Türkiye’nin Ekonomik ve Sosyal Karnesi Zayıf
Bir ülkenin mevcut durumunu anlamak için ekonomik ve sosyal göstergeler hayati bir önem taşır. Bu veriler, bir yandan yönetimin performans karnesini oluştururken, diğer yandan siyasi ve toplumsal muhalefet için yeni projeler ve çözüm yolları geliştirmede temel bir kaynak görevi görür. Aynı zamanda, bu göstergeler toplumun geniş kesimlerinin yaşadığı temel sorunlara ve problemlere de ışık tutar. Bu nedenle, siyasetçilerin bu verileri dikkatle analiz etmesi ve değerlendirmesi büyük önem arz etmektedir.
Enflasyon ve Yoksulluk Krizi Derinleşiyor
Güncel göstergeler incelendiğinde, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal tablosu endişe verici bir görünüm sergilemektedir. Özellikle son yılların en büyük sorunu haline gelen enflasyon ve yoksulluk, bu tablonun en dikkat çeken unsurlarıdır.
- Enflasyon Liderliği: Türkiye, enflasyon oranında OECD ülkeleri arasında liderliği kimseye bırakmıyor.
- Gıda ve Kira Artışları: Halkın bütçesini doğrudan etkileyen gıda ve kira enflasyonunda da benzer bir durum söz konusudur. Türkiye, gıda fiyatlarının en çok arttığı ülkeler arasında başı çekmektedir.
- Yoksulluk Riski: Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre, Türkiye yoksullukta Avrupa’nın zirvesine yerleşmiştir. Ülkemizde 17 milyona yakın yurttaş ve 3 milyona yakın genç yoksulluk riski altında yaşamaktadır.
Gelir Adaletsizliği ve Eriyen Orta Sınıf
Türkiye’nin bir diğer önemli sorunu da giderek büyüyen gelir adaletsizliğidir. Gelir makasının açılmasıyla orta sınıf hızla erimekte ve halkın büyük bir bölümü yoksullaşmaktadır. Bu süreç, birçok sosyal olumsuzluğu da beraberinde getirmektedir. UBS 2025 Küresel Servet Raporu’na göre, Türkiye, yerel para cinsinden serveti en çok azalan ülke olmuştur. Buna karşılık, ülkedeki dolar milyoneri sayısının artması, gelir adaletsizliğinin en çarpıcı göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Gerileme
Mevcut siyasi iktidarın en başarısız olduğu alanların başında eğitim gelmektedir. Türkiye’nin uluslararası eğitim endekslerindeki yeri sürekli olarak gerilemektedir. 2025 YKS sınavlarına başvuru sayısındaki düşüş, gençlerin eğitim sisteminden uzaklaştığının ve geleceklerini yurtdışında aradıklarının somut bir kanıtıdır.
Geçmişte övünülen sağlık alanı da artık eğitim gibi ciddi sorunlarla boğuşmaktadır. Vatandaşlar, hastanelerden randevu alamamanın ve sağlık hizmetlerine zamanında erişememenin sıkıntısını yaşamaktadır. Sağlık alanındaki şikayetler, kamuoyunun gündeminden düşmemektedir.
Emeğin ve Emekçinin Zorlu Mücadelesi
Ekonomik ve sosyal sorunlardan en çok etkilenen kesim, emeğiyle geçimini sağlayan çalışanlar ve emeklilerdir. Sendikaların etkinliğinin giderek azaldığı bir ortamda, emekçiler sorunlarına çözüm bulamamaktadır. Asgari ücret, neredeyse ortalama ve çoğunluk ücreti haline gelmiştir. Bugünlerde, 600 bin kamu işçisinin Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmeleri, emek kesiminin en önemli gündem maddesidir. Kamu çalışanları, emeklerinin ve alın terlerinin karşılığını almayı beklemektedir.
Mutsuzluğun Resmi: Demokrasi ve Çevre Sorunları
Uluslararası göstergeler, Türkiye’deki sorunların ekonomiyle sınırlı olmadığını ortaya koymaktadır. Economist dergisinin hazırladığı küresel demokrasi endeksinde Türkiye, 167 ülke arasında 103. sırada yer almaktadır. Çevre sorunlarında da ülke, en sıkıntılı ülkelerden biri konumundadır. TBMM’de görüşülmesi beklenen ve zeytin alanlarını tehdit eden yasa değişikliği, bu durumun en güncel örneğidir.
Her gün iş, aş, hak ve demokrasi mücadelesi veren geniş toplumsal kesimler için mevcut durum, adeta bir “mutsuzluğun resmi”dir. Bu tablonun temelinde sistemsel ve yönetsel sorunlar yatmaktadır. Bu sorunların çözümü ise ancak sistemin ve düzenin değişmesiyle, bunun yolu da bir iktidar değişikliği ve erken seçimden geçmektedir.