Sana Göre Haber

Türkiye’nin Alarm Veren Doğurganlık Oranı: Düşüşün Arkasındaki Toplumsal Nedenler

Türkiye’nin Demografik Yapısı Değişiyor: Doğurganlık Hızı Kritik Eşiğin Altında

Türkiye’nin demografik geleceği, endişe verici verilerle yeni bir döneme giriyor. TÜİK verilerine göre, 2023 yılında toplam doğurganlık hızı 1,48‘e kadar geriledi. Bu oran, nüfusun kendini yenilemesi için gereken teorik eşik olan 2,1‘in oldukça altında kalarak, ülkenin köklü bir toplumsal dönüşüm yaşadığını gözler önüne seriyor.

Düşüşün Arkasındaki Temel Sebepler Neler?

Uzman Dr. Koytak, Anadolu Ajansı’na yaptığı değerlendirmede, bu düşüşün sadece Türkiye’ye özgü olmadığını, ancak Türkiye’nin bu süreci “çok hızlı ve çok yeni” yaşadığını belirtti. Koytak’a göre düşüşü tetikleyen üç temel faktör bulunuyor: kentleşme, eğitim seviyesinin yükselmesi ve kadınların istihdama katılımı. Bu dönüşümle birlikte çocuğun aile içindeki anlamının da değiştiğini vurgulayan Koytak, “Çocuğun aile içindeki anlamı, üretici güç olmaktan çıkıp bir tüketim kalemine dönüştü. Artık çocuk üretim değil, tüketim vesilesi olarak görülüyor,” dedi.

“Bir kere öncelikle bütün dünyada düşüyor doğurganlık. Onu söylemek lazım. Yani 2,1 teorik olarak nüfusun kendini yenileme hızı oluyor ama bütün dünyada ikinin altında hatta bazı ülkelerde Uzakdoğu ülkelerinde birin altında olduğu durumlar var. Dolayısıyla hani en kötü biz değiliz. Fakat biz bu süreci çok hızlı ve çok yeni yaşadığımız için gündem oluyor. İyi bir şey gündem olması. Tartışmak iyi bir şey.” – Dr. Koytak

Gençler Çocuk İstemiyor mu? Yanlış Bir Algı

Toplumda yaygın olan “gençler çocuk istemiyor” algısının gerçeği yansıtmadığını belirten Koytak, asıl meselenin istekten ziyade imkanların daralması olduğunu söyledi. Koytak, “İmkan azaldı, eğitim ve iş güvencesi önce geliyor. Çocuk ikinci planda kalıyor,” diyerek gençlerin önceliklerinin değiştiğine dikkat çekti. Günümüzde çocuk, ülkelerin nüfus politikalarını şekillendiren en önemli faktörlerden biri haline gelmiş durumda.

Çözüm İçin Hangi Adımlar Atılabilir?

Koytak, doğurganlığı teşvik etmek için klasik yöntemlerin yetersiz kaldığını ve daha kapsamlı politikalara ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Özellikle gençlerin karşılaştığı temel sorunlara odaklanılması gerektiğini vurguladı.

Konut ve Ekonomik Güvence Vurgusu

“Türkiye’de çok önemli bir konut meselesi var, büyükşehirlerde özellikle,” diyen Koytak, genç kuşaklar için barınmanın en ciddi sorunlardan biri olduğunu ifade etti. Çözüm önerileri arasında şunlar yer alıyor:

Koytak, “Devlet, 25 yaşında iki çocuklu bir birey istiyorsa, bu bireyin konutu, istihdamı ve ulaşım aracı da olmalı,” diyerek devletin bütüncül bir yaklaşım sergilemesi gerektiğini savundu.

Nüfus Yaşlanmasının Riskleri ve Göç Faktörü

Nüfusun yaşlanmasının ekonomik ve sosyal alanlarda ciddi sorunlar yaratabileceğini belirten Koytak, emeklilik sistemlerinin zorlanması, iş gücü niteliğinin düşmesi ve üretken nüfusun azalması gibi risklere işaret etti. Göçün bu noktada dengeleyici bir unsur olabileceğini ancak Türkiye’nin bu süreci etkin bir şekilde yönetme kapasitesine sahip olması gerektiğini de ekledi. Fransa, İsveç ve Macaristan gibi ülkelerdeki başarılı modellerin incelenerek Türkiye’ye özgü çözümler geliştirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Exit mobile version