Sana Göre Haber

Çatlak Veren Hegemonya: ABD’nin Küresel Liderlik Krizi ve Etkileri

ABD Hegemonyası Çatlak Veriyor: Küresel Güç Kaybının İşaretleri

Küresel statükonun merkezindeki Amerika Birleşik Devletleri (ABD), birçok cephede ciddi bir güç kaybı yaşıyor. Bu durum, Ukrayna, Gazze, Yemen, Kızıldeniz, Güney Çin Denizi, Suriye, Lübnan, Libya ve İran gibi sıcak çatışma bölgelerinde ve küresel çapta yaşanan askeri, diplomatik ve ekonomik mücadelelerde Amerikan yönetiminin karşılaştığı zorluklarla somutlaşıyor.

Ucuza Hegemonya Stratejisi ve Zayıflayan İttifaklar

Asia Times’dan Han Feizi’nin de belirttiği gibi, bu gelişmeler ABD’nin daha az maliyetle hegemonya kurma çabasının bir yansımasıdır. Ancak bu strateji başarısız olmakta; hem mevcut ittifaklar zayıflamakta hem de yeni ortaklıklar kurma girişimleri sonuçsuz kalmaktadır. Hegemonik paradigmanın yapısal kırılganlığı, müttefikler ve rakipler tarafından açıkça görülmektedir.

Bu çözülmeyi tecrübe eden ülkeler, artık ABD ile sonuna kadar gitmek niyetinde değil. Türkiye örneğinde olduğu gibi, pek çok ülke kendi otonom ve bağımsız stratejisini izleyerek serbest hareket etme arayışındadır.

Maliyetten Kaçınma ve Müttefiklerin Direnci

ABD yönetimi, bir hegemon olmanın getirdiği ağır maliyetlerden kaçınarak tüm yükü müttefiklerinin omuzlarına yıkmaya çalışmaktadır. Gazze, Ukrayna, İran ve Kızıldeniz gibi krizlerde görüldüğü üzere, hiçbir ülke İsrail-ABD ikilisinin yanında aktif bir savaşa girmeye yanaşmıyor. Hatta ABD’nin kendisi bile, yanında savaşacak yeterli müttefik bulamadığı için çatışmalardan kaçınma eğilimindedir. Bu durum, Washington’un tek başına hareket etme kararlılığını da zayıflatmaktadır.

Müttefikler Arasındaki Stratejik Ayrışmalar

Omuz omuza savaşmak bir yana, ABD’nin en sadık müttefikleri bile siyasi düzeyde farklı yollar izlemektedir. Bu ayrışmalara bazı örnekler şunlardır:

Askeri Cephede Etkisizlik ve Geri Adımlar

Diplomatik ve ekonomik alandaki bu tablo, askeri alanda da benzer bir görüntü sergilemektedir. Husiler, 20’ye yakın MQ9-Reaper insansız hava aracını düşürerek Kızıldeniz’de İsrail’e karşı etkili bir deniz ambargosu uygulamaktadır. İngiltere, ABD ve İsrail’in birleşik gücüne rağmen Husiler, Bab el-Mendeb boğazını fiilen kontrol etmektedir.

Bu yılın Nisan ayı sonunda, yoğun bombardımanların sonuç vermemesi üzerine Trump yönetimi Husilerle bir ateşkes imzalamak zorunda kalmıştır. Bu ateşkes, ‘Husileri tamamen yok etme’ vaadinin çok gerisinde kalmıştır. Anlaşmaya göre Yemenli savaşçılar yalnızca ABD Donanması gemilerine saldırmamayı kabul ederken, İsrail bağlantılı gemilere yönelik saldırılarını sürdürmektedir. Bu durum, Kızıldeniz‘deki ABD Donanmasını etkisiz kılmıştır.

ABD ile Husiler arasındaki bu beraberlik, İran cephesinde de görülmektedir. Ukrayna ve Güney Çin Denizi‘nde ise olası bir hezimetin işaretleri belirgindir. Suriye, Gazze, Lübnan ve Libya‘daki askeri kırılganlık ise devam etmektedir.

Sonuç: Raf Ömrünü Tamamlamış Bir Küresel Hegemon

Özetle, ABD artık küresel hegemon olma iddiasını sürdürmekte zorlanmaktadır. Düşük maliyetli çözümleri sonuç vermediği gibi, ne mevcut düzeni koruyabilmekte ne de yeni bir küresel sistem kurabilmektedir. Bu durum, küresel ölçekte büyük güçler arasındaki rekabeti ve bölgesel çatışmaları körüklemektedir. Karşımızda, her açıdan raf ömrünü doldurmuş bir küresel hegemon bulunmaktadır.

Exit mobile version