Kef Kalesi Kazılarında Urartu Dönemine Ait 49 ‘Fil Ayağı’ Bulundu

Van Gölü’ne bakan bir tepede, Süphan Dağı’nın eteklerinde yer alan ve Urartu Kralı 2. Rusa tarafından yaptırılan Kef Kalesi’nde yeni bir kazı çalışması devam ediyor. Bu çalışma, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın onayı ve finansal desteği ile gerçekleştirilmektedir. Urartu medeniyetinin en mühim eserlerinden biri olan kaledeki kazıların bilimsel danışmanlığını Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nden Doç. Dr. İsmail Coşkun üstleniyor. Çalışmalar, kalenin ana salon bölümüne odaklanmış durumdadır. Daha önce “Urartu mavisi” adıyla bilinen boyanın izlerine rastlanan kalede, 2021 yılında başlayan çalışmalardan bu yana toplam 49 adet ve “fil ayakları” olarak tanımlanan kale sütunu gün ışığına kavuşturulmuştur. Önceki yıllardaki kazı sezonlarında mutfak ve servis odaları gibi alanlar ortaya çıkarılmıştı. Gelecekteki çalışmaların hedefi ise kaleyi ayakta tutan tüm sütunların ve diğer mimari unsurların tamamen gün yüzüne çıkarılmasıdır.

PERU VE BOLİVYA İLE BULGULARDA BENZERLİK

Kazı Başkanı Doç. Dr. Coşkun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kaledeki arkeolojik çalışmalara bu yıl tekrar start verdiklerini ifade etti. Bu sezonki çalışmaların özellikle kalenin salon bölümüne odaklandığını vurgulayan Coşkun, şu bilgileri paylaştı: “Ekibimiz, 18 uzman arkeolog ve şehir plancısından oluşuyor. Bu salonun, Urartu zamanında görkemli ziyafetlere ev sahipliği yaptığını düşünüyoruz. Mutfak kısmında ele geçirilen kemikler ve diğer kalıntılar da bu teoriyi güçlendiriyor. Bugüne dek, yüksekliği 1,5 metre olan 49 adet fil ayağı açığa çıkarıldı. Nihai amacımız, salonun bütününü gün yüzüne çıkarmaktır.” Hakkari Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Ömer Tanyürek ise dikkat çekici bir karşılaştırma yaptı: “Tanrı Haldi’ye ait figürlerin, Peru ve Bolivya’da bulunan bazı arkeolojik eserlerle benzerlikler taşıdığını tespit ettik. Dünyanın önde gelen turizm merkezlerinden olan Peru’da, Kef Kalesi ve Van Gölü hakkında konuşmak benim için çok etkileyiciydi. Bu bölgenin de gelecekte benzer bir turistik çekim noktası haline gelebileceğine inanıyorum.”