15 Temmuz’un Dokuzuncu Yılı: Hafıza, Mücadele ve Geleceğe Yönelik Uyarılar

SETA’da 15 Temmuz’un 9. Yılı Değerlendirildi

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından düzenlenen “9’uncu Yılında 15 Temmuz” başlıklı sempozyum, önemli analizlere sahne oldu. Etkinliğin ana konuşmacısı olan AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Âlâ, o karanlık geceye dair dikkat çekici anılarını paylaşırken, geleceğe yönelik önemli uyarılarda bulundu ve yapısal çözüm önerilerini sundu.

15 Temmuz’da En Kritik Konu: Ulusal Hafıza

15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden dokuz yıl geçmesine rağmen, en hayati konunun “Hafıza” olduğu unutulmamalıdır. Bu tarihi olayın anlamının zayıflatılmasına, içinin boşaltılmasına ve FETÖ mensuplarının masumlaştırılmasına yönelik çabaların her an yeniden başlayabileceği gerçeği akıldan çıkarılmamalıdır.

SETA’nın Kesintisiz Mücadelesi ve Katkıları

15 Temmuz öncesi, gecesi ve sonrasını bir bütün olarak ele aldığımızda, SETA’nın rolüne özel bir parantez açmak gerekir. Milletin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın çağrısıyla darbeyi püskürtmesinin ardından ortaya çıkan yapay kahramanların aksine, SETA en başından itibaren bu mesiyanik terör örgütünün yapısını, 15 Temmuz’un sosyolojisini ve devletin yeniden yapılanma sürecini bilimsel bir ciddiyetle takip etti. O dönem SETA Genel Koordinatörü olan ve şu an Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı görevini yürüten Prof. Dr. Burhanettin Duran, hem yurt içinde hem de yurt dışında ses getiren yayınlara ve toplantılara imza attı. Bayrağı devralan SETA Genel Koordinatörü Nebi Miş ise “çıplak elleriyle darbeyi durduran” milletin manevi dünyasını ölçülebilir verilerle ortaya koyarak benzersiz bir külliyat oluşturdu.

Geleceğe Bakış: 15 Temmuz’dan Çıkarılan Dersler ve Yeni Tehditler

15 Temmuz 2016, bir milat olarak kabul edilmeli ve bu tarihten çıkarılan derslerle geleceğe yönelik yeni stratejiler geliştirilmelidir. Bu kapsamda üç temel husus öne çıkmaktadır:

1. FETÖ Diasporası ve Kripto Unsurlar

FETÖ’nün başta ABD, Almanya, İsveç, Belçika ve Güney Afrika Cumhuriyeti olmak üzere birçok ülkede aktif olan uzantılarının yürüttüğü dezenformasyon faaliyetlerine karşı teyakkuzda olunmalıdır. Bu unsurların, yabancı istihbarat örgütlerinin birer aparatı olarak Türkiye karşıtı faaliyetlerini sürdürdüğü unutulmamalıdır. Devletin hassas kurumlarında gizlenen “Kripto FETÖ’cüler” tehdidi de ciddiyetle ele alınmalıdır.

2. İhraç Edilen ve Hüküm Giyenlerin Durumu

FETÖ’den ihraç edilen veya örgüt üyeliğinden cezasını tamamlayarak topluma dönen kişilerin durumu titizlikle değerlendirilmelidir. Örneğin, bir hastanede canınızı emanet ettiğiniz doktorun FETÖ ile mücadelenizi bilen bir örgüt üyesi olması ihtimali, güven sorununu gündeme getirmektedir. Pişmanlık duyanlarla örgütle bağını sürdüren iflah olmaz unsurlar arasında bir ayrım yapılması tartışılmalıdır.

3. FETÖ Mensuplarının Çocukları Meselesi

SETA Toplum Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Faruk Taşcı‘nın da dikkat çektiği gibi, anne-babaların suçlarının çocuklara yüklenip yüklenmeyeceği sorusu artık ertelenemez bir noktadadır. Devletin, bu çocukların kin ve nefretle büyüyerek kemikleşmesini önlemek amacıyla, özellikle eğitim alanında “kapsayıcı tedbirler” geliştirmesi gerekip gerekmediği masaya yatırılmalıdır.

Sonuç: Terörsüz Türkiye İdealine Doğru

Terörsüz bir Türkiye hedefine ulaşmak için yeni sorunlarla yüzleşmek ve duygusallıktan uzak, rasyonel formüller üretmek bir zorunluluktur. Bu vesileyle, 15 Temmuz gecesi vatan için canını feda eden aziz şehitlerimizi rahmetle anıyor, kahraman gazilerimize sağlık ve afiyet diliyoruz.