Sana Göre Haber

15 Temmuz Sonrası Siyasi Atmosfer: İmamoğlu Davası ve Muhalefete Yönelik Baskılar

Siyasi Gündem ve İmamoğlu Davası

Türkiye’nin yoğun gündeminde, Ekrem İmamoğlu’na karşı açılan ve en akıl almaz davalardan biri olarak nitelendirilen dava karara bağlandı. İmamoğlu, “hedef göstermek” suçlamasından beraat ederken, “alenen hakaret ve tehdit” suçundan bir yıl sekiz ay ceza aldı. Bir hukukçunun bu hakaret ve tehdidin nerede yapıldığını açıklaması beklenirken, 68 yıllık tecrübenin bu durumu anlamaya yetmediği ifade ediliyor.

15 Temmuz’un Unutulmayan Gecesi ve Sonrası

15 Temmuz‘un 9. yıldönümü geride kaldı. O gece yaşananları unutmak mümkün değil. Saat 22.00 sularında köprüde silahlı bir eylemle darbe yapılabileceğini düşünenlerin FETÖ’cü sahte komutanlar kadar cahil olması gerektiği vurgulanıyor. O gecenin devamında, Özgür Özel başta olmak üzere CHP’li milletvekillerinin, diğer parti vekilleriyle birlikte Parlamento’ya giderek demokrasiyi koruma altına aldığı hatırlatılıyor. Ayrıca, bu darbe girişiminin bastırılmasında, tecrübeli ve gerçek TSK’li Atatürkçü askerler ve komutanların, sokağa çıkan halkla birlikte canları pahasına direnişinin büyük rol oynadığı belirtiliyor.

‘Kandırıldık’ İtirafından OHAL Yönetimine

15 Temmuz 2016’nın hemen ardından AKP’lilerin mahcup bir tavırla hep bir ağızdan “Kandırıldık” dediği bir dönem yaşandı. Bu durum, Gülen örgütünün maskesini düşüren CHP’li vekiller ve Cumhuriyet yazarları gibi isimlerle alay eden ve uyarıları görmezden gelen 20-25 yıllık bir ideolojinin zorunlu bir sonucuydu. Son ana kadar süren bu işbirliğinin ardından AKP’nin, tüm Kemalistlere ve CHP’ye büyük bir özür borçlu olduğu düşünülüyordu. Ancak bu itiraf yerine, iki yıl süren bir OHAL ilanıyla çok daha sert ve buyurgan bir yönetime geçiş yapıldı. Dikkat çekici bir şekilde, 2017 yılının Mayıs ayında Meclis’e sunulan ve AKP, CHP, MHP ve HDP tarafından hazırlanan 15 Temmuz raporu, Parlamento arşivinden kayboldu.

Meğer FETÖ her yere sızmış ama Parlamento’ya hiç bulaşmamış! Şayet hazmedecekseniz size sunulan yan hikâye buydu!

Muhalefetle İlişkiler ve Kırılma Noktası

AKP, bu sürecin ardından Yenikapı’da düzenlediği mitinge Kılıçdaroğlu’nu da davet etti ve Kılıçdaroğlu demokrasiye destek vermek için mitinge katıldı. Ancak AKP’lilerin kimyası bozulmuştu ve Zekeriya Öz’ün tutuklattığı Atatürkçü, Cumhuriyetçi insanları masum ve FETÖ mücadelesinde ortak olarak görmeye hazır olmadılar. Cumhuriyetin kazanımlarını yok sayma ve Atatürk’e yönelik hakaretleri görmezden gelme gibi tavırlar iktidarın vazgeçilmezi oldu. Hatta yakın zamanda Yeditepe Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü kapatıldı. 2018’de İnce ve 2023’te Kılıçdaroğlu’nun katıldığı cumhurbaşkanlığı seçimleri, iktidarın ana muhalefetle olağan sürtüşmeler içinde geçtiği yıllar olarak görülse de, asıl kırılma İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı aday adaylığını açıklamasıyla yaşandı. İktidar bu durumu asla hazmedemedi.

Büyük Taarruz Nasıl Başladı?

Düşük yoğunluklu rekabet, yerini açık bir demokratik savaşa bıraktı. İktidar, CHP’li 17 belediye başkanını belirsiz iddialarla hapse attı. Gazeteciler ve sivil toplumcular da bu süreçten nasibini aldı. Adeta birileri FETÖ’nün gösterişli operasyonlarını özlemiş gibiydi ve hedef yine Kemalistler ve Cumhuriyetçilerdi. Adana’nın başarılı başkanı Zeydan Karalar‘dan, sağlık mücadelesi verirken hala tutuklu bulunan Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık‘a kadar birçok CHP’li belediye başkanı zor günler geçiriyor. Yandaş medya ise CHP içinde isyan çıktığı ve İmamoğlu’na desteğin azaldığı yönünde isimsiz iddialar ortaya atarak gazeteciliğin en bayağı halini sergiliyor.

Erdoğan ve Bahçeli’nin Dava Tutumu

Bahçeli’den sonra Erdoğan’ın da davanın yayınlanmasını kabul ettiği açıklandı. Bu durum, doğruları görmek için tüm tarafları dinleme fırsatı sunacak gibiydi. Ancak bu konu bir daha gündeme getirilmedi. Bu kadar ağır suçlamalar varken, konunun halk önünde tartışılmasının AKP için neden bir fırsat olarak görülmediği merak konusu.

PKK ve ‘Barış Süreci’ Mizanseni

Mesele artık sadece Kemalistlerin ve demokratların hedef alınması değil, aynı zamanda Cumhuriyetin kurucu mirasına karşı oluşturulan cephelerdir. Bahçeli’nin girişimiyle başlayan sözde barış süreciyle PKK’nın silah bıraktığı iddia edildi. Süleymaniye’de 30 silahın bir kazanda yakıldığı tören, çocuk kandırmaca olarak nitelendiriliyor. Şu sorular yanıtsız kalıyor: Bu örgüt kaç kişilik? Ne kadar mühimmata sahip? Bu cephane nerede gizleniyor ve neden TSK’ye teslim edilmiyor?

Konuyla ilgili ilk deklarasyonlarında Türkiye Cumhuriyeti’ni o kadar suçlayarak konuşmuşlardı ki ben “Bu bir barış bildirisi mi yoksa savaş mı?” diye sormuştum (15.05.2025).

Yeni Anayasa Tartışmaları ve İmamoğlu’nun Çağrısı

“Yeni anayasa” konusu gündeme geldiğinde, yazar acı bir şekilde gülümsediğini belirtiyor. Savunmasında konuya değinen İmamoğlu’nun şu sözleri durumu özetliyor:

DEM Parti ve MHP’ye sesleniyorum; bu süreci kendi ikballeri için fırsat gören zihniyetten kendinizi ayrıştırın.”

Ancak bu uyarının uygulanmasının neredeyse imkânsız olduğu düşünülüyor.

Exit mobile version