Artan Cinayetler ve İdam Cezası Tartışması: Caydırıcı Bir Çözüm Zamanı Geldi mi?

Haber Akışında Sarsıcı Cinayetler ve Toplumsal Etkileri

Mesleğim gereği haber programlarıyla ve ajanslarla sürekli iç içeyim. Günümün önemli bir kısmını haberleri takip ederek geçirdiğimi söyleyebilirim. Ancak bu durumun bir istisnası var: Ülke gündemine bomba gibi düşen cinayet haberleri. Tüm samimiyetimle belirtmeliyim ki, bu tür haberlerden hiç hoşlanmıyorum.

Yakın zamanda yaşanan ve beni derinden etkileyen olay ise Ayşe Tokyaz Cinayeti oldu. Bu cinayet, toplum olarak ne denli hassas bir noktada olduğumuzu bir kez daha gözler önüne serdi. Bu durumun devamının herkes için bir felaket olacağını düşünüyorum.

Siyasilere Acil Çağrı: Caydırıcı Ceza Şart!

Bu noktadan hareketle hem iktidara hem de muhalefete seslenmek istiyorum. Bu tür vahşi cinayetlerin önüne geçebilmek için artık somut adımlar atılmalı ve caydırıcı ceza mekanizması hayata geçirilmelidir. Değerli milletvekilleri, idam cezasını geri getirip uygulamak için daha ne kadar bekleniyor? Bu kararın alınması için daha kaç masum insanın kurban verilmesi gerekiyor?

Mevcut Cezaların Yetersizliği

Görünen o ki, mevcut cezalar katilleri durdurmaya yetmiyor. Lütfen bu gerçeği artık kabul edin. Kimse alınmasın ama bir başkasının yaşam hakkını elinden alan kişi, bunun bedelini kendi canıyla ödemelidir. Bu, iki kere ikinin dört etmesi kadar net bir kural olmalıdır.

Anlayamadığım bir nokta var: Mevcut adalet sistemimiz, öldürülenin hukukunu değil de öldürenin hukukunu mu koruyor? Elbette, katillere ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları veriliyor. Ancak cezanın üzerinden belirli bir süre geçtikten sonra suçlunun cezaevi koşullarının iyileştirilmesi gibi konuların gündeme getirilmesi kabul edilemez. Neredeyse onları konaklarda ağırlayacağız.

Son sözüm şudur: Ben başka bir çözüm bilmiyorum. Can almanın bedeli canla ödenir. Yani çözüm idamdır, idam!