Güneş Sistemi’nin Yeni ‘Davetsiz Misafiri’
Güneş Sistemi’ne giren ve yıldızlararası cisimler (ISO) olarak adlandırılan gök cisimleri nadir görülen olaylardır. 2017’de gökyüzünden hızla geçen Oumuamua ve 2019’da NASA’nın Hubble Uzay Teleskobu tarafından görüntülenen Kuyruklu Yıldız 2I/Borisov, bu alandaki en bilinen örneklerdir. Şimdi ise bilim insanları, yeni bir ‘davetsiz misafir’ ile karşı karşıya olduklarını belirtiyor.
Astronomlar, 31/ATLAS Kuyruklu Yıldızı‘nı ilk olarak 1 Temmuz’da gözlemledi. Bu buz, toz ve donmuş gaz yığınının kökeni henüz tam olarak bilinmese de, araştırmacılar onun Samanyolu’nun ‘kalın diski’ olarak bilinen bir bölgesinden geldiğine inanıyor.
Temsili kuyruklu yıldız görseli.
Samanyolu’nun Antik Katmanından Bir Ziyaretçi
Samanyolu’nun kalın diski, galaksimizin ince diskinin üstünde ve altında yer alan, çoğu 10 milyar yıldan daha yaşlı antik yıldızlardan oluşan bir katmandır. Eğer 31/ATLAS’ın kökeni gerçekten bu bölgeyse, bu durum onu bugüne dek gözlemlenmiş en yaşlı kuyruklu yıldız yapabilir.
Güneş Sistemi’nden 3 Milyar Yıl Daha Yaşlı Olabilir
Yapılan tahminlere göre, 31/ATLAS yaklaşık 7 milyar yaşında olabilir. Bu, onu Güneş Sistemi’nden yaklaşık 3 milyar yıl daha yaşlı kılmaktadır. Kuyruklu yıldızın Samanyolu düzlemindeki dikey hareketi, onun bu diskten hiç ayrılmadan milyarlarca yıl boyunca varlığını sürdürdüğüne işaret ediyor.
Popular Mechanics’in haberine göre, “Eğer şanslıysak, bu kuyruklu yıldız Samanyolu’nun erken dönem oluşumuna dair bize içeriden bir bakış sunabilir.”
Yıldızlararası Bir ‘Planetesimal’ mi?
Bilim insanları, bu kuyruklu yıldızın başlangıçta gezegenlerin oluşumuna katkıda bulunan küçük gök cisimlerinden biri olan buzlu bir “planetesimal” (gezegenimsi) olduğunu düşünüyor. Ancak günümüze nasıl ulaştığı konusu hala bir tartışma konusudur. İngiltere Kraliyet Astronomi Derneği’nin 2025 Ulusal Astronomi Toplantısı’nda araştırmacılar şu ifadeleri kullandı:
“31/ATLAS’ın fiziksel özellikleri, daha önce keşfedilen iki yıldızlararası cisimden farklı, fakat yörüngesi ve geliş hızı, onun Samanyolu’ndaki yıldızlararası cisimler popülasyonuna ait olduğunu gösteriyor.”
Köken Hesaplamaları ve Gelecek Gözlemler
Araştırma ekibi, 31/ATLAS’ın yörüngesini modellemek için karmaşık bir simülasyon kullandı. Bu simülatör, Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) Gaia uydusunun 2014 ile 2025 yılları arasında gözlemlediği yaklaşık 1 milyar yıldızın konum ve hız verilerinden yararlanıyor. Bu veriler, gezegen öncesi disklerin kimyasal yapıları ve galaktik dinamiklerle birleştirilerek yıldızlararası cisimlerin hızları, yaşları ve kimyasal bileşimleri hakkında tahminler yürütülmesini sağlıyor.
Galaksinin Tarihinden İzler
Uzmanlar, 31/ATLAS’ın geldiği yıldız popülasyonuna dayanarak belirli özelliklerini tespit edebileceklerini umuyorlar. Modeller, yıldızlararası cisimlerin (ISO’ların) oluştukları disklerden erken dönemde ayrıldığını ve bir yıldız sisteminin soğuk dış bölgelerine dağıldığını öngörüyor. 31/ATLAS’ın köken hikayesinde hala pek çok eksik parça bulunsa da, bu tür cisimlerin neredeyse sonsuza dek var olabileceği ve galaksideki hemen her yıldızdan parçalar taşıyabileceği düşünülüyor.
Araştırmacılar, “Yıldızlararası cisimler, gezegen öncesi gökcisimlerinin oluşumu ve evrimi hakkında farklı galaktik ortamlardan kanıtlar elde etme fırsatı sunuyor. 31/ATLAS’ın daha fazla gözlemlenmesi, varsayımlarımızı test etmemizi sağlayacaktır” diyor.