Ukrayna Krizinin Geleceği: Trump Döneminde Değişen Dengeler ve Rusya’nın Stratejisi

Oluşturulma Tarihi: Temmuz 14, 2025 07:00

Donald Trump’ın “Ukrayna savaşını 24 saatte bitiririm” şeklindeki iddialı vaadi, gerçeğe dönüşmekten oldukça uzak kaldı. Buna paralel olarak, Amerika Birleşik Devletleri’nin Ukrayna’ya yönelik desteğinin zayıflaması, Rusya’nın son zamanlarda agresif tutumunu tırmandırmasına zemin hazırladı. Peki, savaşta mevcut dengeler ne durumda ve Ukrayna için muhtemel senaryolar neler barındırıyor?

Haberin Devamı

Görevine başlamadan önce Ukrayna’daki savaşı 24 saat içinde sonlandıracağını öne süren ABD Başkanı Donald Trump, geçen yaklaşık altı aylık dönemde bu hedefine ulaşamadı. Bu süreçte ABD’nin Kiev’e olan yardımının azalması, savaşın genel tablosunda önemli değişikliklere neden oldu. Trump’ın bugün Rusya ile ilgili mühim bir duyuru yapacağını açıklaması, Moskova’ya karşı somut bir hamle gelip gelmeyeceği konusunda belirsizlik yaratıyor. Diğer taraftan, Ukrayna şehirlerine yönelik saldırılarını her geçen gün yoğunlaştıran Rusya’da, Devlet Başkanı Vladimir Putin de dahil olmak üzere üst düzey yetkililer, savaşı bitirme gibi bir niyetleri olmadığını artık saklamıyor. Son zamanlarda İsrail-İran gerilimi ve Gazze’deki olayların gölgesinde kalan Ukrayna savaşında gelinen son nokta nedir? Bundan sonra atılması beklenen adımlar neler olabilir?

TRUMP’IN İSTİKRARSIZ POLİTİKALARI

Haberin Devamı

Savaşın tarafları olan Rusya ve Ukrayna’nın dışında, denklemdeki en kilit oyuncu, hiç şüphesiz Kiev yönetiminin en büyük finansal ve askeri destekçisi konumundaki ABD’dir. Göreve geldikten sonraki ilk aylarında Trump, Ukrayna’ya karşı katı bir tavır takınarak savaşı hızla sonlandırmak amacıyla Rusya’nın tezlerine daha yakın bir duruş benimsedi. Ancak Moskova’dan beklediği karşılığı alamayınca Rusya üzerinde bir baskı kurma yöntemini de tercih etmedi. Her ne kadar Trump son haftalarda Putin’in yaklaşımını bir “zaman kazanma stratejisi” olarak nitelendirdiğini belirtse de, ABD’nin Rusya’ya baskı yapmasının savaşı bitirme noktasında etkili bir yöntem olduğuna inanmıyor. Trump tarafından bugün yapılması beklenen açıklamanın, Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham’ın sunduğu agresif yaptırım paketiyle ilgili olabileceği yönünde bir beklenti mevcut. Fakat Çin ve Hindistan gibi Rus petrolü alımını sürdüren ülkelere yüzde 500 oranında ek gümrük vergisi getirmeyi hedefleyen bu tasarıya Trump’ın onay vermesi, analistler tarafından pek muhtemel görülmüyor. Analistler, Trump’ın Ukrayna savaşından “ilgisini kaybettiğini” ifade ederken, ABD Başkanı’nın konuyu sürekli gündemde tutar gibi görünmesine rağmen, ABD’nin etkili olmasını sağlayacak somut adımlar atmaktan ve mesuliyet üstlenmekten imtina ettiğine işaret ediyor. Trump’ın bu tavrı, Rusya’nın cephedeki baskısını son dönemde artırmasının ana nedenlerinden biri olarak değerlendiriliyor.

Haberin Devamı

RUSYA’NIN MEVCUT KONUMU

Ukrayna’ya yönelik askeri operasyonunu, bu ülkenin NATO’ya üyelik hedefi, ülkenin doğusundaki Rusça konuşan halka yönelik hak ihlalleri ve Ukrayna lideri Volodimir Zelenski yönetiminin aşırı milliyetçilerden müteşekkil bir “Nazi” idaresi olduğu gibi gerekçelerle meşrulaştırmaya çalışan Rusya, bu iddialarından geri adım atmış değil. Trump yönetiminin çabalarına bir dönem ilgi gösterir gibi görünen ve görece diplomatik bir dil kullanan Moskova, son zamanlarda barışçıl bir çözüm arayışında olmadığını net bir şekilde ortaya koyuyor. Askeri bir zaferin mümkün olduğuna inanan Rus yetkililer, ordunun Ukrayna’da her gün yeni toprak kazanımları elde ettiğini vurgulayarak, “Durmamızı gerektirecek bir sebep yok” mesajını veriyor. Rusya’nın, cephedeki muhtemel ilerleyişine paralel olarak, Kırım dahil hukuka aykırı şekilde ilhak ettiği beş bölgenin de ötesini hedefine alabileceği öngörülüyor. Nitekim Putin, geçtiğimiz ay Ukrayna’daki hedeflerini açıkça ifade ederken, “Rus askerinin ayak bastığı her yer Rus toprağıdır” diyerek bu yönde bir sinyal vermişti.

Haberin Devamı

UKRAYNA’NIN SEÇENEKLERİ

Yerli insansız hava aracı ve mühimmat üretiminde önemli bir ilerleme kaydetmiş olsa da Ukrayna, Rusya’ya karşı etkili bir caydırıcılık kapasitesi oluşturabilmek için Batılı müttefiklerine bağımlı durumda. Hem kapasite hem de hızlı karar alma mekanizmaları açısından eksik kalan Avrupalı ortakları Kiev’e tam destek verme çizgisini korusa da, Ukrayna’nın temel önceliği ABD’yi denklemde tutmaya devam etmek. 28 Şubat’ta Oval Ofis’te ABD Başkanı Trump ile yaşadığı iddia edilen gerginliğe rağmen kamuoyu önünde Trump’ı övmeye devam eden Zelenski, Washington’un desteğini yitirmemek amacıyla diplomatik girişimlerini sürdürdü. Bu çerçevede, iki ülke arasında bir mineral anlaşmasının imzalandığı da biliniyor. Ukrayna, bilhassa hava savunma sistemleri ve kritik mühimmat tedariki konusunda tamamen ABD’nin desteğine bel bağlamış durumda.

Haberin Devamı

SAHADAKİ DURUM NE DİYOR?

Rusya’nın son aylarda giderek netleşen uzlaşmaz tavrının arkasındaki en önemli faktörlerden biri, cephedeki hakikatlerdir. Moskova, yüksek maliyetlere katlanmasına rağmen lehine işleyen saha dinamiklerini müzakere masasına yansıtma niyetinde. Bahar aylarının gelmesiyle doğu Ukrayna’daki ilerlemesine ivme kazandıran Rus ordusu, Ukrayna merkezli açık kaynak harita projesi Deep State’in verilerine göre, yalnızca mayıs ayında 449 kilometrekarelik bir alanı kontrol altına aldı. Rusya’nın ilerleyişi, savaşın seyrini hızla değiştirecek bir tempoda olmasa da Moskova’nın stratejisi, çok yüksek bir bedelle de olsa yavaş yavaş kazanımlarını sürdürmek üzerine kurulu. Askeri üretim kapasitesini cepheye kesintisiz silah ve mühimmat sağlayacak bir seviyeye çıkaran Rusya, asker temini açısından da Ukrayna’ya kıyasla daha avantajlı bir konumda. Uzmanlara göre, bu tabloda Ukrayna’nın gayrinizami harp taktikleri ve insansız hava araçlarını cephenin merkezine yerleştirerek Rusya’ya stratejik kayıplar verdirmesi, uzun vadede dengeyi değiştirmek için yeterli olmayabilir. Kiev’in sonucu değiştirebilmesi için yüksek imha kabiliyetine sahip silahlara ihtiyacı olduğu vurgulanıyor. Rusya’nın yaz ve sonbahar aylarında ilerleyişini sürdürmesinin, olası bir müzakere masasının koşullarını da doğrudan belirleyeceği ifade ediliyor.