Türkiye’nin Yeni Vizyonu: Ümmet Bilinci ve Terörsüz Ortadoğu Stratejisi

Bölgesel Politikaların Önemi ve Terörle Mücadele

Ortadoğu’da kalıcı bir barış ve istikrar sağlamak için ülkeler bazında değil, bölgesel bir politika yürütülmesi gerektiği açıktır. Bu noktada, sadece “Terörsüz Türkiye” hedefi, coğrafyanın tamamını kapsayan sorunları çözmek için yetersiz kalmaktadır. Türkiye başta olmak üzere bölgedeki tüm aktörlerin yerel perspektiflerin ötesine geçerek bölgesel bir strateji benimsemesi beklenmektedir.

Küresel Bir Vizyon Olarak “Kudüs İttifakı”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın PKK’nın silah bırakması meselesini bir “Kudüs ittifakı” olarak nitelendirmesi, bu bölgesel beklentilerin ötesinde küresel bir vizyonu işaret etmektedir. Bu vizyon, tarihimizden ve medeniyet değerlerimizden beslenen, adalet, vicdan ve erdem gibi evrensel ilkeleri temel alan bir yaklaşımdır. Parçalanmış insanlık ruhunu yeniden bir araya getirme potansiyeli taşıyan Kudüs İttifakı, insanlığa hayat veren değerleri merkezine alır.

İslam ve Ümmet Bilincinin Rolü

Bu değerlerin başında İslam gelmektedir. Kur’an, iman edenlere hayatı güzelleştirme ve iyileştirme sorumluluğu yükler. Bu çerçevede Müslümanlar arasındaki ilişkiler, imanı merkeze alan ve farklı ırkları, dilleri ve gelenekleri aşan cihanşümul bir ümmet bilincini yansıtmalıdır. Ümmet kavramı, her türlü ayrımcılığı reddeden birleştirici bir güçtür. Geçmişte Müslümanların kurduğu imparatorluklarda gayrimüslimlerin sorunsuz bir şekilde yaşaması bu gerçeğin tarihsel bir kanıtıdır.

Tarihten Bir Örnek: Osmanlı ve Kudüs

Osmanlı, bu anlayışın en somut örneklerinden birini teşkil ediyordu. Osmanlı hakimiyetindeki Kudüs, Müslüman olsun ya da olmasın, sayısız ulusun yüzyıllarca barış içinde bir arada yaşadığı bir şehir olmuştur. Çünkü İslam’ın özünde, etnik sınırları aşan ve insanın doğasına uygun bir cevher bulunmaktadır. Ümmet, bizi bu cevhere ulaştıran yoldur.

Ümmet Bilinci ve Ahlaki Sorumluluk

İnsani ilişkiler, iman bağı ve ümmet bilinci üzerine kurulduğunda ahlaki bir boyut kazanır. Ne yazık ki günümüz Müslümanları, İslam’dan ve bu birleştirici bilinçten uzaklaştıkları için bu ideali tam olarak yansıtamamaktadır. Ümmet; kan bağına, kabileciliğe veya ırkçılığa değil, ortak bir inanca ve değerlere dayalı sosyal ve siyasal bir birlikteliğe işaret eder. Tarihini ve medeniyetini bilen hiç kimse bu kavramdan rahatsızlık duymamalıdır.

Ayrımcılığın Tehlikeleri ve Paylaşmanın Gücü

Kendinden başkasını ötekileştiren bir hayat felsefesi, İslam’ın ahlaki prensipleriyle bağdaşmaz. Çünkü ırkçılık bencilliği, bencillik nefreti, nefret bölünmeyi, bölünme zayıflığı, zayıflık ise bağımsızlığın yitirilmesini beraberinde getirir. Buna karşılık, paylaşmak sevgiyi, sevgi birliği, birlik gücü, güç ise bağımsızlığı korur ve pekiştirir.

Ortadoğu: Coğrafyadan Öte Bir Kader Birliği

Biz Türkler, Kürtler, Araplar ve Farslar olarak ortak bir inancı, coğrafyayı, kültürü, tarihi ve geleceği paylaşıyoruz. Ümmet kavramından rahatsızlık duyan Sayın Özgür Özel’in bakış açısı, bölgeye bir İngiliz, Fransız veya Amerikalı gibi dışarıdan baktığını göstermektedir. Hâlbuki Ortadoğu, bizim için sadece coğrafi bir alan değil, aynı zamanda kaderimizdir.

Bu kaderi olumlu bir yöne evirmek için ümmet bilincine sahip olmalıyız. Amerika’nın PKK terör örgütünden vazgeçmediği ve bölgedeki planlarının devam ettiği unutulmamalıdır. Bu planları en isabetli şekilde analiz eden isimlerden biri de Cihat Yaycı Paşa‘dır. Bu gerçekler ortadayken, Amerikan Büyükelçisi’nin açıklamalarına aşırı anlamlar yükleyen yorumlar şaşırtıcıdır.

Sonuç: Hedef Terörsüz Bir Bölge Olmalı

Özetle, mücadelemiz sadece “Terörsüz Türkiye” için değil, “Terörsüz Bölge” için olmalıdır. Cihanşümul anlamlar taşıyan ümmet bilinci, bu kutlu mücadelede en önemli kolaylaştırıcı ve birleştirici güç olarak rol oynayacaktır.