Sana Göre Haber

İnsan Olmanın Yükü: Gam ve Gamzede Kavramının Derinlikleri

İnsanın Taşıdığı En Ağır Yük: Gam

İnsan, yaşamı boyunca görünen, tutulan, taşınan ve tartılan sayısız yükün altına girer. Bu yüklerin hepsini taşır ve altından kalkmayı başarır. Hatta dağlar kadar ağır yükleri bile sırtlanabilir. Fakat gam, tüm bu yüklerden bambaşka bir nitelik taşır.

“Kaygı, tasa, keder, iç darlığı” gibi derin anlamları barındıran gam, kimin içindir? Bu manevi ağırlığı kim çeker? Dağlar, taşlar, ovalar veya gökler bu yükü taşımaz; ırmaklar, göller ve denizler de bu yüke talip olmaz. Bu yükün asıl heveskârı insandır. İnsanın içinde gamdan dağlar yükselir ve o dağları aşacak yollar yine gamdan geçer.

Gamdan Kaçış ve Olgunlaşma Süreci

Sürekli olarak içimizdeki darlığı giderecek bir derman ararız. Peki, bu arayışta bulduğumuz şey gerçekten aradığımız mıdır? Ne yazık ki, yollara düşüp aramak kolay değildir. Atılan her adımda gam yükü daha da ağırlaşır. Bu yükü sırtımızdan atıp kurtulmak ise mümkün görünmez, çünkü gamsız bir ömür düşünülemez.

Gam ve Empati

Gamsız bir insan, başkasının hâlinden anlayabilir mi? Onun dili ve kalbi nasıl bir yapıdadır? Üstelik gam, öyle kolayca aşikâr edilen bir duygu da değildir. Ya bir şikâyet olarak algılanırsa? Ünlü şair Fuzûlî bu durumu şöyle dile getirir:

“Gamım pinhan tutardım ben dediler yâre kıl rûşen”

Bu durumda, sevdiğinizin size inanıp inanmayacağından endişe eder, okları yine kendi kalbinize çevirir ve boyun eğersiniz.

Gamın Misafirliği ve Dönüştürücü Gücü

Gam kime misafir olmaz ki? Derler ki, ham insanda gam bulunmaz. Peki, kimdir bu ham insan? İncelikten anlamayan, olgunlaşmamış, kendini bilmeyen kişidir. Kendini bilmek ise büyük bir erdemdir. Gün gelir, ömrün hasat mevsimi çatar. Ancak bu hasattan mahsul kaldırmak hiç de kolay değildir. Bazen tüm ömrünüzü öğütür, mahsulünü yele verirsiniz. Kalbi hasetle dolu olanın hasadı olabilir mi? Bu dünya insanı şaşırtır; bazen elde kalan tek şey gam olur. Fakat unutulmamalıdır ki, gam bazen bir lütfun en ağır reçetesidir. Hastalık ne kadar ağırsa, reçete de o kadar ağır olmaz mı? Gamlı bir gönülde sabırla bekleyerek yaralar iyileşir ve aşkın çiçeği de yine o gamlı gönülde büyür.

Gamzede: Kederle Dağlanmış Ruh

Her cana gamdan bir pay düşmüştür, ancak kimileri için bu yük her zaman daha fazladır. Şair Belîğ bu durumu şöyle ifade eder:

“Herkes cihanda kudreti mikdârı gam çeker/ Ey derd-mend-i gam-zede şükr eyle hâline”

Peki ya insan, kudretinin üzerinde bir gam çekiyorsa ne yapar, buna nasıl dayanır? İşte bu, gamzede olmanın bir emaresidir. Gamzede, teşhisi konmuş ama tedavisi olmayan bir dert gibidir. Gam ile dağlanarak en uzun geceler geçer. Âşık bu durumu şöyle özetler:

“Şeb-i yeldâyı mü­nec­cim­le mu­vak­kit ne bi­lir/ Müb­telâ-yı ga­ma sor kim ge­ce­ler kaç sâat”

Gecelerin ne kadar uzun sürdüğünü yalnızca gam çekenler bilir. Yine de susar ve canını gam kılıcına sunar.

Plaktan yükselen bir ses, bir neşter gibi ciğere saplanır: “Gamzedeyim devâ bulmam/ Garîbim bir yuva bulmam”. Peki, gamzedeyi âhirde ne bekler? Gam, gamı çeker; insan ise hasreti. Ömür böylece tükenir ve gamzedenin defteri hep açık kalır, çünkü o, vuslatının hükmünü beklemektedir.

Exit mobile version