Sana Göre Haber

Teknolojinin Susuzluğu: Yapay Zekâ İçme Suyu Kaynaklarını Nasıl Tüketiyor?

Yapay Zekânın Artan Su ve Enerji İhtiyacı

Yapay zekâ (AI) teknolojilerinin kullanımı baş döndürücü bir hızla artarken, bu büyümenin ardında yatan çevresel bir maliyet var: su tüketimi. AI sistemleri, hem operasyonları için gereken devasa miktardaki elektriğin üretimi hem de veri merkezlerinin soğutulması için büyük ölçüde suya, özellikle de temiz tatlı suya ihtiyaç duyuyor. Kullanılan soğutma yöntemlerine bağlı olarak, bu suyun yüzde 80’i buharlaşarak kaybolabiliyor.

AI sorguları, standart internet aramalarına kıyasla çok daha fazla işlem gücü gerektirir. Özellikle fotoğraf ve video üretimi gibi karmaşık görevler, elektrik tüketimini katlamaktadır. Uluslararası Enerji Ajansı’na (IEA) göre, bir ChatGPT sorgusu, standart bir Google aramasından yaklaşık 10 kat daha fazla elektrik harcıyor. Bu durum, veri merkezlerindeki su ihtiyacını doğrudan artırıyor. Yapılan hesaplamalara göre, yapay zekâya yöneltilen her 25 soruluk bir set, sistemlerin soğutulması için yaklaşık yarım litre su tüketimine neden oluyor.

Gelecek Projeksiyonları ve Mevcut Tüketim

OECD’nin öngörülerine göre, yapay zekâ sistemlerinin yıllık su tüketimi 2027 yılına kadar 4.2 ila 6.6 milyar metreküp arasına ulaşabilir. Bu miktar, İngiltere’nin yıllık toplam su tüketiminin neredeyse yarısına denk geliyor. IEA ise veri merkezlerindeki su kullanımının 2030 itibarıyla neredeyse ikiye katlanacağını tahmin ediyor.

Teknoloji Devlerinin Su Ayak İzi

Büyük teknoloji şirketleri, yapay zekâ faaliyetlerindeki spesifik su tüketim verilerini genellikle gizli tutsalar da, toplam su kullanımları her yıl artış gösteriyor. Açıklanan son raporlara göre durum şu şekilde:

Amazon’un bulut bilişim birimi olan Amazon Web Services (AWS) ise bu konuda henüz bir veri yayımlamadı.

Kurak Bölgelerdeki Veri Merkezi İlgisi

Veri merkezlerine yönelik eleştiriler, son yıllarda Avrupa, Latin Amerika ve ABD’nin kuraklıkla mücadele eden Arizona gibi eyaletlerinde artıyor. Buna rağmen, NTT Data CEO’su Abhijit Dubey, dünya genelinde sıcak ve kurak yerlere veri merkezi inşa etmeye yönelik “büyüyen bir ilgi” olduğunu belirtiyor. Dubey, bu bölgelerin çekiciliğini; satın alınabilecek arazi bolluğu, enerji altyapısı, güneş ve rüzgar gibi sürdürülebilir enerji kaynaklarının varlığı ve esnek yasal düzenlemelere bağlıyor. Uzmanlar ayrıca, nemin korozyonu artırması ve soğutma için daha fazla enerji gerektirmesi nedeniyle kurak alanların tercih edildiğini ekliyor.

Şirketlerin kendi raporlarına göre:

Alternatif Soğutma Yöntemleri ve Çözüm Arayışları

Su bazlı sistemlere alternatif olarak kuru veya hava soğutmalı sistemler mevcut olsa da, bunlar daha fazla elektrik tüketiyor. Microsoft, Meta ve Amazon gibi şirketler, suyun buharlaşmadığı “kapalı devre” soğutma sistemleri geliştirdiklerini duyurdu. Ancak uzmanlar, endüstrinin bu tür sistemlere geçişte henüz çok erken bir aşamada olduğunu vurguluyor. Diğer bir çözüm olarak, veri merkezlerinde oluşan atık ısının evlerin veya tesislerin ısıtılmasında kullanılması gibi uygulamalar Almanya, Finlandiya ve Danimarka gibi ülkelerde hayata geçiriliyor. Bazı şirketler ayrıca deniz suyu veya endüstriyel atık su gibi içilemez su kaynaklarının kullanımını artırdıklarını belirtiyor.

‘Su Pozitif’ Taahhüdü Gerçekçi mi?

Google, Microsoft, AWS ve Meta gibi devler, 2030 yılına kadar “su pozitif” olma hedefi belirledi. Bu, teoride faaliyetlerinde kullandıklarından daha fazla suyu doğaya geri kazandırmaları anlamına geliyor. Şirketler bu hedefe ulaşmak için faaliyet gösterdikleri bölgelerdeki su koruma ve yenileme projelerine fon sağlıyor. Ancak uzmanlar, bu hedeflere ulaşmak için “hala uzun bir yol olduğunu” ve bu tür taahhütlerin bir “yeşil aklama” yöntemi olabileceğini belirtiyor.

Uzman Görüşleri: Riskler ve Öneriler

Şule Güner: ‘Geliştikçe, enerji krizi riski artıyor’

Human Centric AI Lab Kurucusu Şule Güner, yapay zekânın enerji talebinin altını çiziyor: “Eğer ChatGPT günde 100 milyon sorgu alıyorsa, bu yılda yaklaşık 30 bin ila 100 bin MWh enerji demektir. Bu da yaklaşık 10-30 bin hanenin yıllık enerji tüketimine eşit. Artan enerji talebi, yeni soğutma teknolojilerini kaçınılmaz kılıyor. Bu nedenle teknoloji devleri, sıvı soğutmalı veri merkezlerine milyarlarca dolarlık yatırımlar yapıyor. Türkiye’nin de büyük ölçekli yapay zekâ modelleri için veri merkezi kapasitesini 2030’a kadar 1 GW seviyesine çıkarması ve gerekli sürdürülebilirlik adımlarını atması gerekiyor.”

Prof. Dr. Yüksel Ardalı: ‘Su pozitif bir aldatmaca’

OMÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yüksel Ardalı, ‘su pozitif’ kavramını eleştiriyor: “‘Su pozitif’, Silikon Vadisi’nden çıkan uydurmaca bir terim. ‘Bir taraftan su kullanıyorum, diğer taraftan da aynı derece suyu yerine koyuyorum’ diyorlar. Ama bu tamamen bir aldatmacadan ibaret. Yapay zekânın daha az enerji tüketmesi için veri merkezleri daha serin ve su zengini ülkelere kurulabilir. Çok büyük modeller yerine daha görev odaklı, optimize edilmiş küçük modeller kullanılabilir. Ayrıca atık suyun geri kazanımı ve kapalı devre sistemler ile su kaybının önüne geçilebilir.”

Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu: ‘Su en ucuz soğutma şekli’

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, ekonomik gerçekliğe dikkat çekiyor: “Su, günümüzdeki en ucuz soğutma şekli. Maliyeti düşürmek adına hiçbir şirketin ya da organizasyonun bundan vazgeçeceğini sanmıyorum. Şirketler ancak su maliyetli hale geldiğinde alternatif çarelere yönelecekler. Önümüzdeki birkaç yılda su kullanımı sorunu ana gündem maddemiz haline gelecek. Türkiye de su rezervleri açısından yakın gelecekte en çok su sorunu konuşacak ülkeler arasında olacak.”

Exit mobile version