Aylin Nazlıaka’dan Aile Bakanlığı’na Sert Eleştiri: ‘İşçiler 9 Aydır Sözleşmesiz Bırakıldı’

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, yaptığı yazılı bir açıklamayla, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesindeki işçilerin dokuz aydır toplu iş sözleşmesi haklarından mahrum bırakıldığını gündeme getirdi.

Nazlıaka, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın Meclis komisyonlarında Bakanlık faaliyetlerini anlatırken sunduğu başarı hikayelerinin ve rakamların gerçeği yansıtmadığını ileri sürdü. Nazlıaka, konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı:

“Bu gösterişli sunumların ardındaki durum aslında çok daha karanlık ve üzücüdür. Bakanlığın tüm yükünü omuzlayan işçiler, gün geçtikçe daha da yoksullaşıyor, hakları ellerinden alınıyor ve emekleri hiçe sayılıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda çalışan binlerce kamu işçisi, günümüzün kölelik koşullarında yaşamaya zorlanmaktadır. Kadro vaadiyle oyalanan bu işçilere, gerçekte taşeron gibi davranılmakta; çalışma şartları, maaş düzenlemeleri ve izin hakları tamamen keyfi olarak yönetilmektedir. İşverenin çıkarına hangi kanun uygunsa o uygulanıyor. İş Kanunu, Borçlar Kanunu ve toplu sözleşme maddeleri yalnızca idarenin avantajına olacak biçimde yorumlanıyor.

Sayın Bakan’ın ‘eşit hizmet’ söylemi kamuoyunu yanıltmaktadır. Pratikte, aynı görevi üstlenen farklı statülerdeki personeller arasında büyük eşitsizlikler bulunmaktadır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda üç ayrı ücret sistemine tabi işçi çalışmaktadır: 17’nci iş kolundakiler, 4/B statüsündeki memurlar ve 10 No’lu iş kolundaki işçiler. Haftalık 40 saat çalışan 4/B’li personel 45 bin liraya yakın bir maaş alırken, yoğun fazla mesai yapan kadrolu işçiler günlük 1143 lira ile ayakta kalmaya çalışmakta ve maaşlarının %27’sini vergi olarak ödemektedir. Kreş, tayin, izin gibi temel haklar ya uygulanmıyor ya da kağıt üzerinde kalıyor.”

“BİR ADALET VE EŞİTLİK MESELESİDİR”

Bakanlık bünyesinde iş huzurunu temelden sarsan bu durumun bir adalet ve eşitlik meselesi olduğunu belirten Nazlıaka, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Aile Bakanlığı, 2025 yılını Aile Yılı olarak ilan etmişken, kendi çalışanlarını yok saymış, dışlamış ve değersizleştirmiştir. Personelin taleplerini duymazdan gelen ve sendikal örgütlenmeyi baskılayan bir idari anlayışla yüz yüzeyiz. 9 aydır Toplu İş Sözleşmesi’nin imzalanmasını bekleyen ve ne Kamusal Çerçeve Protokolü’nden ne de sendikal haklardan tam olarak yararlanabilen emekçilerin artık sabrı kalmamıştır. Fazla mesailerinin karşılığını alamayan, yıllık izinleri kısıtlanan, görev tanımının dışında çalışmaya zorlanan ve mobbing gören çalışanlar kaderlerine terk edilmiştir.

Buradan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Göktaş’a net bir çağrıda bulunuyoruz: İşçiler arasındaki bu ayrımcı uygulamalara son verin. 696 sayılı KHK ile sunulan göstermelik kadrolar yerine, gerçek anlamda eşit haklar sunan bir kadro sistemi kurun. Kreş ücretlerini kamu işçilerinin karşılayabileceği seviyelere indirin. 9 aydır bekletilen Toplu İş Sözleşmesi’ni, işçinin bilgisi ve rızasıyla şeffaf bir biçimde imzalayın. Bütün sosyal hizmet emekçilerine hak ettikleri maaşı ve iş güvencesini derhal sağlayın.”