Marmara’daki Deprem Tartışmaları: Prof. Dr. Üşümezsoy’dan Yeni Perspektif
Jeoloji profesörü Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Marmara Denizi’ndeki deprem riskine ilişkin kamuoyunda yaygın olan görüşlere meydan okudu. Kendi YouTube kanalında yaptığı açıklamada, asıl büyük tehlikenin sıkça gündeme getirilen Adalar fayı olmadığını, riskin Bozburun ve Sarıköy faylarında yoğunlaştığını belirtti.
Geçersiz Kılınan Senaryo: “7.2’lik İstanbul Depremi” Tezi
Prof. Dr. Üşümezsoy, “İstanbul’da 7.2 büyüklüğünde bir deprem bekleniyor” şeklindeki popüler tezin bilimsel bir temeli olmadığını savundu. Bu tür iddiaların “asılsız ve yanlış fay modeli varsayımlarına” dayandığını vurguladı. Uzman, Marmara Denizi’ndeki Adalar Fayı’na odaklanan büyük deprem senaryolarını eleştirerek, riskin aslında Kumburgaz çukuru içindeki fay segmentinde olduğunu, ancak bu fayın yapısı gereği büyük bir deprem üretemeyeceğini ifade etti.
Kumburgaz Segmenti ve Deprem Potansiyeli
Üşümezsoy’a göre, Kumburgaz çukurundaki fayın sığ derinliği, 6.5 büyüklüğünün üzerinde bir deprem üretmesini engellemektedir. Nisan ayında bu segmentte meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin, kendi analizlerini doğrulayan bir gelişme olduğunu da sözlerine ekledi.
Asıl Büyük Tehlike: Güney Marmara’daki İki Kritik Fay
Prof. Dr. Üşümezsoy, deprem potansiyelinin Marmara Denizi’nin güneyine kaydığını savunarak, dikkatleri iki ana bölgeye çekti. Bu bölgeler ve taşıdıkları riskler şunlardır:
- Bozburun Fayı (Armutlu Yarımadası): 1999 Gölcük depreminin ardından stres yüklenen bu fay henüz kırılmamıştır ve halen önemli bir risk taşımaktadır.
- Sarıköy Fayı (Güney Marmara): 1953 Yenice-Gönen depremi sonrası bu segmentte biriken stres, Güney Marmara için ciddi bir tehlike arz etmektedir.
Stresi Boşalan Bölgeler: Tekirdağ ve Saros
Üşümezsoy, son olarak 1912 Şarköy-Mürefte depremine de değindi. Bu depremin, Tekirdağ ve Saros bölgesindeki stresi büyük ölçüde boşalttığını belirten uzman, bu nedenle bu bölgelerde kısa vadede büyük bir deprem beklemenin doğru olmadığını ifade etti.