Zeytinlikleri Koruma Mücadelesi: Köylüler Neden Ankara’da Nöbet Tutuyor?

Zeytinlikler İçin Ankara’da Nöbet: Köylüler Yaşam Haklarını Savunuyor

İktidarın Meclis’e sunduğu ve zeytinlik alanlarını madencilik faaliyetlerine açma riski taşıyan yasa teklifi, köylülerin sert tepkisiyle karşılaştı. Geçim kaynakları ve doğal yaşam alanları için endişelenen köylüler, seslerini duyurmak amacıyla 10 günü aşkın bir süredir Ankara’daki Cemal Süreya Parkı’nda nöbet tutuyor. Yaşadıkları topraklara, anılarına ve doğaya sahip çıkma kararlılığında olan köylüler, madenlerin kirlettiği su kaynakları ve kesilen ağaçlar gibi sorunlarla boğuşurken, yasa teklifinin geri çekilmesi için umutla bekliyor.

‘Bunu Bize Devlet Dayattı’: İzmirli Köylünün Feryadı

İzmir Kınık’tan gelen orman köylüsü ve ziraat mühendisi Mehmet Aksoy, maden şirketlerinin politikalarını ve çevreye verdikleri zararı anlattı. Aksoy, şirketlerin önce ev karşılığı toprak alıp köylüleri işe aldığını, ardından çeşitli bahanelerle işten çıkardığını belirtti.

“Kimse bağını, bahçesini, anılarını satmak istemez. Bu, devletin bize dayattığı bir şey. Tütünü, pamuğu, zeytini bitirdi. Bizi yerli ve yabancı sermayedarlara köle olarak kullandırtmak için böyle bir politika izledi ve bunu başardı. Biz tarlamızı madene sattık, maden şirketi de bizi kapının önüne koydu.”

Aksoy, madenciliğin sadece geçim kaynaklarını değil, aynı zamanda doğal yaşamı da yok ettiğini vurguladı: “Biz köylüyüz. Balığı marketten alamayız. Balığı derede tutardık. Benim balık tuttuğum derenin suyu şimdi simsiyah. Madendeki kömür tozlarıyla dolu. Balıklar öldü. Yüzmeyi öğrendiğim dere yataklarına şimdi ayağımı sokamam.”

‘Köylüyüz Ama Cahil Değiliz’

Yasa teklifi geri çekilmeden mücadeleden vazgeçmeyeceklerini belirten Aksoy, köylülerin ekonomik olarak zor durumda olduğunu ifade etti. “Traktörlerimiz hacizde. Hayvanlarımızı yem ve ilaç karşılığında sattık. Devlet bizi zaten mülksüzleştirdi,” diyen Aksoy, geriye sadece yaşam haklarının kaldığını söyledi.

“Devlet bizi zaten yoksullaştırıp perişan etti. Doğru düzgün eğitim, ulaşım, sağlık hakkımız yok. Yaşam hakkımız kaldı sadece. Devlet şimdi de buna gözünü dikti. İdeolojik veya siyasi bir kaygı değil buradaki bekleyiş. Bu bizim yaşam hakkımız. Zeytin bir yıllık bitki değil. Üç yüz, beş yüz yıllık ağaçlar var. Bunları taşırsan aynı verimi alman imkansız. Biz köylüyüz ama cahil değiliz.”

Image

‘Büyük Hata Yapıyorlar’: Muğlalı Köylünün İsyanı

Eyleme Muğla Milas Karacahisar köyünden katılan Halil Şallı ise bölgedeki enerji santralleri ve kömür havzalarının yarattığı sorunlara dikkat çekti. Şallı, artan kanser vakaları, kirlenen ve kurutulan yeraltı suları ile yok olan ormanlar ve yaban hayatından bahsetti.

“Sondaj kuyularını doğal su kaynaklarının kenarlarına vurarak su kaynaklarını kömür çıkartmak adına kuruttular. Ormanlarımız, endemik bitki türlerimiz, yaban hayatımız ne yazık ki tamamen yok oldu. Şimdi susuzlukla baş başayız. Onun için, bu yasanın acilen geri çekilmesini istiyoruz.”

Şallı, mücadelenin devam edeceğini ve yasa geçerse zeytinliklerinin dibinde nöbete devam edeceklerini belirtti. “Sığındıkları tek nokta kamu yararı,” diyen Şallı, zeytinin kendisinin en büyük kamu yararı olduğunu şu sözlerle ifade etti: “Zeytinin üç öğün yemekte yağı kullanılıyor. Sabah etini yiyorsunuz. Çekirdeğinden ısınıyorsunuz. Kirlendiğinizde sabunu ile yıkanıyorsunuz. Dostluk ve barış simgesi olarak dalını kullanıyorsunuz. Böyle bir faydalı ağacı kamu yararı adına yok edemezsiniz. Bu yasanın derhal geri çekilmesini istiyoruz.”