Sana Göre Haber

Darbe Girişiminin Unutulmayan Anıları: İki Gazinin Gözünden 15 Temmuz

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016’daki kanlı darbe girişiminin üzerinden 9 yıl geçmiş olmasına rağmen, o geceye tanıklık edenlerin hafızasındaki izler silinmiyor. Darbeci askerlerin kurşunlarıyla yaralanan gaziler Bilal Özyıldırım ve İsmail Sarıgül, o gece verdikleri mücadeleyi ve yaşadıkları travmayı ilk günkü gibi hatırlıyor. Darbe girişimi esnasında Boğaziçi Köprüsü’nde omzundan, Sabiha Gökçen Havalimanı yakınlarında ise bacağından yaralanan bu iki gazi, o karanlık geceyi AA muhabirine anlattı. Bilal Özyıldırım, 15 Temmuz akşamı televizyonda alt yazıları gördüğünde dizlerinin bağının çözüldüğünü belirtti. 1980 askeri darbesi ve 28 Şubat sürecinde ödenen ağır bedelleri hatırlayarak, aynı şeyleri tekrar yaşamamak adına sokağa fırladığını söyledi. Özyıldırım, motosikletiyle önce Kısıklı’ya, ardından Üsküdar’a ulaştığını ve köprüde sivillere ateş açıldığı haberini alınca o yöne hareket ettiğini ifade etti. Altunizade’ye ulaştıklarında polisin kendilerini can güvenlikleri olmadığı konusunda uyardığını aktaran Özyıldırım, yaşadığı diyaloğu şöyle anlattı: “Polis bize ‘Can tehlikeniz var. Canına güvenen varsa gitsin.’ dedi. Biz dinlemedik, ‘Evet güveniyoruz.’ diyerek köprüye ilerledik. Kuleli’den gelen askerler, tanklar ve zırhlı araçlar vardı. Askerler ön safta dizilmişti. Bir amcayla birlikte yanlarına yaklaştık. Amca, ‘Asker ağa hayırdır ne var?’ diye sordu. Asker, ‘Sıkı yönetim ilan edildi. Evlerinize dönün.’ yanıtını verdi. Ben de ‘Ne sıkı yönetimi?’ diye çıkışınca, asker ‘Sıkıyönetim ilan edildi, evine dön.’ diye tekrarladı. Ben de ‘Sıkıyorsa yönetin.’ karşılığını verdim.” Altunizade kavşağına dönüp kalabalığı organize ettiklerini ve binlerce kişinin köprüye doğru bir insan seli oluşturduğunu belirten Özyıldırım, “Bu esnada asker ateş açmaya başladı. Şehitlerimiz, yaralılarımız oldu. Ben de orada yaralandım.” dedi. O gecenin hain bir girişim olduğunu ancak kimsede korku olmadığını, herkeste büyük bir cesaret, iman ve şuur bulunduğunu vurguladı. “Biz imanla, ahlakla yoğrulmuş, şerefli ve farklı bir milletiz,” diyen Özyıldırım, bu coğrafyanın insanının gidecek başka bir yeri olmadığını ve bu tür olayların bir daha yaşanmaması için çok çalışmak gerektiğini söyledi. Şehitlerin fedakarlıkları sayesinde bu topraklarda yaşadıklarını belirten gazi, “Onları düşündüğümde en ufak bir geri adım atamam. Vatanım ve milletim için gayret göstermek zorundayım.” diye ekledi. Köprüde motosikletini askerlerin üzerine sürdüğünü anlatan Özyıldırım, “Hedef gözetmeden ateş açtılar. O anda kurşunları yedik. Omzumdan vuruldum, bir kurşun da kaskımı sıyırdı ki o kaskım şu an müzede. Yere düşünce öldüğümü sandım. Sonra kalktım, kolumu kullanamıyordum, omuz başım parçalanmıştı. Bir süre daha mücadeleye devam ettikten sonra kan kaybından bayılmışım, gözümü hastanede açtım.” dedi. İlk müdahalenin ardından hastaneden ayrılarak tekrar Beylerbeyi’ndeki evine, oradan da köprüye döndüğünü, tan yeri ağarırken teyemmümle namaz kıldıklarını anlattı. Teröristlerin teslim olduğu son hamle sırasında tekrar bayıldığını ve Üsküdar Devlet Hastanesi’ne götürüldüğünü, burada kolunun kesileceği söylenince “Kolumu kestirmem.” diyerek GATA’ya sevkini istediğini ve uzman cerrah Cengiz Yıldırım tarafından ameliyat edildiğini belirtti. Gazi İsmail Sarıgül ise darbe haberini alır almaz sokağa çıktığını ve diğer vatandaşlarla Pendik sahiline yöneldiğini, yolda askeri lojmanlardan halkın üzerine ateş açıldığını gördüğünü aktardı. Arabanın radyosundan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın halkı meydanlara davetini duyduklarını ifade eden Sarıgül, Cumhurbaşkanı’nın Sabiha Gökçen Havalimanı’na inme olasılığına karşı oraya geçtiklerini söyledi. Kocaeli yönünden askeri birliklerin geldiği bilgisi üzerine onları engellemek için Orhanlı gişelerine gittiklerini belirten Sarıgül, şunları kaydetti: “Gece 02.30 sularında Orhanlı gişelerinde teröristlerle yüz yüze geldik. Halka küfrederek doğrudan ateş ettiler. Yanımdaki bir polis memuru vurulunca ona müdahale ettim. Üzerimdekileri çıkarıp sırtına tampon yaparken ben de bacağımdan vuruldum. İlk başta anlamadım, amcam ‘İsmail vuruldun.’ dedi. Baktığımda ayağımın kopmuş halde olduğunu gördüm ve kan kaybından kendimi kaybettim.” Vurulduktan sonra 4,5 saat süren zorlu bir yolculukla Marmara Eğitim ve Araştırma Hastanesine ulaştırıldığını anlatan Sarıgül, “Acil ameliyata alındım. Kendime geldiğimde ilk sorum ‘Darbe ne oldu?’ oldu. Başarısız olduğunu öğrenince ‘Allah’ım sana şükürler olsun.’ diyerek rahatladım.” dedi. Tedavisi boyunca 113 gün hastanede yattığını, 11 ameliyat geçirdiğini ve vücudunda hala 90 şarapnel parçası taşıdığını belirten Sarıgül, “Vatan hainlerinin eline geçmesin diye sokağa çıktık. Vatan, toprak insanın namusudur. Vatansız insan ölmüştür. Söz konusu vatan ve bayraksa canımı vermeye her zaman hazırım. Allah o günleri bir daha göstermesin, ama olursa yine en önde biz oluruz.” diye konuştu. Sarıgül, halkı sokaklara davet eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ederek, onun çabasının çok büyük olduğunu sözlerine ekledi.

Exit mobile version