CHP’li Belediyelere Yönelik Siyasi Baskılar ve Tutuklamalar
Türkiye’nin siyasi gündemi, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yönetimindeki belediyelere yönelik devam eden operasyonlarla çalkalanıyor. Bugüne kadar 3’ü büyükşehir olmak üzere 12 ilçe belediye başkanı cezaevine konulurken, Adıyaman Belediye Başkanı ise ev hapsinde tutuluyor. Bu operasyonlar kapsamında yüzlerce belediye bürokratının da hapiste olduğu belirtiliyor. Bu durum, Türk demokrasi tarihinde bu kadar çok sayıda belediye başkanının aynı anda cezaevinde tutulduğu ilk örnek olarak kayıtlara geçiyor ve tutuklamaların devam edeceği öngörülüyor.
AKP İktidarının CHP Stratejisi: Ekonomik Baskıdan Terör Suçlamalarına
Süreç, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın “Muhalif belediyeleri silkeleyin” talimatıyla başladı. İlk olarak, Sosyal Güvenlik Kurumu’na olan borçlar bahane edilerek CHP’li belediyeler üzerinde ekonomik bir baskı kurulmaya çalışıldı. Bu yöntemin istenen sonucu vermemesi üzerine, terörle bağlantılı “iltisaklı” suçlamalarıyla belediyeler ve başkanları hedef alınmaya başlandı. Bu stratejinin ilk örnekleri Esenyurt ve Şişli belediye başkanlarına yönelik operasyonlar oldu.
Tutuklama Dalgası ve Öne Çıkan İsimler
Siyasi tansiyonun dönüm noktası olarak nitelendirilen 19 Mart 2025 tarihinde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’nun önce diploması iptal edildi ve ardından çeşitli iddialarla Silivri cezaevine gönderildi. Bugüne kadar tutuklananlar arasında önemli isimler bulunuyor:
- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
- Adana Büyükşehir Belediye Başkanı
- Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı
- Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı
Bu isimlere ek olarak İstanbul’dan dokuz, Anadolu’dan üç ilçe belediye başkanı olmak üzere toplam 12 belediye başkanı şu anda cezaevindedir. Adıyaman Belediye Başkanı ise ev hapsinde tutulmaktadır. Ayrıca, İBB’nin önemli üst düzey bürokratları da tutuklananlar arasındadır.
Yargıdaki Çifte Standart İddiaları ve Kamuoyu Tepkisi
Konunun bir diğer boyutu ise AKP’li belediyelere yönelik iddialar karşısında yargının tutumudur. 2000 yılından bu yana Türkiye’deki yerel yönetimlerin büyük bir kısmı AKP tarafından yönetilmektedir. Özellikle İstanbul, Ankara, Bursa ve Balıkesir belediyeleri hakkında belgelere dayalı yolsuzluk iddiaları ortaya atılmasına rağmen, hiçbirisi hakkında hukuki bir süreç başlatılmamıştır. Bu durumun en çarpıcı örneği olarak eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek gösterilmektedir.
CHP’ye yönelik tutuklamalar, toplumun büyük bir kesimi tarafından “siyasi bir tasfiye” olarak algılanıyor. Hatta AKP ve MHP seçmenlerinin bir kısmı dahi bu görevden alma ve tutuklamaların siyasi olduğunu kabul etmektedir.
Kamuoyu Anketleri Ne Diyor?
Yargı eliyle yapılan tüm bu girişimler, AKP’nin beklediği siyasi sonuçları doğurmamış görünüyor. Son üç aydır yapılan tüm kamuoyu araştırmaları, CHP’nin AKP’nin önünde olduğunu göstermektedir. 2024 seçimlerini en yakın tahminle bilen Sonar Araştırma’nın son anketine göre CHP, AKP’nin 5.4 puan önündedir. Bu veriler, kamuoyunun operasyonları hukuki değil, siyasi olarak gördüğünü teyit etmektedir.
CHP’nin Direnişi ve Canlı Yayın Tartışması
İktidar, CHP’ye sadece belediyeler üzerinden değil, kurultay üzerinden de baskı kurarak parti içinde bir bölünme yaratmayı hedeflemektedir. En son örneklerden biri, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar‘ın 2014 yılındaki Seyhan Belediye Başkanlığı dönemine ait bir konu nedeniyle tutuklanmasıdır. Soruşturmalarda bazı iş insanlarının etkin pişmanlıktan yararlanmak için iftira yoluna başvurduğu iddia edilmektedir.
Bu baskılara karşı CHP Genel Başkanı Özgür Özel, parti yönetimi ve belediye başkanları birlik içinde bir duruş sergiliyor. Parti, bu hamlelere “kitlesel direniş” yöntemiyle yanıt veriyor ve bugüne kadar 36 kitlesel miting düzenledi.
Canlı Yayın Tuzağı Riski
Özgür Özel, davaların şeffaf bir şekilde yürütülmesi için TRT’den canlı yayınlanmasını talep etti. Bu öneriye Devlet Bahçeli ve Erdoğan’ın hızla onay vermesi, konuya dair şüpheleri artırdı. Yazar, bu durumu CHP için “en tehlikeli kabul” olarak nitelendirerek, iktidar güdümündeki medyanın tarafsız bir yayın yapmayacağı ve bunun bir tuzağa dönüşebileceği uyarısında bulunuyor. CHP’nin, tarafsızlık garantisi almadan bu tuzağın içine girmemesi gerektiği vurgulanıyor.
Stratejik Duruş ve Gelecek Vizyonu
AKP ve MHP’nin “terörsüz Türkiye” projesi arkasına sığınarak seçimleri garanti altına alma ve anayasayı değiştirme amacı taşıdığı belirtiliyor. Bu noktada CHP’nin tutumu kritik önem taşıyor.
CHP Genel Başkanı Özel’in Adıyaman mitinginde söylediği şu sözler durumu özetliyor: “CHP ve ben geri adım atarsam onlar da ülkeyi 100 yıl geriye götürecekler.”
Sonuç olarak, kamuoyu yoklamalarında %29’lara gerilemiş bir AKP karşısında CHP’nin teslim olmaması gerektiği, Atatürk’ün “Ya istiklal ya ölüm” sözüyle ifade ediliyor.