Bir bireyin karşılaşabileceği en zorlu görev, kendi özgün benliğini yaratmaktır. Yaşamdaki misyon, hedef ve mana, bir insanın kendi benliğini hayata geçireceği bir varoluş sürdürmesidir. Kendi benliğini gerçekleştirmek yerine, yapay ve empoze edilen amaçları yaşamlarının varlık sebebi olarak görenler, aslında hayatlarını anlamsız, bereketsiz ve yıkıcı bir biçimde boşa harcamaktadırlar. Benlik ile yaşam arasındaki bağ koparılamaz niteliktedir; zira bir insanın hayattaki en büyük şaheseri, kendi elleriyle şekillendirdiği benliğidir.
İnsanın yaşamdaki hedefi kendi benliğini yaratmak olmasına karşın, aldatmaca ve fiksiyondan ibaret olan birtakım amaçlar, ulvi ve hakiki hedefler olarak mutlak bir doğrulukla empoze edilmektedir. Oysa kendi yaşam gayesinin ne olacağı kararını bizzat bireyin kendisi vermelidir. Bireyin veya dünyanın haricindeki hiçbir kuvvet ya da otorite, hayatın amacını tayin edemez ve bu konuda bir karara varamaz. Bireyin üzerinde bir konumda yer aldığını iddia eden hakikatle bağdaşmayan yapılar, kaynaklar ve şablonlar, insanın bu dünyadaki amacını tanımlama ve onu bu amaç doğrultusunda biçimlendirme gayreti güderler. Birey, otantik benliğini var etmek için, yaşamın amacını belirlemeye kalkan tüm otoritelere, kaynaklara ve kalıplara karşı durmalıdır.
Bir insanın kendi benliğini var edebilmesi, özgürlüğe olan temel ihtiyacına bağlıdır; bu, tıpkı su ve hava gibi elzemdir. Kişinin, kendi varlığının üstünden ve dışından geldiği varsayılan buyruklar, zorlamalar, menler ve sınırlamalar altında özgün benliğini oluşturması olanaksızdır. Tarihte veya günümüzde yüceltilmiş, mutlak bir konuma yerleştirilmiş ve adeta bir put haline getirilmiş bir şahsın, kimliğin veya yapının eylemlerine öykünmek, kişinin kendi benliğini kurmasına mani teşkil eder. Başkasının takip ettiği patika, kendi benliğini yaratmak arzusundaki hür bir birey için bir yol sayılamaz. Bu nedenle birey, kendi patikasını bizzat kendisi açmakla yükümlüdür. Kişilik, dışarıdan empoze edilen rol modeller veya hazır yollarla şekillendirilemez. Benliğin tekamülü, ancak insanın kendi iç dinamiklerinden doğan bir yaşam deneyimiyle gerçekleşebilir.
Hiç tanımadığı, görmediği ve bilmediği meçhul şahısların, kendisi ve tüm insanlık için evrensel birer model olabileceği zannı, insanın düşebileceği en büyük yanılsama ve akıl dışılıktır. Zaman ve mekânın ötesinde bir niteliğe sahip olduğu iddia edilen hiçbir bireyin yaşamı, insanlık için evrensel bir paradigma olarak dayatılamaz. Her insan, yaşadığı dönemin ve coğrafyanın koşullarına tabi bir yaşam sürer. Herkesin hayatı öznel ve yereldir. Belirli kişilerin etrafında inşa edilen kurguların ve şablonların, herkes için geçerli evrensel bir yaşam modeli olduğunu sanmak, bireyin hem kendisini, hem aklını hem de hayatını yok sayması anlamına gelir. Kişi, kendi özgün kişiliğini yaratabilmek adına, aldatmacadan ibaret olan ve kendisiyle hiçbir alakası bulunmayan, dışarıda imal edilmiş idollerden ve “güzel” diye sunulan sahte örneklerden arınmalıdır.
Sahte ideal kişilikler, modeller ve yollar, insanları idollere bağımlı kılmak ve onları esir etmek amacıyla üretilmektedir. İdollerin yolunu ve yaşam tarzını kendilerine bir referans modeli olarak belirleyenler, asla kendilerine ait özgün bir benliğe erişemeyeceklerdir. Tarihin tozlu sayfalarına terk edilmesi gereken idollerin sürekli güncel tutulup canlı birer örnek gibi sunulması, insanların akıldan ve benlikten uzaklaşarak derin bir krize ve çöküşe sürüklenmesine yol açmaktadır.
Bir bireyin kendi benliğini yaratmak yerine, dışarıdan dayatılan bir idolü üstün bir örnek olarak benimsemesi, gerçekte kendi değerini düşürmesi, özünü çürütmesi ve varlığını tüketmesi anlamına gelir. Tüm insanlığa bir model olarak takdim edilen bu idollerin kibirleri, yani benlikleri, hudutsuzdur. En iyi, doğru ve mükemmel olarak lanse edilen bu idoller, erimeyen bir buz kütlesi ve yontulmaz bir kaya gibi sunulur. İdolleri örnek almak, benliklerimizi ve yaşamlarımızı dondurmakta ve katılaştırmaktadır. Bu donma ve katılaşma durumuna düşmektense, hürriyetin ve mantığın ısıtan ikliminde, kendi otantik benliğimizi şekillendirmek için çaba göstermemiz gerekir.