro’luk bir anlaşmayla takıma katılması, psikolojik açıdan Beşiktaş’a ne kazandırır?nnBeşiktaş’ın tam da bu tür moral verici hamlelere ihtiyacı vardı. Camia adeta çökmüş, kulüp kasası soyulmuş ve değersiz oyunculara milyonlarca Euro ödenmiş bir vaziyetteydi. Başkan Serdal Adalı’nın akıllıca adımlar attığını ve Orkun transferinin bu adımların zirvesi olduğunu söyleyebiliriz. Ancak yukarıda da belirttiğim gibi, iyi ve tanınmış oyuncuları transfer etmek ile bu oyuncuların takıma, camiaya ve Türkiye’ye uyum sağlaması birbirinden çok farklı şeylerdir. Ayrıca şunu da eklemek isterim; Beşiktaş ya da Trabzonspor’un şampiyonluk yarışında olmadığı bir lig, tadı tuzu olmayan bir çorbaya benzer. Geçen sezon, ligin daha üçüncü veya dördüncü haftasında şampiyonun Galatasaray ya da Fenerbahçe olacağı belli olmuştu. Bu yıl böyle olmamalı.nn**HAKEME KAMERA TAKMAK KİMSEYE FAYDA SAĞLAMAZ**nnHakemlerin vücutlarına kamera takılması sistemi getiriliyor. Her şeyin şeffaf olması adına bu uygulamayı doğru buluyor musunuz? Yoksa futbolun doğası daha da mı bozuluyor?nnBu kesinlikle yanlış bir uygulama. Hakemin vücuduna kamera yerleştirmenin ne hakeme ne de Türk futboluna bir faydası dokunur. Bu sistem, Amerika’da düzenlenen Kulüpler Dünya Kupası’nda denendi ve ortaya hiçbir somut sonuç çıkmadı. Tek yaptığı şey, televizyon izleyicisinin pozisyonları zaman zaman hakemin gözünden görmesiydi. Ancak bu görüntüler de net değil, çünkü hakem koşarken kamera sürekli sallandığı için net bir izleme imkânı sunmuyor. Kısacası, tamamen gereksiz ve kimseye faydası olmayan bir girişim.nn**ENTRİKADAN UZAK BİR TFF’YE GÜVENİYORUM**nnYeni sezona girerken Türkiye Futbol Federasyonu’na yönelik önerileriniz var mı? Sizin açınızdan mutlaka yapılması gerekenler nelerdir?nnBen mevcut TFF ve MHK yönetimine güveniyorum. Elbette geçen sezon önemli hatalar yaptılar. Fakat en önemlisi, bir entrika çarkının içinde yer almadılar. Hakemler hata yaptı, özellikle genç hakemlere gereğinden fazla şans tanındı; ancak ben hiçbir hakemin, bir takımı kollamak veya bir takımı ezmek gibi organize bir niyetle hata yaptığına inanmıyorum.