Türkiye’nin otomotiv sektörü, son yıllarda kayda değer bir dinamizm sergilemektedir. Özellikle 2023 ve 2024 yıllarında araç satışlarının art arda rekor seviyelere ulaşmasının yanı sıra, yaklaşık 30 senelik bir aranın ardından ülkeye ilk defa doğrudan bir otomotiv yatırımı çekilmiştir.
Bu gelişmelerin ilki, tam bir yıl önce, Temmuz 2024’te Çinli otomobil devi BYD’nin Türkiye için yaklaşık 1 milyar dolarlık bir yatırım planladığını duyurmasıyla gerçekleşti. Bu yatırımın, Manisa’da kurulacak yıllık 150 bin araç kapasiteli bir elektrikli ve şarj edilebilir (plug-in) hibrit otomobil üretim tesisini ve bir Ar-Ge merkezini kapsadığı belirtilmişti. Takvimler Mart 2025’i gösterdiğinde ise bu kez bir diğer Çinli üretici olan Chery’nin, Samsun’da yıllık 200 bin araç kapasiteli bir fabrika kurma niyetinde olduğu açıklandı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen “2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi ile Büyük Ölçekli Sanayi Yatırımları Tanıtım Programı”nda paylaşılan bilgilere göre, Chery’nin yatırım büyüklüğü de 1 milyar dolar olarak kayıtlara geçti.
Türkiye otomotiv sanayisinin çatı kuruluşu olan Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), sektördeki bu yeni yatırım girişimleri ve güncel durum hakkında dikkat çekici değerlendirmeler paylaştı. Sektörün ilk 6 aylık performansının ele alındığı toplantıda konuşan OSD Başkanı Cengiz Eroldu, Çinli iki markanın Türkiye yatırımlarına dair çarpıcı yorumlarda bulundu.
**’BYD’NİN MANİSA’DA BİR FAALİYETİ GÖRÜNMÜYOR, BİR CEVAP BEKLİYORUZ’**
Eroldu, BYD’nin Manisa’daki yatırım sürecine ilişkin, “Yanılmıyorsam Temmuz ayında, bir sene kadar önce BYD yatırımı ilan edildi. Geçen Temmuz’dan bu yana Manisa’ya baktığımızda şu an için herhangi bir faaliyet gözlemlemiyoruz. Ne yapmak istediklerine dair kendilerinin bir cevap vermesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
Chery’nin Samsun yatırımı hakkında da görüşlerini bildiren Cengiz Eroldu, iyimserliğini dile getirerek, “Umuyoruz ki bu yatırım gerçekleşir. Otomotiv sanayisi olarak ülkemize yapılacak her yeni yatırımı destekliyoruz. Bu yatırımları en başından beri son derece pozitif karşıladık. Rekabetten yana bir endişemiz yok. Türkiye’de en kaliteli üretimi biz gerçekleştiriyoruz ve herkesle rekabet edebiliriz. Yeter ki ülkedeki yatırım artsın. Hepimizin ortak arzusu, mevcut 2.2 milyonluk kapasitemizi Çinli ve diğer yatırımcıların katılımıyla 3 milyona çıkarmaktır. Amacımız, Türk otomotiv sanayisinin Avrupa ve dünyadaki rolünü güçlendirmektir” dedi.
**’İHRACATTAKİ YÜKSELİŞ YENİ TEKNOLOJİLERDEN KAYNAKLANIYOR’**
Sektörün finansal sonuçlarına dair de önemli mesajlar veren Eroldu, yılın ilk yarısında ihracatın şimdiye kadarki en yüksek seviyesine ulaştığını vurguladı. OSD Başkanı Eroldu, “20 milyar dolarlık bir değere ulaştık ki bu, en yüksek ilk 6 aylık ihracat rakamıdır. Bunun çeşitli faktörleri var. Araçlar teknolojik olarak daha maliyetli hale geliyor. Son 10 yılda pek çok değişim yaşandı. Hibrit ve elektrikli araçlar da ihracatımızdaki yerini almaya başladı. Bu araçların maliyet artışları ve hammadde fiyatlarındaki yükselişin satış fiyatlarına yansıması gibi nedenler de etkili oldu. Bu yüzden asıl göstergenin adet bazında olması gerektiğini düşünüyorum. Adetlerde geçen seneye kıyasla daha iyi bir konumdayız ama daha da iyi olabilirdik. İç pazar ise 629 binlik adetle son 10 yılın en güçlü ilk 6 ayını geçirdi. Bu açıdan pazarda da iyi bir performans söz konusu” diye ekledi.
**’YERLİ ARAÇ PAYINDAKİ DÜŞÜŞ ÜRETİMİ OLUMSUZ ETKİLİYOR’**
Yerli üretim araçların pazar payının düşmeye devam ettiğinin altını çizen Cengiz Eroldu, şu ifadeleri kullandı: “Pazardaki endişe verici durum ise, iç piyasada satılan yerli üretim araçların oranının gerilemeye devam etmesidir. Geçen yıl yüzde 32 olan bu oran, bu senenin ilk 6 ayında yüzde 29’a indi. Geçmişte ulaşılan en yüksek yerli araç payı yüzde 46 idi. Ortaya çıkan bu tablo, üretim üzerinde de negatif bir baskı oluşturuyor. Otomobilde yüzde 29, hafif ticari araçlarda yüzde 20 ve kamyonda yüzde 59 yerli payımız var. Toplamda bu oran yüzde 29’a denk geliyor. Otobüs ve traktörde yüzde 100’e yakın yerli pay oranımız memnuniyet verici olsa da diğer alt segmentlerdeki performansımızın çok iyi olduğunu söylemek mümkün değil.”
**’DOĞU AVRUPA’YA GÖRE DAHA PAHALI BİR ÜRETİM MERKEZİ OLDUK’**
OSD Başkanı Eroldu, yerli sanayinin rekabetçilik alanında zemin kaybettiğine de işaret etti. Otomotiv sanayisinin ihracatını artırması gerektiğini vurgulayan Eroldu, “Neden daha fazla ihracat ve üretim yapamıyoruz? Şüphesiz, son 3 yılda rekabetçilikte yaşadığımız kaybın bunda önemli bir rolü var. Türkiye otomotiv sanayisi maalesef şu anda Doğu Avrupa ülkelerine kıyasla daha pahalı bir kaynak haline geldi. Bunun yarattığı sorunları hep birlikte tecrübe ediyoruz. Daha rekabetçi olmalı, daha fazla ihracat ve üretim yapmalıyız. Bu doğrultuda verimliliğimizi artırarak rakamlarımızı yükseltmeye gayret ediyoruz. Kamu ve özel sektör olarak bu konulara odaklanmamız şart” dedi.
Sanayide rekabetçiliğin azalırken fabrikalardaki kapasite kullanım oranlarının da düştüğünü belirten Eroldu, “Bu durum, sorunu daha da derinleştiriyor. Kapasite kullanım oranını yükselttiğimizde maliyetlerimiz düşer, çünkü sabit masraflarımızın birim başına düşen payı azalır. Otobüs-minibüs haricinde otomotiv sanayinin her segmentinde kapasite kullanımında bir düşüş eğilimi görüyoruz” diye konuştu.
Eroldu’nun paylaştığı bilgilere göre, Türk otomotiv sanayisinin 2025 yılı sonunda hem üretim hem de ihracat alanında 2024 rakamlarını aşması öngörülüyor.