“Bu Yas Bitmez”: Serdar Korucu, 2015-16 Sokağa Çıkma Yasaklarının Unutulan Seslerini Kitaplaştırdı

10 Yıllık Sessizlik Kitap Oldu: “Bu Yas Bitmez”

Türkiye’nin yakın tarihinde derin izler bırakan 2015-2016 yılları arasındaki sokağa çıkma yasakları, olayların onuncu yılında gazeteci Serdar Korucu’nun kaleminden bir kitaba dönüştü. Kor Yayın’dan çıkan “Bu Yas Bitmez” adlı eser, o dönemde yaşananları ve acıları doğrudan tanıkların dilinden aktararak toplumsal hafızaya önemli bir katkı sunuyor.

Yasakların Ağır Bilançosu ve Unutulan Sesler

2015-2016 yıllarında aylarca devam eden sokağa çıkma yasakları, bölgede büyük bir insani drama yol açmıştı. Bu süreçte yaklaşık 100.000 kişi evini kaybederken, 400.000’e yakın insan ise geçici olarak yerinden edildi. Serdar Korucu’nun kitabı, özellikle Şırnak‘ın Cizre, Silopi ve Beytüşşebap; Diyarbakır‘ın Sur; Hakkari‘nin Yüksekova ve Mardin‘in Nusaybin ilçelerinde yaşayanların trajik anlatılarına odaklanıyor.

“O günlerden bu yana 10 sene geçti ve bu dönemde en az duyulan şey, bu ilçelerde yaşayanların sesi oldu. Kitapta onların çağrılarını duyurmak istedik”

<

– Serdar Korucu, Gazeteci-Yazar

Korucu, kitabı için çatışmaların ve can kayıplarının yoğun yaşandığı bu bölgelere giderek 12 aileyle derinlemesine röportajlar gerçekleştirdi. Yazar ayrıca, o dönemdeki hak ihlallerinde fail olarak adı geçen birçok ismin, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından FETÖ soruşturmaları kapsamında tutuklandığına dikkat çekiyor.

Ailelerin Tek İsteği: Adalet ve Unutulmamak

Kitapta yer alan ailelerin en temel ve ortak talebi, yaşadıkları büyük acıların unutulmaması ve sevdiklerini hayattan koparan sorumluların adalet önünde hesap vermesi. Bu talep, kitabın adında da yankılanıyor: “Bu Yas Bitmez”.

Kitaptan Yürek Yakan Tanıklıklar

“Bu Yas Bitmez” kitabında yer alan ve yaşanan trajediyi gözler önüne seren bazı anlatılar şöyle:

“3 kez “Cizîr”, “Cizîr”, “Cizîr” diye seslendim, ses etmedi. En son “Ay anne” dedi sadece ve sonra vefat etti. Gözlerini kapattım. Mecbur kalmasak onu buzdolabına mı koyardım? Çare yoktu.”

Emine Çağırga, Cizîr (Cemile) Çağırga’nın annesi

“Annem evin arkasında yerde yatıyor. Sanki böyle biraz kısa bir uyku uyuyacakmış gibi… O sokağa her baktığımda, annemin yerde uzanmış o halini görüyorum. Her şey gözümün önüne geliyor.”

Halime İnan, Taybet İnan’ın kızı

“Annesiyle ekmek almaya giden 12 yaşındaki bir kız. Benim kızım niye öldürüldü? Tek suçu Sur’da yaşamak mıydı? Benim çocuğum maganda kurşunuyla vurulsaydı emin olun faili bulunduğu gibi müebbet cezası yerdi.”

Nazmiye Şen, Helin Hasret Şen’in annesi

“Tandırın ateşini yakmış, yukarıdan hamuru alacak. Yukarıya gitmeden eşim merdivenlerde öldürüldü. Benim eşimin resmi, Meclis’e kadar gitti. Videoları var. Yapacak bir şey yok. Yas bitmez. Bu yas bitmez.”

Abdurrahim Yeşilmen, Selamet Yeşilmen’in eşi