BİLECİK – Bilecik’te ikamet eden Sezer Sargıl, çocukluk yıllarında başlayan bıçak tutkusunu profesyonel bir kariyere dönüştürerek tarihi kılıçların birebir kopyalarını üretiyor. Sargıl, bu zanaatı yaşatmak amacıyla açtığı kurslarla yeni ustaların yetişmesine de öncülük ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı” unvanına layık görülen 46 yaşındaki Sargıl, geçmişte Bilecik Merkez Avcılık ve Atıcılık İhtisas Kulübü’nde başkanlık yaparken daha çok av bıçakları imal ediyordu. Bilecik’teki atölyesinde av bıçakları üretimi sırasında savaş aletlerine de ilgi duymaya başlayan Sargıl, mesleki yolculuğuna kılıç üretimiyle devam etme kararı aldı. Başta Topkapı Sarayı olmak üzere çeşitli müzelerde bulunan tarihi kılıçların replikalarını yapan Sargıl, edindiği bilgi ve tecrübeyi halk eğitim merkeziyle ortaklaşa düzenlediği kurslarda yeni nesillere aktarıyor. AA muhabirine konuşan Sargıl, bıçaklara olan merakının küçüklüğüne dayandığını ifade etti. Bu ilginin önce bir koleksiyonla başladığını, ardından atıl ve geri dönüşüm malzemelerinden ilk ürünlerini imal ederek üretime geçtiğini belirten Sargıl, “Zamanla teknik bilgilerimi artırarak özgün bir sanat anlayışı geliştirdim. Kılıç ve bıçak üretiminin tüm süreçlerini ustalıkla yönetebiliyorum. Çok sayıda tarihi eseri aslına sadık kalarak yeniden canlandırdım. Sanatımın temelinde, tarihi yaşatma felsefesi var. Amacımız tarihte yapılmış olanın daha iyisini yapmak değil, aslına uygun şekilde bire bir üretmektir” dedi. Sargıl, Bilecik Halk Eğitim Merkezi işbirliğiyle 100 metrekarelik atölyesinde verdiği kurslarla deneyimlerini paylaştığını söyledi. Sadece bıçak yapımını değil, tasarım, çizim, malzeme bilgisi ve tarihsel arka plan eğitimlerini de kapsadığını vurgulayan Sargıl, şöyle devam etti: “Amacım, bu sanatı gelecek nesillere aktarmak. 5 bin yıl önce bıçakla iş yapılıyorsa ve 2025’te hala mutfağımızda kullanılıyorsa, buna hevesi olanların yapımını öğrenmesi gerekir. Kursumuzun ilk kuralı geri dönüşümdür. Eski asfalt kesme testereleri, mobilya testere çelikleri, rulman parçaları gibi malzemeleri yeniden işleyerek bıçağa dönüştürüyoruz. Kabza yapımında ise ceviz kökü ve geyik boynuzu gibi doğal malzemeler kullanıyoruz. Her kursiyer kendi hayalini gerçekleştiriyor. Kimi çakı, kimi kamp bıçağı, kimi de süs bıçağı yapıyor ama hepsi kendi özgün tasarımı oluyor. Eseri kendisi ortaya çıkaran kişi, ona adeta bir evladı gibi sahip çıkıyor. Sertifikalarını alanlar bu işi meslek haline de getirebilir.” Kursiyerlerden Murat Özalp, 1992’den beri bilgisayarla uğraştığını ancak bir nesneye şekil vermenin tamamen farklı bir his olduğunu belirtti. Sanatla tanışmanın kendisi için büyük bir motivasyon olduğunu anlatan Özalp, “Bıçak çeşitlerini araştırırken eşim bu kursu fark etti. Ahşap oyma işini seviyorum ve kursta daha çok ahşap oyma bıçakları üzerine yoğunlaştım. Ahşapla ve çelikle çalışmak bana hem zihinsel hem de fiziksel olarak çok iyi geliyor. Hocamız, hem kültürel hem de işin bilimsel altyapısına oldukça hakim olduğu için bütün sorularımıza cevap verebiliyor. Ahşapla ve çelikle çalışmak beni mutlu ediyor. Küçük bıçaklarla çalışırken hocamızın kılıç yapım aşamalarını izlemek gerçekten heyecan verici” diye konuştu. Özel sektörde çalışan 40 yaşındaki Ömer Ayıran da kamp bıçaklarına ve el işçiliği tasarımlara ilgi duyduğunu belirterek, “Bir ürünü kafanızda tasarlayıp onu hayata geçirmek müthiş bir duygu. Geyik boynuzuna işleme yapıp gümüş detaylarla süslüyorum. Tamamen kendime ait, özgün bir bıçak ortaya çıkınca çok mutlu oluyorum. Çünkü bir hayal kuruyorsunuz ve bu hayali gerçekleştiriyorsunuz. İleride kılıç yapmayı da hedefliyorum. Hocamızın emeğiyle bir gün bunu da başaracağımıza inanıyorum” dedi.
Çocukluk Tutkusundan Ustalığa: Tarihi Kılıçları Bilecik’te Yeniden Canlandırıyor
