Resmi Rakamlar ve Pazar Gerçekleri Çelişiyor: Meyve ve Sebze Fiyatlarındaki Artış Vatandaşı Zorluyor

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), gıda fiyatlarında mayıs ayında yüzde 0.7, haziran ayında ise yüzde 0.3 oranında bir düşüş yaşandığını açıklamasına rağmen, çarşı ve pazarlardaki durum bu verilerle taban tabana zıt bir görüntü sergiliyor. Tezgâhlardaki yangın dinmek bilmiyor ve özellikle meyve fiyatlarında bir gerileme yerine hızlı bir tırmanış gözlemleniyor. Manav ve pazar tezgâhlarında kirazın fiyatı 100 lira seviyesinden inmezken, geçtiğimiz haftalarda 80 lira olan kayısı bu hafta 100 liraya yükseldi. Benzer şekilde, bezelyenin fiyatı 35 liradan 50 liraya, dolmalık biberin fiyatı ise 40 liradan 70 liraya fırladı. Domates 50 liradan, kuru soğan ise 12 liradan alıcı buluyor.

Tarım sektöründe faaliyet gösteren taraflar ise gelişmeleri farklı perspektiflerden yorumluyor. Üreticiden düşük fiyata alınan ürünlerin, hallerde yüksek fiyatlarla piyasaya sürüldüğü görülüyor. Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan, sebze ve meyve fiyatlarının arz ve talep koşullarına bağlı olarak oluştuğunu ifade ediyor. Yaz aylarında bazı ürünlerin bollaşarak ucuzladığını, bazılarının ise arzı kısıtlı olduğu için pahalı satıldığını belirten Tavşan, “Bu durumda kimseyi suçlu ilan etmemek lazım” diyerek aracı ve nakliyeci masraflarının da altını çiziyor. Tavşan’ın değerlendirmeleri şöyle devam ediyor:

“Üretimdeki durumun yanı sıra faiz, döviz kuru ve enflasyon gibi faktörler nedeniyle fiyatlarda zaman zaman oynamalar yaşanıyor. Bu maliyetlere stopaj, KDV ve enerji giderleri de ekleniyor. Ancak bu seneki temel sorun, ürün rekoltesinin yetersiz olması. Don ve kuraklık gibi iklimsel faktörler üretimi ciddi anlamda vurdu. Ürün kıt olunca, doğal olarak fiyatlar da çok yüksek seviyelere çıkıyor.” Tavşan, büyük market zincirlerinin piyasa üzerindeki etkisine de değinerek, “Büyük market gruplarını piyasadaki hâkimiyetleri sebebiyle eleştiriyorum. Ancak şunu da kabul etmeliyiz ki, onlar ürünü direkt üreticiden temin ediyorlar. Ürün varsa pahalıya, yoksa da ucuza satıyorlar” şeklinde konuştu.

Pazarda alışveriş yapan vatandaşlar ise artık meyve satın almayı bıraktıklarını dile getiriyor. Bir vatandaş, yaşadıkları durumu şu sözlerle anlatıyor:

“Biz artık yaz meyvelerine ulaşamaz olduk. Kiraza elimizi dahi süremiyoruz. Bir meyveye bu kadar yüksek bir meblağ verilemez.”

MEYVEDE İNDİRİM BEKLENTİSİ GERÇEKÇİ DEĞİL

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi, TÜİK tarafından açıklanan oranların İTO ve ENAG’ın verileriyle uyuşmadığını belirtti. Remzi, bu noktada TÜRK-İŞ’in son açıkladığı yüzde 4’lük gıda enflasyonu verisini hatırlattı.

“Senelerdir yaz meyve ve sebzelerinde enflasyonun arttığını gözlemliyoruz” diyen Remzi, fiyatlardaki tırmanışın ana sebebinin sadece enflasyon olmadığını, asıl sorunun yüksek girdi maliyetleri olduğunu vurguladı. “Mazot, gübre, işçilik gibi tüm maliyetler zamlandı. İsrail-İran savaşı gibi küresel gerilimler de bilhassa gübre ve akaryakıt fiyatlarını yukarı yönlü tetikledi. Türkiye’de bugün yaşanan esas sorun, alım gücünün yetersizliğidir.”

‘KAYISI 1 TL’DEN 40 TL’YE ÇIKIYOR’

Kayısı örneği üzerinden piyasadaki çarpıcı durumu anlatan Remzi, “Malatya’da bu sene kayısı üretiminin yüzde 80’i don sebebiyle hasar gördü. Ürün yok denecek kadar azaldı. Piyasaya sunulan kısıtlı miktar da Iğdır’dan temin ediliyor. Orada üreticide 1 TL olan kayısının tezgâhta nasıl 40 TL’ye satıldığını anlamak güç. Ciddi bir tedarik sorunu yaşandığı aşikâr. Hal Yasası da büyük bir sorun teşkil ediyor ve bu da fiyatların artmasına yol açıyor” dedi. Çözümün hem üretici hem de tüketiciyi kapsaması gerektiğini savunan Remzi’ye göre, mevcut koşullar altında ürün fiyatlarının düşmesi mümkün görünmüyor: “Hiçbir indirim beklentisi içinde olmamak gerek. Üreticinin zarar etmediği, tüketicinin de rahatlıkla meyve sebze satın alabileceği bir yapının kurulması şart.”