Türk Havacılığının Öncüsü: Vecihi Hürkuş
Türk havacılık sanayisinin ve tarihinin en ilham verici isimlerinden biri olan tayyareci Vecihi Hürkuş, vefatının 56. yıl dönümünde saygıyla anılıyor. Türkiye’nin havacılık serüveninin mimarı olan Hürkuş, 18 Ocak 1896‘da İstanbul’da dünyaya geldi. Eğitim hayatını Tophane Sanat Okulu’ndan mezun olarak tamamladıktan sonra, 1912’de gönüllü olarak Balkan Savaşı’na katıldı.
Askeri Kariyeri ve Pilotluğa Adım Atışı
Hayallerini süsleyen tayyarecilik için Tayyare Makinist Mektebine giden Hürkuş, mezuniyetinin ardından Birinci Dünya Savaşı’nda Bağdat Cephesi’ne makinist olarak gönderildi. 2 Şubat 1916‘da bir uçak kazasında yaralanarak İstanbul’a döndü. Bu olay onu yıldırmadı ve Yeşilköy’deki tayyare mektebine girerek 21 Mayıs 1916‘da ilk uçuşunu gerçekleştirdi. 15 Kasım 1916’da pilotluk diplomasını aldı.
Savaş Kahramanı ve Esaretten Kaçış
1917’de Kafkas Cephesi’ne atanan Hürkuş, burada bir Rus uçağını düşürerek tarihe “uçak düşüren ilk Türk tayyareci” olarak geçti. 8 Ekim 1917’de uçağı düşünce, düşman eline geçmemesi için onu yaktı ve esir düşerek Hazar Denizi’ndeki Nargin Adası’na gönderildi. Azerbaycan Türklerinin yardımıyla adadan kaçmayı başaran Hürkuş, Kurtuluş Savaşı’nda da büyük kahramanlıklar gösterdi. Başarılı keşif uçuşları ve düşürdüğü Yunan uçağı sayesinde, üç defa “TBMM Takdirnamesi” verilen tek kişi oldu ve kırmızı şeritli İstiklal Madalyası’nı kazandı.
Türkiye’nin İlk Uçaklarının Üretimi
Savaştan sonra uçak tasarımına odaklanan Hürkuş, Yunanlılardan kalan malzemeleri kullanarak Türkiye’nin ilk yerli uçağı olan “Vecihi K-VI“yı 1924’te imal etti.
Ancak uçağı için uçuş izni alması uzun sürdü, çünkü teknik heyette uçağı denetleyecek yetkinlikte personel bulunmuyordu. Bürokratik engeller nedeniyle lisans alamayan Hürkuş, 28 Ocak 1925‘te “Vecihi K-VI” ile izinsiz ilk uçuşunu gerçekleştirdi ve bu yüzden cezalandırıldı. 16 Şubat 1925’te kurulan Türk Tayyare Cemiyeti’nin (THK) kurucuları arasındaki tek pilot olan Hürkuş’a “Türkiye’nin Baştayyarecisi” unvanı verildi.
İlk Sivil Uçak: Vecihi 14
Hürkuş, çalışmalarına ara vermeden devam etti ve Kadıköy’de kiraladığı bir keresteci dükkanında, üç ay içinde Türkiye’nin ilk sivil uçağı olan “Vecihi 14“ü imal etti. İki kişilik, tek motorlu bu spor ve eğitim uçağı, ilk uçuşunu 27 Eylül 1930‘da Fikirtepe’de yaptı. Uçuş izni için yine engellerle karşılaşan Hürkuş, uçağını sökerek trenle Prag’a gönderdi ve gerekli sertifikaları Çekoslovakyalı bir heyetten alarak 25 Nisan 1931’de Türkiye’ye uçarak döndü.
Sivil Havacılık ve Eğitim Faaliyetleri
27 Eylül 1932‘de Türkiye’nin ilk sivil havacılık okulu olan “Vecihi Sivil Tayyare Mektebi“ni (VSTM) kurdu. İş insanı Nuri Demirağ’ın 5 bin liralık desteğiyle “Nuri Bey” adını verdiği uçağı üretti. 30 Ağustos 1933’te “Vecihi XIV”, “Vecihi XV” ve “Nuri Bey Vecihi K-XVI” uçaklarıyla İstanbul’da bir gösteri uçuşu düzenledi.
Daha sonra Türk Hava Kurumu tarafından uçak mühendisliği eğitimi için Almanya’ya gönderildi ve 1939’da diplomasını aldı. 1954’te ise Hürkuş Hava Yolları‘nı kurdu ancak uçuş izinleri konusunda yine büyük zorluklar yaşadı ve uçuşları önce kısıtlandı, sonra tamamen men edildi.
Son Yılları ve Kalıcı Mirası
Ömrünün son yıllarında bile havacılığa hizmet eden Hürkuş, elindeki son uçağı Maden Tetkik Arama Enstitüsü için kullandırarak maden arama çalışmalarına destek oldu. Türk havacılığına adanmış bir ömrün ardından 16 Temmuz 1969‘da, 73 yaşında beyin kanaması sonucu hayatını kaybetti. 52 yıllık kariyerinde 102 farklı uçakla 30 bin saatten fazla uçuş yapmıştı.
Mirası Yaşıyor: HÜRKUŞ Eğitim Uçağı
Vecihi Hürkuş’un adı, Türk Hava Kuvvetleri için geliştirilen yeni nesil temel eğitim uçaklarına “HÜRKUŞ” adı verilerek ölümsüzleştirildi. “HÜRKUŞ-A”, 29 Ağustos 2013’te ilk uçuşunu yaparken, “HÜRKUŞ-B” ise 30 Ocak 2018’de gökyüzüyle buluştu.
Uzman Gözüyle Vecihi Hürkuş
Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesi Derneği Başkanı avukat Bahadır Gürer, Hürkuş’un hayatının hayranlık uyandırdığını belirtiyor. Gürer, fotoğrafçı Ara Güler’in Hürkuş için yaptığı yoruma da değiniyor:
“Ünlü fotoğrafçımız Ara Güler ile yapmış olduğum bir sohbette kendisi Vecihi Bey için ‘Delidir be.’ tanımlamasını yaptı. Hürkuş Hava Yollarının uçaklarının ve faaliyetlerinin tanıtımı için yapılan bir geziye Ara Güler de katılmış. ‘Yere baktığımız zaman uçağın içinden deliklerden yeri görüyorduk.’ diyor. Yani öyle korkusuz ve birtakım mecburiyetler altında bunu yapan bir insan.”
Gürer, Hürkuş’un havacılığın her alanında yer alan, ilham verici bir figür olduğunu ve bugün bile birçok kişinin kendisiyle özdeşlik kurduğunu vurguluyor.