FETÖ’de Gülen Sonrası Dönem: İç Çatışmalar ve Finansal Çöküş
2015-2018 yılları arasında Anadolu Ajansı (AA) Amerika Temsilciliği yapmış olan gazeteci Ertuğrul Cingil, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen’in ölümünün ardından örgüt içinde yaşananları AA Analiz için değerlendirdi. Cingil, örgütteki liderlik savaşlarına, derinleşen finansal krize ve örgütün ABD’deki etki alanının nasıl giderek zayıfladığına dikkat çekti.
Türkiye, terörle mücadelede tarihi bir dönemden geçerken, bir yanda PKK terör örgütüne karşı önemli adımlar atılırken, diğer yanda 9 yıl önce demokrasiye kasteden FETÖ cephesinde de önemli kırılmalar yaşanıyor. Özellikle örgütün en tepesinden, Fetullah Gülen’in yakın çevresinden gelen ifşalar, bugüne dek özenle saklanan gerçekleri gün yüzüne çıkarıyor.
Liderlik Kavgası ve İtiraflar Örgütü Sarsıyor
Gülen’in yeğeni Ebuseleme Gülen ve özel yazışmalarını yürüten Osman Şimşek’in ifşaları, örgüt liderliği çevresindeki mali ve yönetsel yozlaşmayı ortaya koydu. Bu tür iç ifşaatlar, örgüt üyeleri arasındaki güveni temelden sarsarak çözülme sürecini hızlandırıyor.
Ayrıca, 15 Temmuz darbe girişiminin kilit ismi Adil Öksüz’ün Gülen’le yaptığı görüşmelere ve kamp faaliyetlerine dair iki örgüt üyesinin itirafları, Gülen’in bu ismi tanımadığı yönündeki iddiasını çürüterek kendi tabanını nasıl kandırdığını gösterdi. Gülen’in vefatı sonrası ortaya çıkan iki farklı vasiyet ise örgütteki miras kavgasını ve çıkar ağını gözler önüne serdi.
FETÖ’nün ABD’deki Etki Alanı Daralıyor
Örgütün merkezi haline gelen ABD’de, FETÖ’nün varlığı çok boyutlu bir değişim sürecine girmiş durumda. Uzun yıllardır eğitim kurumları, STK’ler, lobi şirketleri ve medya organları aracılığıyla ABD’de varlığını sürdüren örgütün bu yapısı, post-Gülen döneminde ciddi bir daralma yaşıyor. Bağışların azalması, kamu desteklerinin kesilmesi ve H1-B vizesi gibi programlarla ABD’ye taşınan insan kaynağının zayıflaması, örgütün kurumsal kapasitesini önemli ölçüde eritiyor.
FETÖ Kurumlarının Gelirlerinde Dramatik Düşüş
Kar amacı gütmeyen bağımsız gazetecilik kuruluşu ProPublic‘in verileri, 100’den fazla FETÖ kuruluşunun gelirlerinde ciddi düşüşler yaşandığını belgeliyor. İşte bazı çarpıcı örnekler:
- Niagara Foundation: 2015’te 1 milyon 150 bin dolar olan geliri, 2024’te %90’lık bir düşüşle 113 bin dolara geriledi.
- Ortak Değerler İttifakı (Alliance for Shared Values): 2015’te 1 milyon 230 bin dolar olan geliri, 2023’te %30’luk bir düşüşle 891 bin dolara indi.
- Rumi Forum: 2014’te 694 bin dolar olan geliri, 2022’de %28’lik bir düşüşle 497 bin dolara geriledi.
- Atlantic Institute: 2015’te 326 bin dolar olan geliri, 2023’te %63’lük bir düşüşle 122 bin dolara düştü.
- Barış Adaları Enstitüsü (Peace Islands Institute): 2015’te 1 milyon 212 bin dolar olan geliri, 2021’de %81 oranında düşerek 226 bin dolar oldu.
Sözleşmeli Okullar ve Lobi Faaliyetleri Zayıflıyor
Örgütün en önemli finans kaynaklarından olan sözleşmeli okullar (charter schools) ağında da sorunlar yaşanıyor. Mali şeffaflık eksikliği ve yolsuzluk iddiaları nedeniyle bazı okullar kapatılırken, ABD Başkanı Donald Trump döneminde başlayan göçmenlik politikaları da bu yapıları olumsuz etkiledi. Örgütün insan kaynağı transferinde kullandığı H-1B vize kotalarında da ciddi bir düşüş gözlemleniyor. Geçmişte Türkiye’den gelen himmet ve bağışların kesilmesi de örgütün finansal yapısını derinden sarstı.
FETÖ’nün 2016 öncesi Kongre üyeleri ve siyasetçilere yönelik yürüttüğü güçlü lobi faaliyetleri ve bağışlar, 2020 sonrası Trump dönemi ve FARA uygulamalarıyla büyük ölçüde etkisizleşti. Örgütün üst düzey etkinlik düzenleme kapasitesi ve siyasi ilişkileri ciddi oranda zayıfladı.
Yeni Taktik: Kimlik Değiştirerek Gizlenme
Örgüt üyeleri, deşifre olmamak ve illegal faaliyetlerini perdelemek amacıyla Amerikan isimleri alarak kimliklerini gizlemeye çalışıyor. Görev yaptığım dönemde yaptığımız tespitlere göre bazı üst düzey üyeler isimlerini değiştirdi:
- FETÖ kampının başkan yardımcısı Şezai Şablak “Steve”, karısı Mukadde Şablak ise “Mary” ismini kullanıyor.
- Kampta direktör olan Emrullah Polat “Joseph” ismini kullanırken, lobi faaliyetlerinde rol alan Kemal Öksüz ise “Kevin” ismini benimsedi.
Bu durum, FETÖ üyelerinin vatansızlaştığını ve bulundukları ülkelerde Türkiye aleyhine çalışmalara devam etmek için yeni yöntemler aradığını gösteriyor.
Sonuç: Örgüt Çöküş Sürecinde
Liderlik krizi, etik dağılma, finansal gerileme ve uluslararası alanda etkisizlik gibi faktörler, FETÖ’nün sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Örgütün merkezi yapısını kaybederek bölgesel ve çıkar odaklı küçük gruplara ayrılması bekleniyor. Bu çöküş süreci, Türkiye’nin uzun vadeli güvenlik stratejileri açısından önemli bir dönüm noktasıdır. Tıpkı PKK’nın silahsızlandırılması gibi FETÖ’nün çöküşe sürüklenmesi de kararlı bir devlet politikası sayesinde mümkün olmuştur. Bu sürecin hızlandırılması için operasyonel adımların yanı sıra örgütün ideolojik temellerinin tamamen tasfiyesine yönelik daha güçlü adımlara ihtiyaç duyulmaktadır.
[Ertuğrul Cingil, Gazeteci-Yazar. 2015- 2018 yılları arasında AA Amerika temsilciliğini yapmıştır.]
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.