Türkiye’nin Siyasi Gündemindeki İki Kritik Soru
Geçen haftaki “Denklem çözülürken” başlıklı yazıda öne çıkan iki temel soru, Türkiye’nin mevcut durumunu anlamak için kilit rol oynuyor:
- Ülkemizde yaşanan ve giderek pervasızlaşan kötülükler, tek bir kişinin ya da bir ekibin eylemi mi, yoksa Büyük Ortadoğu Projesi gibi daha geniş bir stratejinin parçası mıdır?
- Trump yönetiminin Türkiye büyükelçisinin aynı zamanda bu yönetimin Suriye danışmanı olması ve bu kişinin, bugünkü Suriye’nin başındaki Ahmet Şara’nın yetiştiricilerinden biri olmasında bir tuhaflık yok mudur?
Soruların Perde Arkası ve 11 Temmuz Gelişmesi
Bu soruların üstü örtülü yanıtları kendi içlerinde mevcuttu. Ancak 11 Temmuz‘daki silah bırakma olayıyla birlikte bu yanıtları daha net bir şekilde ifade etmek gerekiyor:
- Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) adı verilen emperyalist plan göz ardı edilerek Türkiye’deki mevcut oluşumları inandırıcı bir şekilde açıklamak mümkün değildir.
- Osmanlı yönetim sistemini savunan ve dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti gerçeğini reddeden bir kişinin Türkiye’ye büyükelçi olarak atanması rastgele bir olay olamaz. Haysiyetli bir devlet, böyle bir atamayı kabul etmemelidir.
Sosyal Medyada Gündem Olan Soru ve Gelen Yanıtlar
11 Temmuz’da bir internet mesajıyla ilk sorumu, ikinci soruyu da içerecek şekilde yeniledim:
“PKK, Öcalan’ın çağrısına uymuş. Öcalan da Bahçeli’nin çağrısına uymuş görünüyor. Peki, ya Bahçeli? Ona bu çağrıyı yaptıran kim? Vahiy mi geldi? Rüyasında mı gördü? Yoksa… Asıl soru budur… Çocuk mu kandırıyorsunuz?”
Bu mesaja binlerce paylaşımın yanı sıra 779 yorum geldi. Kişiliğime yönelik saldırıları bir kenara bırakarak, büyük çoğunluğu samimi ve düşündürücü olan yanıtlardan küçük bir seçkiyi yorum katmadan sunuyorum.
Çoğunluk Görüşünü Yansıtan Yorumlar
“Zamanında Bülent Ecevit başbakanken Bahçeli’ye erken secim çağrısını kim yaptırdıysa aynı yerden tekrar telefon geldi sanırım.”
“Cevabı bilinen ama kimsenin açıktan sormaya cesaret edemediği soru.”
“Sakın ABD olmasın?”
“İzlediğimiz BOP tiyatrosunun başrol oyuncusu, yapımcısı ve senaristi ABD, diğer oyuncuları ise siyaset ve medya cambazlarıdır. Sözde yerli ve milli ama özde işbirlikçi tayfanın ‘Ya tutarsa’ diye yutturmaya çalıştıkları manzara budur. Yerseniz…”
“Yavaş yavaş federasyona doğru…”
“Senaryo made in USA Yönetmen Trump, Oyuncular sahnede, Figüranlar 30 kişilik.”
Farklı ve Karşıt Görüşler
“Dışarıdan gelen tehlikeyi görüp içeride birbirimize kenetlenmemiz gerektiğini bilen Türkiye Cumhuriyeti Devleti yaptırdı.”
“Sayın hocam amaç üzüm yemekse, çağrıyı kim yaparsa yapsın veya çağrının kimin yaptığının bir önemi var mı?”
Yorumcular Arasındaki Tartışmalar
Bazı yorumcular ise belli bir düzeyde kalarak kendi aralarında da tartışıyorlar:
“İnsanların hassasiyetini anlıyorum fakat çok da önyargılı yorumlar yapmamak lazım. Başlangıç güzel, gelişme ve sonucu da takip edelim, görelim. 50 yıllık terör örgütünün kendini feshetmesi tarihi bir olay. Böyle hamasetle eleştirmek doğru bir yaklaşım değil.”
“Tıpkı hamasetle savunmanın, endişelerini dile getirenleri eleştirmenin yanlış olduğu gibi değil mi? Eee endişelenip eleştirenleri siz neden hemen eleştirmeye başlıyorsunuz o zaman?”
Gülümseten bir yorumla bitirelim:
“Ataol abi, Senin paylaşımına yorum yazınca ifadeye çağırıyorlar.”
Kim ne derse desin, Türkiye düşünüyor…