Mutlu YUCA – Zübeyde ÖZMEN / DHA
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 14, 2025 07:00
Kartalkaya’daki bir otelde çıkan yangında oğlunu yitiren Ezgi Çilingir Bağcı, “Raporları incelediğimizde, yangın sirenlerinin 30-40 senedir tek bir defa bile çalmadığını görüyoruz, çünkü kabloları mevcut değil” ifadelerini kullandı.
BOLU’daki Kartalkaya Kayak Merkezi’nde bulunan Grand Kartal Otel’de yaşanan ve 36’sı çocuk olmak üzere 78 kişinin ölümüyle ve 133 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan yangın felaketine ilişkin davanın görülmesine, yedinci gününde de devam edildi. Toplam 32 sanığın yargılandığı ve bunlardan 19’unun tutuklu bulunduğu davanın duruşmasında, mağdurlardan lise öğrencisi oğlu Eren Bağcı’yı (15) yangında kaybeden anne Ezgi Çilingir Bağcı’nın ifadesi alındı.
**’40 YILDIR HİÇ ÇALMAMIŞ’**
Bağcı, ifadesinde, “Buradaki sanıklar ile bizim aramızdaki temel ayrım ahlaksızlık, vicdansızlık ve sevgisizliktir. Bizler bu tabut otelde tam 78 canımızı yitirdik. Bizim de bir yangın alarm sistemleri firmamız var. Raporları incelediğimizde şu gerçekle karşılaşıyoruz: 30-40 yıl boyunca yangın sirenleri bir kez dahi çalmamış, zira kabloları yok. Siren sistemine kablo çekilmemiş olduğu, ilk bilirkişi raporunda açıkça belirtiliyor. Ayrıca, silinmiş kamera kayıtları mevcuttu. Delillerin karartılması amacıyla bu kayıtları kimlerin sildiğinin belirlenmesini talep ediyorum” dedi.
**’BU AİLENİN DE BİR BELGESELİ OLACAK’**
Yangında oğlu Ömür Kotan’ı kaybeden ve kendisi de psikiyatrist olan Vahap Ozan Kotan, “Ancak hastalarıma tavsiye ettiğim ilaçları kullanarak uyuyabiliyorum. 7 gündür bir trajikomedi seyrediyorum. Sürekli ‘görmedim, duymadım, bilmiyorum, hatırlamıyorum’ ifadeleri kullanılıyor. Seri katil filmleri izliyoruz; bu ailenin de bir belgeselinin çekileceğine inanıyorum” şeklinde konuştu.
Grand Kartal Otel’deki faciada Sıdıka Ersin Doğan ise oğlu Mert, gelini Duygu ve torunları 9 yaşındaki Doğa ile 7 yaşındaki Mavi Doğan’ı kaybetmişti. Elinden düşürmediği oğlunun asker şapkasıyla acısını dindirmeye çalışan Doğan, sanıkların “olası kast” suçlamasıyla yargılanarak mümkün olan en ağır cezayı almalarını istediklerini vurguladı ve “Bu dava yalnızca bizim davamız değil, tüm Türkiye’nin vicdan davasıdır” dedi.